Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '15

 
Kategori
Güncel
 

Şiddet

Şiddet
 

İnsanlık tarihiyle birlikte var olan bir kavramdır şiddet. İnsanlığımızı sorgulayan, yaşamdan çok şey alıp götüren, çoğu zaman insan hayatını sonlandıran yaşamın gerçeği, şiddet. Kavram, zihnimizin bir yerinde çoğu zaman yardımcı bir kuvvet olarak durur. Lazım olur düşüncesiyle zaman zaman besleriz onu! Çünkü güce erişmenin en pratik ve en maliyetsiz olanıdır. Sorunları çözmedeki basiretsizliğimizi, şiddete havale ederiz.

Daha bebekken tanışırız onunla; sevgiden, hoşgörüden önce. Yapışır yaşamımızın süregelen grifit ilişkileri arasına. Bizler büyüdükçe o da büyür. Bir an gelir beden fizyolojik büyümesini tamamlar, ne yazık ki o büyümesine devam eder. Şiddet yaşantımıza eşlik eder. Onunla savururuz en yalın en masum tehlikeleri! Çocuğumuza, eşimize, kardeşimize uygularız şiddettin her türlüsünü. Toplumda farkında olarak ya da olmayarak överiz şiddeti. Kahramanlıklarımızı(!) anlatırken en can alıcı noktasının şiddet olduğunu özenle vurgularız. Hak arama yöntemi olarak belleğimize kazınır. Uzlaşma, konuşma, medeni tartışma, sorunlara birlikte çözüm arama yolları dolambaçlı ve zor gelir. Kesin çözüm ararız şiddet sarmalında. Sindirme, yok etme, radikal çözümler yerleşir kültürümüze.

İslam dünyasının merkezindeki Ortadoğu'da da ilişkiler böyle gelişir. Güç mücadelesi; din kardeşliğini, mezhep zenginliğini adeta yutar. Seçenekler azalmıştır, ya şiddet ya da teslimiyet. İlişkiler yumağında şiddettin her türlüsü yaşanır bu coğrafyada. Çocuklara miras kalır; kan davaları, güç mücadelesi, mezhep savaşları…

İlişkiler güç, şiddet üzerinden yürür. Yaşam ilişkilerinde gücün farklı bir anlamı vardır bu coğrafyanın derinliklerinde… Geçmişte yaşanan şiddet olayları hatıraları süsler(!). Çoğu zaman övünç kaynağı olur, yaşatılan şiddet. Din kardeşliğinin anlamı, mezhep birliğine indirgenir. Şiddet parantezleri hep açık kalır. Batıyı suçlama retoriği ise şiddetle baş başa yürür.

Batının masum olmadığı gerçeği bir yerde dururken; batıya teslim olan oligark yönetimlerin, halkını demokrasiyle buluşturamayan kral, emir gibi unvanları taşıyan Ortadoğu liderlerini şiddetsiz bir yaşamın neresine koyacağımız sorusuna cevap verebiliyor muyuz? Hakları elde etmenin tek yolunun şiddete endekslendiği bu coğrafyada daha ne kadar kan dökülecek? Bu sorulara bir cevabımız olmalı, hem de hepimizin. Tüm toplum katmanlarının şiddete hayır demesi gerekir. En azından ülkemiz adına bunu başarmalıyız.

Suruç’taki katliamı, Ceylanpınar’da şehit edilen masum polislerin acısını yüreğimizde taşımalıyız. “Âmâ”sız bir şekilde tüm şiddet olaylarını kınamalıyız. Toplumun birlik ve beraberliğini koruyan güçlü ifadelerle ancak bu coğrafyada mutlu yaşayabiliriz. Şiddet; ölümdür, gözyaşıdır, öksüzlüktür, yetimliktir, evlat acısıdır, hüzündür, nefrettir, sorunlu yaşamadır. Bu nedenle çocuklarımıza şiddetsiz ve hoşgörülü bir yarın bırakmalıyız, hayatın her alanında…

 
Toplam blog
: 18
: 994
Kayıt tarihi
: 25.01.11
 
 

Bir ortaöğretim kurumunda yöneticiyim. Yüksek lisansımı" Eğitimi Yönetimi ve Denetimi " alanında ..