Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Sibel Unur Özdemir İle Rengarenk Kitaplarına Dair Röportaj

Sibel Unur Özdemir İle Rengarenk Kitaplarına Dair Röportaj
 

Yazar ve Şair Sibel Unur Özdemir ile söyleştik...


  Türkiye haritamızın tam ortasında soluklanalım haydi! İç Anadolu Bölgesi’nde, “Türkiye’nin Kalbi” diye dolaylama yaptığımız başkent Ankara’da sohbet tadını yudumlayalım. Sizleri doğma büyüme Ankaralı bir yazarla buluşturmak istiyorum. Rengârenk giyinmeyi çok seven, iç dünyasını dışa kolayca yansıtan, karakteri gibi renkli kitapları olan sevgili Sibel UNUR ÖZDEMİR Hanımefendi konuğumuz olsun. Kitapları ve yazarlık hayatına dair bir yazı yayınlama teklifi sunduğumda kendisi beni hiç kırmadan kabul eden bir büyüğümdür. Birçok gazetede ve dergide yazıları yayınlanan, şiirleri bestelenen, edebî ve kültürel derneklere üye olup her daim aktif olan ve birçok güzellikleriyle buradaki röportaj yazıma sığmayacak kadar üretken biri Sibel Hanım. Kitaplarını ve o tatlı iç dünyasına dair bilgileri yazarımızın kendi dilinden dinleyelim.

ELİF YAVAŞ: Hoş geldiniz değerli Sibel UNUR ÖZDEMİR. Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için bu incelik ve nezaketiniz adına teşekkür etmek istiyorum. Eğitim hayatınız ve birbirinden güzel kitaplarınıza dair konuşalım. Öncelikle sizi tanıyalım. Şahsen sizi sayfanızdan ve edebî yazılarınızla yakından tanıyan bir takipçiniz, köşe yazılarınızı düzenli okuyan bir okurunuz olarak ilgiyle takip eden bir hayranınız olsam da yine de söz sizde olsun. Buyurun…

Hoş bulduk Elif Hanım. Teşekkür ediyorum nazik röportaj teklifiniz için. Beni yazılarımdan tanıdığınızı ifade edişiniz benim için çok değerli. Zira bir yazarı en mutlu eden şeylerden biri eserlerinin okunmasıdır. Bu dünyadan göçüp gittiğimizde yazılarımızdır bizleri ölümsüz kılacak, yaşatacak olan değerler.

1. Eğitim hayatınıza bakınca gıpta ediyorum. Aktif bir yazarsınız; kitap fuarları, yayınevleri ve imza günleriyle yoğun bir kadınsınız. Aynı zamanda edebiyat dalında düzenlenen yarışmalardaki seçici kurulda yer alan bir kalem ustası, ailesine sımsıkı bağlı bir eş ve annesiniz. Hayatınızı ayrıntılarıyla gazete röportajlarınız ve dergi yazılarınızdan okuyan biriyim ama biraz da bu yazımızı okuyarak sizi ilk kez tanıma fırsatı yakalayan kitapseverlerimiz merak sarsın. Öz geçmişinizden kısaca bahsedip kendinizi tanıtır mısınız?

İnsanın kendisini anlatması çok zor gerçekten. Sizin de dile getirdiğiniz gibi özgeçmişime çeşitli röportajlarımda ve dergi yazılarında rastlamak mümkün. Hatta bir doğum günümde Foçahaber Gazetesi’ndeki köşemde kendimi anlatmaya çalışmıştım. İsteyenler araştırıp okuyabilir. Ben buradan sadece şunu söylemek istiyorum: “Aciz bir kulum”.

2. ELİF YAVAŞ: Köşe yazılarınızda deneme ve söyleşi türünde bir yazı tadı buluyorum. Gözlemleriniz, betimlemeleriniz ve verdiğiniz örnekler sanatsal tatta ve insan okudukça keyif alıyor. Yazı yazmaya başlamadan önce kafanızda ön hazırlık olarak hikâyeler oluşturuyor musunuz?

