Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sıcak çay olmadan asla!

Sıcak çay olmadan asla!
 

Her şey iş yerindeki çay ocağının geçici süre kapanması ile başladı. Ocağın olduğu yeri toplantı salonu yaptılar ve çaycılar çok uzak bir yere taşındı. Çay söylüyoruz, gelene kadar soğuyor ve hiç bir tat alamıyoruz. Haliyle çay, "yokluğunda" hayatımızın aslında ne kadar önemli bir parçası olduğunu göstermiş oldu. Böyle olmayacaktı, olmadı da nitekim.

Evde kullanmadığım bir çay-matik makinesini işe getirdim ve odamdaki arkadaşımla birlikte kendi çayımızı kendimiz yapmaya başladık. Bir o ikram ediyor bir ben. Çaycı Tekin (çetin?) bizim odaya elinde dumanı cılız çayları ile geldiğinde bizi elimizde fincanlar sıcak ve taze çay içerken görünce önceleri gülüyordu ama sonra işin rengi değişti. Çünkü sonraları, yavaş yavaş demlediğimiz çayın kokusu kapının altından çıkıp koridora yayıldı ve insanlar kokunun kaynağını merak edip içeri dalmaya başladılar. Sevimli sevimli "a ne iyi etmişsiniz ya öbür çay güzel değil" falan demeye başladılar, bir kaç güne kalmadan ellerinde fincanları ile bitmeye başladılar. Bana sorarsanız iyi de etmeye başladılar.

Çünkü benim aslım budur. Ben aslında çaycı olmalıydım, kahvehane işletmeliydim. Biliyordum bunu.

Gelenlere elimizdeki bisküvitten, ev yapımı peynirli kekten ya da ne bileyim dere otlu peynirli mini pizzalardan falan ikram etmeye başladık. Onlar da ileriki günlerde eli boş gelmediler sağolsun da bu sayede biz de ne hamarat bayan arkadaşlarımız varmış, beylerin ne hamarat kızları, eşleri varmış görmüş olduk. Çünkü zamanla saat on buçuğu vurduğunda işten sıkılan, güzel çaya susamış bünyeler aynı zamanda muhabbet özlemiyle kapımızı aşındırmaya başladılar. Kardeşimin yaptığı cevizli tart ve müdürümün elmalı kurabiyesi çok tuttu ve tarifler alınıp verilmeye başladı. Saadetimiz ve şen kahkahalarımız sonsuza dek sürecek gibi gözüküyordu ta ki...

evet ta ki bir gün genel müdürümüz telefonuna kimse çıkmayınca nerede bu insanlar deyip burnuyla kokuyu, kulağoyla patırtıyı takip edip bizim odaya gelene kadar. Kapıyı açtığı zaman bir sessizlik hasıl olmadı desem yalan olur. Ben de o an utanarak fark ettim ki ofisi kadınlar gününe çevirmişim.

Fakat sevgili günlük ben bu hayatta belki de hiçbirşeyi sevmedim kadınlar gününü sevdiğim kadar. Annemin elinde komşuya gittiğimiz, bana fırında ekmek ve paşa çayı ikram edilen günleri unutamam sevgili günlük. Çayın buharı ile camı buhulayıp sonra da ismimi yazmam ve yumurtalı kaşarlı fırında ekmekten bir ısırık almam... Dışarıda yağan yağmur veya kar... En güvenli ve en mutlu olduğum yerdeyim, evdeyim! Ama bizim evimizi ama komşununki fark etiyor sevgili günlük.

İşte tabi benim burcum balık ve derlerki bu hergele balıklar girdikleri kabın şeklini alırlarmış su gurubu olma vesilesiyle. Ve fakat ben agresif bir balığım ve eğer bir guruba aitsem o da sülfilik asit falan olmalı, zira gittiğim her yerin şeklini yanan beynime ve verdiğim büyük mücadelelere rağmen ben belirliyorum. (er ya da geç)

İşte genel müdür odaya girdiğinde insanlar biraz toparlanır gibi oldu, odadan kaçacak gibi oldu falan ve tam o sırada GM "hayırdır doğum günü falan mı var" dedi. Bu günlüğü eskiden beridir okuyan muhteremlerin bileceği gibi bir ortamda yalan söylenme fırsatı doğmuşsa eğer ben söylerim! buyrun Tarık Bey, dedim. "Benim doğumgünüm."
"E o zaman bana da bir fincan getirin yahu" dedi ve günümüze katıldı. İlerleyen günlerde her gün saat onbuçuk civarı olduğunda odaya gelmeye devam etti. "Doğumgünü" olayını yalan olduğunu, bunun artık rutinimiz olduğunu fark etmişti ve gerçekten de bunun bir parçası olmak istemişti. Bu sabah tam çayını ikram ederken telefonu çaldı. Fransa'daki büyük patron arıyordu. Odadan çıkıp geri geldi GM. Sonra da "bütçenin altında satıyormuşuz!" dedi. "Banane ne kardeşim bütçeden" deyip uzattığım çayı aldı. Sonra da "bu cevizli tartın tarifi kimde var kerem" dedi.
"Hastası oldum yahu" diye de ekledi.

"Çakalll" dedim içimden.

Verdim tarifi...

K.

sıcak poğaçam olmadan asla http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=72707
pencereyi açtım, püfür püfür http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45087

çok yakında : www.dilencivapuru.blogspot.com !

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..