Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '13

 
Kategori
Psikoloji
 

Şiddet ve Beyin yıkama

Şiddet ve Beyin yıkama
 

Ağaç yaşken eğilir. Toplumları kontrol etmek isteyenler yetişkinlerle uğraşmaz gençliği endoktrine etmeye çalışır. Gençlerin zihnine ne sokulduğuna çok dikkat etmemiz lazım. Beyinler küçük yaştan itibaren indoktrinasyon yolu ile şartlandırılarak istenilen doktrin, ideoloji veya dine inandırılabilirler. Beyinleri yıkanarak kendilerine dayatılan bu doktrindeki çelişkileri göremez, analiz edemez, sorgulayamaz, eleştirilere tahammül edemez eleştirenleri gözlerini kırpmadan öldürürler. Tıpkı bir nehrin sel olup taşmadıkça yatağının dışına çıkamadığı gibi bu şartlanmış beyinler kendilerine işlenen düşünce kalıplarının dışına çıkıp farklı düşünemezler. Canlıların hayatına fanatik inançları uğruna kıyar bunun bir vahşet olduğunu göremezler. İnançlarının gereğidir diye savunurlar. Pink Floyd’un 1979 yapımı The Wall müzik albümünden uyarlanan 1982 yapımı aynı adlı filmi bu konuyu çok güzel anlatmıştır.

Beyinleri yıkanmış toplumlar, peşinden gittikleri liderin zulmünü ve onları felakete götürdüğünü göremeden peşine takılırlar. Toplumlar sorunlarının çözümü için özellikle büyük kriz zamanlarında bir lider peşinden sürüklenebilirler. Bazı toplumlar da kriz zamanlarında “herşey bitti” derken başlarına zalim bir lider yerine “ umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır” diyen bir lider geçecek kadar şanslıdır. Her toplum Türk toplumu kadar şanslı olmaz başına gelen lider Atatürk gibi biri olmak yerine tarihte çok defa olduğu gibi toplumu felakete sürükleyen zalim bir diktatör olabilir.

Hayal kırıklığı ve bunalım yaşayan kitlelerin beynini yıkayarak sorunlarının sebebinin azınlıklar olduğuna inandırmak ve onlara şiddet uygulatmak zalim liderlerin çok başvurdukları bir yöntemdir. Hayret verici olan büyük kitlelerin buna inanmaları ve gözlerini kırpmadan azınlıklara şiddet uygulamalarıdır. Toplumları sindirmek ve korku toplumu yaratmak için zalim devletlerin kullandıkları bir yöntem bireylerin telefon konuşmalarını dinlemek, kameralarla hareketlerini izlemektir. Geroge Orwell’in 1984 adlı romanında ve ondan  uyarlanan filmde “ büyük birader” bireylerin her hareketini gözletir ve dinletir kendisi de topluma video yoluyla hitap ederdi.

Başa geçen bazı zalim liderler sadece başka ülkelerin değil kendi toplumlarına da zulmeder, milyonları ve rejim muhalifi nobel ödüllü aydınları dahi Gulag Takım Adaları’na sürgüne gönderir, ama birgün geldikleri gibi zulümle giderler. Demokrasinin tam yerleşmediği toplumlarda devletin emniyet güçleri, hükümeti protesto eden göstericilere abartılı güç kullanır.

DEMOKRASİ’nin gelişmiş olduğu toplumlarda hükümetin uygulamalarını sadece siviller değil ASKERler de protesto edebilir. Vietnam Savaşı'ndan Amerika’ya dönen yüzlerce Amerikan Askeri kongre binasına yürüyüş düzenleyip aldıkları madalyaları topluca Kongre Binasına fırlatmışlardı. DEMOKRASİ’nin gelişmiş olduğu toplumlarda kimse hükümetin uygulamalarına karşı yürüyüş yapmak isteyen halka engel olmaya çalışmaz. 1965 – 1973 yılları arasında Vietnam Savaşını protesto eden milyonlar Washington’da defalarca Beyaz Saray’a, Kongre Binasına ve Pentagon’a protesto yürüyüşleri yapmışlardı. Bu toplumlarda kimse hukukun üstünde değildir, halk Cumhurbaşkanlarından dahi hesap sorup isterse koltuğundan indirebilir. Tıpkı 1972 ‘de  ABD’de Cumhurbaşkanı Richard Nixon’ın Watergate Skandalının örtbas edilmesine göz yumduğu için Yüce Divan tehdidi ile koltuğundan indirildiği gibi.

Rasih Bensan 20 Mart 2013

  

 
Toplam blog
: 368
: 2280
Kayıt tarihi
: 05.05.12
 
 

BİLİM özellikle astronomi ve çeşitli konularda araştırmacı ve yazar Amatör fotoğrafçı, Ka..