     Yazmadan önce öykü kafamda ana hatlarıyla şekillenir. Yazmaya başladıktan sonra hepsi artarda dökülür gelir. Eğer öyküye başlamadan ismini bulmuşsam sorun yok ancak ismi bulamamışsam, işte o beni çok uğraştırır. Bir türlü karar veremem. Bunu ifade ediyorum; çünkü bazen öykü ilk önce ismiyle gelir. O zaman işim kolaydır. Sadece öyküyle sınırlandırmamak da lazım. Şiirin, romanın da öyküleri olduğunu unutmamak gerekli.

3. Yayınevlerinden o güzel emeğinizle çıkan birçok kitabınız var. Kitap kapaklarınızın tasarımını kendiniz hazırlıyorsunuz. Her bir kitap kapağı görseli muhteşem, özellikle çocuk kitaplarınız rengârenk. Karakterinizi eserlerinizde alenen görmek mümkündür. Kapak tasarımınız için uzun süre detaylı düşünüyor musunuz?

Elbette düşünüyorum. Yazmaya başlarken karakterler gözümde canlanıyor. Yazdıkça da kapak şekilleniyor. Renklere, detaylara kadar belirleyip yayıneviyle istişare yapıyoruz. Onlar birkaç seçenek hazırlıyorlar. Üzerlerinde konuşuyor, en iyisini seçmeye çalışıyoruz. Sizin söyleminizden de anlaşıldığı gibi başarılı oluyoruz demek ki.

4. Sosyal medyayı iyi kullanan bir yazarsınız. Birçok kültürel ve eğitsel projelerle de iç içesiniz. Pek çok sosyal ve kültürel aktiviteye nasıl zaman ayırabiliyorsunuz?

Teknoloji çağında olduğumuzu hatırlarsak sosyal medyanın gücünü yadsıyamayız. Ben de fırsat buldukça kitaplarım, yazılarım hakkında paylaşımlarda bulunuyorum. Çeşitli etkinlikler için nasıl zaman bulduğuma gelince tek kelimeyle “fedakârlık” diyeceğim. Bazı şeylerden feragat ettiğinizde (hobileriniz gibi, uykunuz gibi) olay kendiliğinden çözümleniyor. Tabii bunda kişinin öncelikleri de söz konusu. İnsan gönülden bağlı olduğu, sevdiği, değer verdiği şeye illaki vakit buluyor. Bu onun için bir yük değil keyif oluyor. Aslına bakarsanız edebiyata istediğim kadar zaman ayıramıyorum; çünkü bir kamu kurumunda çalışıyorum. Haftanın beş günü toplamda kırk saat iş yerinde olmak zorundayım. Şube müdürüyüm ve iş hacmimiz oldukça yüklü.

5. İmza günlerinize gelip kitabınızı satın alan eğitimli çevreniz, takipçileriniz ve ailenizle olan kitap standındaki o renkli karelere şahit oluyoruz. Tanınmak, sevilmek ve kitaplarınızın sizin elinizle imzalanarak birilerinin yüreğinde sevgi kurması nasıl bir duygudur?

Bir yazar için kitaplarının okurlarıyla buluşması en güzel duygulardan biridir. Çevrenizde yazdıklarınıza değer veren insanların olması ebetteki çok anlamlı ve değerli. Böylesine kıymetli anları yaşattığı için Rabbime binlerce kez şükürler olsun.

6. Bir eğitimci ve yazar olarak benim de yayınlanan kitaplarım var ama kapak resmi için telefonumla çektiğim manzara fotoğrafları çözünürlük bakımından beni istediğim gibi tatmin etmedi. Kapak tasarımlarım için günün birinde renkli fikirlerinizle, tecrübelerinizle bana da destek olur musunuz?

“Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” diye bir tabir vardır. Fotoğraf makinesinin cep telefonlarında bulunması da buna benzer bir şey; çünkü herkes fotoğrafçı günümüzde. Bu nedenle fotoğrafçılık mesleği de öldü. Kapak fotoğrafları için profesyonel makinelerle çekilmiş, çözünürlüğü yüksek kareler kullanmak da fayda var. Sizin de söylediğiniz gibi cep telefonları ile çekilen fotoğraflar istenilen randımanı vermiyor. Kapak tasarımı için fikirlerimi seve seve söylerim. Bu beni mutlu eder.

