Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sıcak suda yavaş yavaş pişen kurbağa gibiyiz...

Sıcak suda yavaş yavaş pişen kurbağa gibiyiz...
 

internetten alınmıştır


Bir tür kurbağa testiymiş bu... Kurbağa önce soğuk suya alınıyor, sonra su yavaş yavaş ısıtılıyor... Kurbağa sıcaklığı yavaş yavaş algıladığı için tepki vermiyor, sonunda çatlayıp ölüyormuş... Oysa, kurbağa doğrudan sıcak suya atılsa, anında fırlayıp çıkıyor suyun içinden...

Bu durum, sosyal hayatın getirdiği yozlaşmaya karşı hepimizin tıpkı kurbağa gibi yavaş yavaş alıştığımız gerçeğine benziyor... Yozlaşma, yavaş yavaş olduğu için kaçmıyoruz ama zaman içinde bu bünye bu sıcaklığı taşıyamaz hale gelebiliyor.

Elli yıl öncesine gidelim ve sosyal hayatımız nasıldı; aile ilişkilerimiz ne durumdaydı bir bakalım... Bugünden bakınca, o günleri, nerdeyse, anlayamaz duruma geldik; sanki biz yaşamamışız gibi... Elli çok diyorsanız, otuz yıl geriye gidelim... Yirmi yıl olsun... Sonuç değişiyor mu?

Hayır, son günlerde ortaya çıkan tecavüz, çocuk istismarı falan değil bahsettiğim... Böyle ahlaksızlıkar eskiden de vardı, her devirde vardı... Ama, benim asıl korkum "fahşa"nın, bizi yavaş yavaş ısıtarak bünyemizi kendine alıştırıyor olması...

Fahşa dediğim, ahlaksızlığın, yozlaşmışlığın alenen ve nerdeyse bir marifetmiş gibi ortaya dökülmesidir. Günah işlemek başkadır; bunu alenen ve bir marifet nazarıyla işlemek başkadır yani...

Buna "utanma duygusu"nun yok olması da diyebiliriz... Son zamanlarda çevrenizde utanan bir genç kız, bir kadın, bir adam görüyor musunuz?... Hani, en küçük bir cinsellik çağrıştırmasında yanakları al al olan bir genç kız!!... Kaldı mı?

Bir günah itirafıdır gidiyor. Eskiden ağıza alınmayacak laflar, yanından geçilmeyecek yollar şimdi failleri tarafından ballandıra ballandıra anlatılıyor... Güya, gizlisi saklısı yokmuş bunların!!.. Keşke olsaydı.

Sanıldığının aksine, günahı itiraf etmek onu affettirmez... Papaza itiraf ederek günah çıkartmak, günümüz Hristiyanlığının bir ritüelidir, İslamiyet böyle bir şey kabul etmez... İslamiyette günahlar sadece Allah'a itiraf edilir ve af da sadece ondan beklenir... Bunun için de günahın gizli kalması esastır.

Eğer, işlediğiniz bir haltı başkalarına söylediyseniz kendi aleyhinize şahitler tutmuşsunuz demektir. Bu, dünyada böyle olduğu gibi, Ahirette de böyledir... Oysa, gizli kalmış günahını belki de Rabbin kimseye duyurmadan affedecekti... Elbette bu, gizli olmak kaydıyla her türlü günahı işleyebilirsin anlamına gelmiyor. Esas olan, inanan biri olarak, Allah'ın olmadığı yerde günah işleyebilmektir!!.. Ne demek istediğim anlaşılıyor mu?

Konuya dağıtmayayım... Bir kurbağa cenderesine/tenceresine düşmüş gidiyoruz... Bizim yaşımızdakiler, belki bazı şeyleri farkediyor, ama yeni nesil zaten bu cenderenin içinde dünyaya geldiği için, onlar giderek piştiklerinin hiç farkında değiller.

Haya ortadan kalkıyor, aile temelden sarsılıyor; bir zamanlar asla kabullenmeyeceğimizi sandığımız nice süflilikleri artık olağan saymaya başlıyoruz... Eskilerin; "Bizim kız bizden kaçar, önünü örter arkasını açar" dediği gibi, sadece giyim kuşamla haya olmuyor... Bu bir gerçek; itiraf etsek de etmesek de...

Ne yapmalıyız, bu sıcak su tenceresinden nasıl atlamalıyız, ya da ocağın altını kim söndürecek yahut da bu tencereyi kim devirecek?

İşte asıl meselemiz bu!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..