Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '11

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Şiddet şiddet şiddet. Nereye kadar?

Şiddet şiddet şiddet. Nereye kadar?
 

Kadın kelimesi deyince akıla herkes tarafından “özel varlıklar” gelir. Çünkü gerçekten bayanlar özel ve değerli varlıklardır. Kıymeti bilinmiyor o ayrı. Hayattaki en özel insan olduğu kesin. Dünyanın kahrını çeken, evlenir çocuğun ve kocanın kahrını çeker, kimisi zorla evlendirilir kaderinin acısını çeker, kimisi babasından dayak yer evden kaçar kötü yola düşer, erken yaşta evlenir onun acısını çeker, kimisi ihanete uğrar illa dayak olması gerekmeden bunun acısını çeker. Çeker babam çeker. Yani anlayacağınız kadınlar hayata hep 1 – 0 yenik başlarlar. Eğitim görmüşü, görmemişi hiç fark etmez, kadın mısın çekeceksin. Bu senin kaderin. Kimi kadın bunu değiştirir, pardon değiştirmeye çalışır. Modern bir aileye sahiptir babasından bir şey bile görmez. Aşık olur, evlenir fakat bu seferde koca dayağına mahruz kalır. Diyorum ya kadınsın çekeceksin. Türkiye de böyle bir kanun var sanki. Diğer ülkeleri bilemem fakat Türkiye bu konuda ileri bir düzeyde neredeyse. Aslında bir adamı adam yapan kadındır. Adamın başarısı kadındandır. Adamın temizliği, titizliği kadındandır. Kadın adam eder erkeğini, çekip çevirir. En zor günlerinde yanında olur. Her kahrını çeker ses çıkarmaz. Çocukların sorumluluğu, okulu, büyümesi, ergenliği, yetişmesi her şeyi kadındandır. Özel varlıklardır ama kimse bunu anlayamaz. Erkekler bir günlüğüne kadın olsa, o 1 günü tamamlamadan eski hallerine dönmek isterler. Tabi 1 gün dünyada neler olmazdı neler orası tartışılır... Çoğu kadın der ya “keşke erkek doğsaydık” diye. Hayır katılmıyorum. Ben istemezdim erkek olmayı. Tabi ki avantajları var fakat bir kadınken, özel bir durumdayken neden erkek olmak isteyeyim ki. Yine elimde güç olur, yönetim olur zaten ki. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadınsan, şiddete mahruz kalacaksın. Türkiye’de böyle bir kural var sanki. Hayır! Neden şiddet göreyim. Neden ihanete uğrayayım. Ben bir kadınım. Ekonomik özgürlüğüm olmasa da kadınım. Ne yazık ki kadınlara bu şansı, özel olma şansını vermiyorlar. Çünkü ezildikleri için, hep yenildikleri için erkek olmayı temenni ederler. Kendi değerlerinin farkına varamazlar. Buna fırsat bırakmazlar ki. İnanın bir ülkeyi kadın yönetseydi çok daha farklı şeyler olurdu belki de. Hani derler ya “ kadın eli değmiş belli “ diye. Hakikaten öyle. Kadının eli nereye değerse değsin sevgi ile değerse her şey güllük gülistanlık olmasını da bilir.

Maalesef değindiğim konunun aslı, kadınların kıymetinin bilinmemesi. Oysaki dünyanın her kahrını çeken kadınlar. Neden kadınların erken yaşlandığını zannediyorsunuz. Bu yüzden işte. Her şeyin yükü omuzlarında olduğu için. Neden? Güçlüdür kadın, erkek zayıftır. Güçlü diye kadınları ezmemiz mi gerekiyor? Zaten erkeklerinde gücü ancak kadınlara yetiyor. Başka bir mesele değil bu… Her gün bilmediğimiz binlerce kadın ölüm haberi ve kadına dayak haberi. İnsan okuyunca canı acıyor çünkü bir kadın. Kadını da geçtim bir insan. Yakın ya da uzağında olması önemli değil kadınlık önemli. Gururunu hiçe sayarak kocasının kahrını çeken bir kadın aslında yerde kanlar içinde yatan o kadın. Suç mu oldu zamanında çekip gitmemesi? Her şeyine rağmen onu kabullenmesi. Bir de deli gibi kocasını sevip gözünün önünde aldattığını bildiği halde susan kadınlar var. Bunlara ne demeli? Gitmediği için, terk etmediği için suçlu mu o kadın? Öldürülmesi mi gerekiyor ya da dayak yemesi… Hayır! Buna dur denmeli. Önce toplumun dur demesi gerekiyor. Çünkü zaten bu şiddet toplumdan çıkıyor. Medyanın etkisi, televizyon dizilerinin etkisi veya gazetelerin, internetin etkisi vs.