7. Şairlik ve yazarlık, yayınevleri adına bizim gibi genç öğretmenlere önerebileceğiniz ortamlar ve gönüllü olduğunuz dernekler, üye olduğunuz vakıflar var mı?

Üye olduğum bazı dernekler, meslek birlikleri var. Her yazarın/şairin öncelikle İLESAM’a üye olması gerekli diye düşünüyorum. Çünkü edebiyatla uğraşan kişilerin telif haklarının korunması noktasında İLESAM gerçekten önemli bir yer tutuyor. Bireyler zaman içinde kendilerini ilgilendiren ya da düşüncelerine daha yakın hissettikleri sosyal toplum kuruluşlarını seçeceklerdir. Herhangi bir yere üye olmak gerekli midir? Sosyalleşmek açısından önemli gibi gözükse de bu kişinin tercihine göre değişir.

8. Özel yaşamınıza detaylı girmeden biraz da aile hayatınıza değinelim. Doğma büyüme Ankaralısınız ve oldukça güzel bir eğitimli çevreniz var. Kendinizle barışık olduğunuz her hâlinizden belli. Geleceğe dair güzel hayallerinizde oğlunuz ve eşiniz de sizi sonuna kadar destekliyor mu?

Sağ olsunlar destekliyorlar. Bazen onlara ayırmam gereken vakitlerden de çalıyorum edebiyat adına. Hoşgörü ve sabır olmasa ilerlemesi güç bir yol olurdu edebiyat benim için.

9. Hayata bakış açınız nasıldır? Her daim böyle pozitif, girişken, renkli kişilikli, mor ve yeşil rengi çok seven, yaşını göstermeyen, ruhu genç ve her daim çocuklar gibi enerjik, okuma âşığı, kitaplarıyla büyüyen, eğlenip gezmeyi ve hayatı seven, güler yüzlü bir karakter misiniz?

Dışarıdan bakınca demek böyle görünüyorum. Yazdıklarınızın hepsi doğru. Ancak duygusal bir insanımdır. Bir film karesine -film olduğunu bile bile- gözyaşı döktüğüm, okuduğum kitaptan etkilendiğim, günlerce unutamadığım olur. Bir de hüzünlü, melankolik bir tarafım vardır. Belki de bu duygu daha egemen bastığında şiirlerim dökülür yüreğimden.

10. Okumayı, yazmayı, araştırmayı, fotoğraf çekmeyi, renkleri seven bir Sibel Hanım tanıdım. Kendinizi ara sıra eleştirdiğiniz yönleriniz de oluyor mu?

Kimse kusursuz değildir. Her insanın olduğu gibi benim de yanlışlarım, hatalarım vardır mutlaka. Ancak insanın kendi kendini eleştirmesi kolay değil. Herkes mükemmel olduğunu düşünür lakin bu da mümkün değildir çoğu koşulda. Konuya edebi açıdan yaklaşacak olursak… Edebiyat gibi bir kulvarda ilerliyorsak eleştiriye her zaman açık olmalıyız ki kendimizi, yazdıklarımızı daha da geliştirebilelim.

11. Sizi edebiyata, yazmaya yönlendirenler kimler oldu? Hâlen hayattaysa bu insanların fikirlerini alıyor musunuz?

Babamın yazdığı şiirlerden, okuduğum kitaplardan etkilenmiş olabilirim ancak direkt olarak yönlendiren kimse olmadı. Bu içimden gelen tarifi imkânsız bir şey.

12. Birbirinden güzel ve değerli kitaplarınız var. Ben kitaplarımı çocuğum gibi görürüm, eminim sizin için de öyledir. Köy okullarımız ve Türkiye’nin eksik kütüphanelerine bağış yapıp hiçbirini satmamıştım. Sizin de İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) projesi ile yurtdışındaki Türk Cumhuriyetlerinin kütüphanelerine bağış yaptığınız ve yurtdışında kabul gören kitaplarınız mevcut. Kitaplarınızın dünyanın her yerine ulaşması, okunması nasıl bir duygu?

İki kelimeyle “çok güzel”.

13. Halk arasında “Hayatımı yazsam roman olur.” diyenleri duyuyoruz. Sizce roman yazmak bu kadar basit bir iş midir?

Öyle bir söylem var. Ancak kolay olsaydı herkes roman yazardı.

14. Öykülerinizi kimsenin okumayacağını bilseniz yine de yazar mıydınız?

Yazardım; çünkü yazmak benim için bir tutku, yaşam biçimi. Yazarken rahatlıyorum, bambaşka bir dünyaya yelken açıyorum. Günlük telaşları unutup yazdığım öyküye ya da romana dâhil olup kahramanlarımla birlikte satırlarda, sayfalarda yaşamaya başlıyorum. Yazmak başka bir dünyanın kapılarını da aralıyor bana.

15. Kitap yayınlamayı ne zaman düşündünüz?

Yazarak biriktirdiklerinizi gün geliyor hayata geçirmek arzusuyla doluyorsunuz ama tabii bu cesaret işi. Ben çocukluğumdan beri şiir yazardım. 2000’li yıllarda şiirlerimi bir kitap çatısı altında toplamak için yola çıktığımda “Şiir mi yazıyorsunuz. Şiir kitapları satılmıyor. Hiç değilse öykü yazsaydınız.” söylemi ile karşılaştım. Şiir gibi edebiyatın önemli dallarından birinin bu şekilde değerlendirilmesi elbette ki üzüntü vericiydi. Sonra düşündüm ve neden öykü yazmıyorum, diye sordum kendi kendime. Yazmaya başladım. Zaten lisede fen bölümü öğrencisi olmama rağmen edebiyat yönüm hep daha ağır basmıştır. İlk kitabım ‘Belki İstanbul’dayım’ 2010 yılında yayınlandı. Kısmet o güneymiş.

16. Sırada gerçekleştirmek istediğiniz hangi yeni hayaliniz var?

Çeşitli projelerim var ileriye dönük. İnşallah gerçekleştirmek kısmet olur. Ben tek bir dalda yazmayı sevmiyorum. Şükürler olsun ki her yöne çevrilebilen kıvrak bir kalemim var. Yayınlanan kitaplarımın içinde sadece öykü ve şiir değil fabl, mensur şiir, roman, deneme, masal da var. Bu arada oğlum tiyatroyla ilgileniyor. Bir gün onun başrolünü oynayacağı psikolojik bir tiyatro oyunu kaleme almayı hayal ediyorum.

17. “Foça Haber” gazetesi (İzmir) ve “Mektup Edebiyat” aylık edebiyat dergisinde oldukça güzel köşe yazılarınız, söyleşi ve deneme türünde düzyazılarınız var. Gazete ve dergiler ile bilginizi paylaşıp internet üzerinden dünyaya açılmak size huzur veriyor mu?

Elbette. Düşünsenize… Kim bilir hangi şehirde hangi zaman diliminde sizin tanımadığınız bir kişi sizin bir eserinizi okuyor. Bu mutluluk ve huzur vermez mi insana? Nitekim siz de beni yazılarımla tanıyıp sevmediniz mi?

18. “Birharf.biz” e-dergisinde, “Milliyet Blog” sitesindeki “Papatya Sibel” adlı sayfanızda, Ahlat gazetesinde, kendi Blogspot hesabınızda ve daha birçok yerde yazılarınıza ulaşmak ve sizi takip etmek mümkün. Aynı anda birçok ortama yazı yetiştirebilmek yorucu oluyor mu?

Ben yazı yazarken yorulmuyorum bilhassa dinleniyorum. Bazı sitelerde köşe yazıları ayda bir yayınlanıyor. Bazı dergiler iki veya üç aylık çıkarılıyor. Onu bir şekilde düzene oturtuyorsunuz zaten.

19. Öykü yazmak isteyen gençlerimize önerileriniz nelerdir?