Toplumda öyle bir baskı var ki, özellikle erkekler. İhanet ettikleri an kadınları değersizleştirirler aslında. Senin evde eşin varken, neden başka bir kadın? O kadın ise aldattığın insan kadın değil midir? İşte yine konu aynı yere geliyor, kadının değersizleştirilmesi. Şu durumda bile kadın eziliyor, kadın üzülüyor ve kaderine yanıyor. Hep kadın hep kadın. Miraslardan kız çocukları mahrum bırakılır, aşiret-töre olaylarında kız çocuklarının canına kıyılır. Kadınlara yaşama şansı verilmez. Dayak verilir, kötek verilir. Bu mu adalet? Bu mu kadın hakları? Olmamalı.

Aslında şiddetin temeli araştırılmalı ilk önce. Şiddet aile yapısından geliyor. Yeni nesil, yeni çocuklarımız hep bizleri ve büyüklerini örnek alıyor. Yetişme tarzı, yaşam biçimi bunu şekle sokuyor. Şiddet gören bir ailede yetişen çocuk, ilerde aynısını eşine, çocuğuna uyguluyor. Kadınları değersiz gören babalar çocuklarına bunları aşılıyor. Ayrı olan ailelerin çocukları evlilikten soğuyor ve ilerdeki evliliği de sağlıksız oluyor. Toplum, önce çocukluğa ve çocukların yaşam biçimlerinin düzeltilmesine parmak basmalı ve devlet bununla ilgili harekete geçmeli. Yeni nesili iyi şeylere, toplumun modernleşmesine, her insanın eşit oluşuna eğitmeli. Doğuda ya da batıda hiç fark etmemeksizin bu türlü kurslar çocuklara aşılanmalı ve zorunlu tutulmalı.

Şiddet için aile danışmanlıkları kurulmalı. Aile sorunlarını çözülmeli ve bireyleri tekrar bir araya getirmenin yolları aranmalı. Gereksiz yere tartışma çıkarıp ayrılmaları önlemeli. Diğer yandan şiddet yanlıları için, kadın hakları güçlendirilmeli ve kadına şiddet verenlerin hukuki işlemle yargılanmaları gerekir. Hukuki işlemle yargı kanunu ortaya çıktığı zaman aile içi şiddet ve kadına şiddette böylelikle azalma olabilir. Sadece toplumun değil, ailelerin değil, çocukların eğitilmesi değil; devletin de bir şeyler yapması ve kadınların hakları konusunda güçlendirme yapması gerekir. Ne kadar gelişmekte olan ülke olsak da, her konuda gelişebilsekte; kadına şiddet hiçbir zaman durmayacak gibi görünüyor. Tecavüzler, tacizler, saldırılar, evlilik için şiddet, dayak, ihanet hepsi birer kadına şiddet örneği. Kadınların masum ve çaresizliklerine göz yuman bir toplumuz maalesef. Çok acı bir gerçek olsa da. Türkiye’nin en baş sorunu bu olmalı diye düşünüyorum. Şiddete çözüm gelmedikçe; kadına da şiddet devam eder, toplumda barışsal bir yöne ilerlememizde son bulur. Kardeş gibi, sevgili gibi, sevdiğimiz insanla yaşamak gibi, dostlar gibi yaşamak hepimizin elinde. Her şey sadece hayata at gözlüklerini atarak bakmamızdan, biraz geniş olmamızdan geçiyor. Fazla abartılmamak şartıyla.

 

Tüm bayanlar! Hiçbir zaman kendinizi değersiz görmeyin. Siz ne kadar kendinizi değersiz görürseniz, karşınızdaki insanda sizi o kadar değersiz görür. Tüm bayanlar, tüm anneler, tüm kızlar özeldir ve öyle kalacaklardır. Unutmayın ki, biz olmadan hiçbir şey olmuyor.

Sevgilerim tüm bayanlara.

 
Toplam blog
: 99
: 7049
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Bir garip bankacı olmanın yanı sıra, yazarlık yapan; her şeyi olduğu suret için seven bir insanım..