Yazmaya başlamadan önce çok ama çok okumalarını öneriyorum. Okumadan yazmak mümkün değil. İnsan okudukça zenginleşir. Sonra hemen ünlü olacağım hevesine kapılmasınlar. Bu doğru bir davranış biçimi değil. Yazdıkça, çoğaldıkça ün kendiliğinden gelecektir.

20. Yanlış hatırlamıyorsam Ağustos 2018 tarihine kadar toplamda 12 adet kitabınız yayınlandı. Bunların 6 tanesi yetişkinler için ve diğer 6 tanesi de çocuklar için. Sanki yarı yarıya paylaştırıp da her kesime seslenmek ister gibi bir tat olmuş. Çocuklar için yazdığınız masal, fabl, öykü, roman türündeki rengârenk eserleriniz küçüklerle buluşuyor. Biz yetişkinler için de öykü, şiir, deneme, mensur şiir (mektup tarzı-nesir) türlerinde eserleriniz var. Çoğu kitabınızın Ankara Ürün Yayınlarından yayınlandığını gördük. Yayınevinizden ve yayınevinizin düzenlediği imza günlerindeki emeğinden memnun musunuz?

İlk kitabım Kanguru Yayınlarından çıkmıştı. Daha sonraki kitaplarım Ürün Yayınları tarafından yayınlandı. Ürün Yayınları ile frekansımız iyi tuttu. Ürün, imza günü düzenlemiyor. Ben genellikle Ankara Kitap fuarlarında okurumla buluşabiliyorum. Son iki kitabım ise Berikan Yayınevinden çıktı. Berikan da internet üzerinden satış yapıyor.

21. Günümüz gençlerinin kitap okuma alışkanlığını nasıl buluyorsunuz?

Kitap fuarlarında dokuz-on-on bir-on iki yaş grubunun çok iyi okuyucular olduğunu gözlemledim. Gençler de kitap okuyor. Yeterli mi? Değil; çünkü ne kadar okursak okuyalım o okyanus tükenecek gibi değil.

22. Yakın zamanda her yaş grubuna hitap eden yeni bir şiir kitabı yazıp yayınlamayı düşünüyor musunuz?

İnşallah. Birikmiş şiirlerim var. Tabii ki onları hayata geçirmek istiyorum. Hatta şiir dosyamın içinde daha yayınlanmadan bestelenen pek çok eserim var.

23. Resmî üyesi olduğum İLESAM faaliyetleri ve projelerini çok beğeniyorum. İLESAM üyesi bir yazar olmak, Sibel UNUR ÖZDEMİR adına neler ifade ediyor?

Meslek Birliğimizin Radyo Televizyon ve Yayın Kurulu üyesiyim. Yaklaşık dokuz yıldır İLESAM’ın haberlerini hazırladım, hazırlıyorum. İLESAMlı olmak bir ayrıcalık. Her şeyden önce  -edebiyat dünyasında- kendimi güvende hissediyorum. Çünkü İLESAM telif haklarını koruduğu gibi korsan yayınla da mücadele ediyor. Ayrıca sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor. Sanatsal ve kültürel aktivitelerde bulunarak sesimizi yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da duyuruyor. Siz de İLESAM üyesi bir yazar olarak aynı duyguları paylaşıyor olmalısınız.

24. Kitaplarınızı okuyamasak bile kitap kapağını görünce insan hemen alıp dokunmak istiyor. O kadar muhteşem hazırlamışsınız ki bırakın çocukları her yaş grubu için içeriği merak uyandırır. Yakın zamanda “Karaiğne Kolonisi” çocuk romanınız yayınlandı. O eserde de tatlı dokunuşlar var. “Umutlarım Rengârenk” adlı öykü kitabınızı meraktayım. En yakın zamanda Türkçe derslerimde o eserlerinizi okutmak istiyorum. Çocuk kitaplarınız biz yetişkinlerin dünyasına da hitap ediyor mu?

Öğrencilerinize kitaplarımı okutmak istemeniz bana mutluluk verdi. Aynı zamanda da heyecanlandırdı. Ben bazı önsözlerimde anne-baba ve öğretmenlere seslenerek kitaplarımı onların da okumasını istiyorum. Ben bu yaşıma geldim, hâlâ çocuk kitapları okurum, takip ederim. Onları okumak ayrı keyif verir bana. Eminim ki her yetişkinin içinde okudukları masalları, öyküleri sevecek bir çocuk yaşıyor.

25. Elveda Lasinya, Yüreğimden Tren Geçti, Mutlu Köpekler Gezegeni, Türkü Köy, Şahane Yedili, Belki İstanbul’dayım gibi eserler okurlarınızın elinde olan başlıca kitaplarınız. “ÜÇ ODA BİR SALON”  kitabınızın içeriğinden çok az bahsedip öğrencilerimizin merak duygusunu giderebilir miyiz?

Sanırım sizin öğrencilerinizin yaş gurubuna uygun değil “Üç Oda Bir Salon”. Bu eserimde yetişkinlere yönelik 21 adet öykü bulunuyor. Öyküler somut ve soyut kavramlar üzerine kurulu. Eserin gerek adı gerekse tasarımında göze çarpan bir başkalık var. Kitap adını her mekânda yaşanan farklı olaylar olduğu imgesinden yola çıkarak alıyor. Hani “şu duvarların dili olsa da anlatsa” denir ya zaman zaman. İşte “Üç Oda Bir Salon” da odalarda, salonlarda, antrelerde, sandık odalarında belki pencere çerçevelerine belki de kapı pervazlarına saklanan, duvarlara sinen birbirinden farklı öyküler okuyacaksınız ki hepsi de yüreğinize bir yerinden dokunacak. Yüz elli sekiz sayfa olan kitabın dili sade ve akıcı.  Daha çok bireylerin ruh hallerine, duygu ve düşüncelerine yönelik bir anlatımın hâkim olduğu eserde seçilen konularda dram ağırlıklı olmakla birlikte bazı öykülerde fantastik tatlara da rastlanıyor.

26. Rahmetli babanız da güzel şiirler yazıyormuş, eski yazılarınızda ve edebî paylaşımlarınızda okumuştum. Sizce yazma yeteneği genetik midir, sonradan da kazanılabilir mi?

Rahmetli babacığım da amatörce şiirler yazardı. Onun da bestelenen bir şiiri var. Genetiğin payı mutlaka vardır. Yetenek önemli ancak tek başına yeterli değil.

27. “Foça Haber” gazetesi ve “Mektup Edebiyat” dergisiyle Temmuz 2018’de tanışmam sizin sayenizde oldu. Sizinle aynı ortamda yazı yazabilmek için çabalamıştım ve sonuçtan çok mutlu oldum. Eski yazılarınızı da takipteyim. Milliyet gazetemizin “Milliyet Blog” sitesindeki kişisel sayfanızda herkes sizi uzun zamandır “PAPATYA SİBEL” rumuzuyla tanıdı ve bu size çok yakışan bir isim oldu. Soyadınızı hatırlayamasam bile benim belleğimde, kalbimde dahi renkli kişiliğinizle “Papatya Sibel” olarak taht kurdunuz. Bir yazar olarak ‘Papatya Sibel’ olarak mı yahut ‘Sibel Unur Özdemir’ olarak mı tanınmak hoşunuza gidiyor?

Birbirinden ayıramıyorum ki… Ne kadar zaman oldu bana “Papatya Sibel” diye hitap edileli inanın hatırlayamıyorum. Benimle bütünleşti bu isim. Rumuz mu mahlas mı bilemiyorum doğrusu. İnternet dünyasında okurlarım beni Papatya Sibel olarak tanısa da gerçek dünyada Sibel Unur Özdemir olarak biliyorlar. Bu arada söylemek istediğim bir ayrıntı daha var. “Unur” benim kızlık soyadım. Rahmetli babam bir erkek evladının olmasını ve soyadımızı sürdürmesini çok istemişti. Ancak bu mümkün olmadı; çünkü biz üç kız kardeşiz. Unur soyadını kullanmamın sebebi babacığımın bu arzusunu -soyadımızın sürmesi- yerine getirmekten, ölümsüzleştirmekten kaynaklanıyor.

28. Ankara’da 18 Şubat 2018 Pazar günü 12. Ankara Kitap Fuarında İmza Gününüz oldu. O imza gününü o kadar çok istemiştim ki Ankara’daki buz gibi havaya rağmen gelmeyi arzulamıştım. Lâkin Balıkesir’den günübirlik yetişebilmek eğitim kurslarım arasında nasip olmadı. İmza günlerindeki o coşku, atmosfer insana neler katıyor? Okurlarınızla yaşanmış güzel bir anınız varsa kısaca bahsedebilir misiniz?

Hani derler ya öyle bir andı ki anlatılmaz, yaşanır. İşte öyle bir duygu seli. Fuarlar okurlarla yazarların buluştuğu en güzel mekânlardan biri. İnşallah daha sonraki fuarlarda birlikte oluruz. Bir anı… Düşünüyorum ama aklıma şu an için gelen bir şey yok ne yazık ki.

29. Bu yıl Birharf dergisinin düzenlediği “Birharf 8. Nesir Yarışması”nda jüri üyesi olarak seçici kurulda siz de yer alıyorsunuz. Aynı zamanda İLESAM ve Azerbaycan Yazarlar Birliğinin iş birliğiyle “TÜRK UŞAQ EDEBİYATI” adlı çocuklara yönelik antoloji kitabında sizin masal dalında, benim de hikâye dalındaki bir eserim kitaba alındı. Seçilen masalınız adına sizi candan tebrik ediyorum. Böyle güzel projeler adına ilimle uğraş vermek insana gurur veriyor mu?

Teşekkür ediyor ve ben de sizi yürekten kutluyorum. Sadece bahsettiğiniz projelerde değil pek çok ortak kitaplarda ve antolojilerde yer aldım eserlerimle. Bir eseri ortaya çıkarmak hiç de kolay değil. Bu nedenledir ki ürettiğiniz her eser size gurur ve mutluluk verir. Yazmak ayrı bir süreçtir insana huşu veren, eserinizin yayınlandığını görmek ise bir çocuğun dünyaya gözlerini açması gibi sevindiricidir.

30. Oldukça eğlenceli bir sohbetti. Tüm içtenliğiniz için şükranlarımı sunuyorum. Bu güzel sohbet sayesinde Balıkesirli öğrencilerim de sizi yakından tanımış olacak. Son bir soru ile röportajımızı bitirelim:

     Sırada kaleminizde biriken hangi sürpriz kitabınız var? 2019 yılında okurlarınız yeni bir kitap heyecanıyla buluşabilecek mi?

Öğrencilerinizi sevgiyle kucaklıyor, gözlerinden öpüyorum. Öykü ve masallarımı seveceklerini umut ediyorum. Sırada öğrencilerinizin de ilgisini çekecek bir öykü kitabı var. Bunu ilk defa sizinle paylaşıyorum.  Kısmet olursa Küçük Ev Yayınlarından Eylül-Ekim ayı gibi çıkacak. Öykülerin resimleri çizildi. Hazırlık aşamasında.

     Güzel ve renkli bir röportaj oldu, teşekkür ediyorum Sibel Hanım. Sohbet ederken edebî bir keyif aldım. İnşallah benim Balıkesirli ortaokul ve lise öğrencilerim de farklı kitap projeleriniz ve imza günlerinizde öykülerinizle, romanlarınızla tanışma fırsatını yakalarlar. Yeni bir röportajda rengârenk kitaplarınızla ve imza günlerinizle buluşmak dileğiyle... Türkiye’nin kalbi başkent Ankara’ya selâmlar.

Elif Hanım siz beni görmeden, yazılarımdan tanıyarak hakkımda hayli bilgi sahibi olmuşsunuz. İnanın bu bana büyük bir mutluluk bahşetti. Teşekkür ediyorum size bir okurum olarak. Keşke her okur sizin gibi duyarlı olabilse. Edebiyata gönül verdiğinizi bildiğimden yolunuzun açık olmasını Mevla’dan diliyorum. İnşallah her şey gönlünüzce olur. Balıkesir’e selamlar.

06 Ağustos 2018 – Pazartesi

Röportajı Hazırlayan - Editör: Elif YAVAŞ

 

 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..