Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '15

 
Kategori
Kitap
 

Siddhartha da kendimden çok şey buldum

Siddhartha da kendimden çok şey buldum
 

Hermann Hesse'nin ünlü romanı 'Siddhartha'yı okudum son günlerde. Siddhartha'yı okurken müthiş keyif aldım, hem de Siddhartha'da kendimden bir şeyler buldum. Ve düşündüm, bu kitap üzerine bir öneri yazısı yazmayı.
 
*
 
Hermann Hesse, 1877 yılında doğmuş, 1962 yılında da hayatını kaybetmiş, Alman kökenli İsviçre vatandaşı, yazar ve ressamdır. 1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmıştır.
 
Siddhartha'dan için kendimden bir şeyler buldum dedim ama Hermann Hesse'den de var. Hermann Hesse ilk şiirini 25 yaşında yazmış, valla ben de 25 yaşında yazdım. Tabii Hesse'nin o müthiş üslubu ve Nobelle onurlandırılması benim için hayal bile edilemez.Benimki fukara sevinci işte, çok görülmesin.
 
Hermann Hesse, 'Siddhartha'yı 1922 yılında, yani 45 yaşındayken yazmıştır.
 
*
 
Gelelim kitaba. İlk önce kısa bir özet geçelim.
 
Siddhartha, aynı zamanda kitabın kahramanın adıdır.
 
Yıl M.Ö. 500'lü yıllar. Yer Hindistan...
Brahman denilen bir din adamının Siddhartha adında bir oğlu vardır.
Siddhartha yakışıklı, zinde ve karayağız bir delikanlıdır. Küçük yaşlardan itibaren kendini ilme adamıştır; öğrenme aşkını tatmıştır. Olgundur, mütevazidir, bilgindir. Siddhartha'nın bu halinden dolayı ailesi onla gurur duymaktadır, çevresi ise ona hayrandır.
Siddhartha gençlik dönemindeyken, arkadaşı Govinda'yla arayışlar içerisine girer; 'Samana' denilen dağ keşişi olmaya karar verirler. Üç yıl Samana'lık yaparlar. Siddhartha'ya Samana'lık anlamsız ve bayatsı gelir, karar verir bırakacaktır; arkadaşı Govinda da ona katılır, ve bırakırlar.
 
O sıra hayatta olan Buda (Buddha) öğretileriyle milletin ilgisini çekmektedir, günbegün takip edenleri artmaktadır. Siddhartha'yla Govinda giderler Buda'nın dergahına. Hayran kalırlar Buda'nın felsefesine. Govinda hemen karar verir, Buda'nın müridi olacaktır. Siddhartha memnuniyetle karşılar Govinda'nın kararını. Siddhartha hâlâ tatmin olmamıştır, içinde alevlenmiş bir sorgulama isteği ve arayış aşkı vardır.
 
Siddhartha, Govinda'yı dergahında bıraktıktan sonra yoluna devam eder. Bir gün güzel bir hayat kadınıyla karşılaşır. Adı Kamala'dır bu kadının. Siddhartha'nın aklı başından gider, kadına karşı büyük bir istek duyar. Gidip kadından aşk ister. Kadın samimi karşılar, ama 'beni elde edebilmek için cebinde paran, güzel elbiselerin, hoş kokular sürülmüş bedenin ve taranmış saçların olmalı' der. Siddhartha'nın ise ne cebinde parası, ne güzel elbisesi, ne kokusu, ne de taranmış saçları vardır... Kamala'nın yanından ayrılır. Ama bu sefer ki amacı bellidir: Kamala'yı elde etmek, bunun içinde zengin olmak...
Siddhartha karşısına çıkan bir tüccardan iş ister...
 
Özet olarak bu kadarı yeter. Sonrası kitapta.
 
*
 
Siddhartha'yı nasıl kendime benzettiğime Siddhartha'dan ve benden örnekler vereceğim.
 
Siddhartha, Kamala'yla karşılaşıp ona vurulduğunda ona şu şiiri yazar ve okur:
 
‘’Gölgeli koruluğundan girdi içeri güzel Kamala,
Esmer Samana dikiliyordu koruluğun kapısında,
Lotus çiçeğini gördü, eğildi önünde yerlere kadar.
Gülümsedi, teşekkürle karşılık verdi güzel Kamala.
Tanrılara kurbanlar sunmaktan daha hoş diye 
düşündü Samana.
Güzel Kamala’ya sungurlar sunmak daha hoş’’
 
Ben de iki yıl önce sevgilime şöyle bir şiir yazmıştım:
 
Sevgiliyi sevmek, en güzel ibadet
 
Sen ne güzel kadınsın..
Ne güzel aşk veriyorsun bana..
‘Ama ben yokum, yetersizim’ diye düşünme asla!..
Seni sevmek, seni düşünmek, seni hayal etmek
eşsiz lezzetli, eşsiz güzel, harika, mükemmel!..
 
Sen güzelsin, ruhun güzel, aşkın güzel..
Acaba Tanrım, ben mi çok şanslıyım?
Yoksa hak ettiğimle mi karşılaştırdın beni?
Ama hangisiyse sana teşekkür ederim.
Ona olan aşkımı ibadetim kabul et, 
anlaştık mı Tanrım?
Eski Mustafa senin için yatar kalkardı beş vakit,
ama şimdi en güzel ibadeti keşfetti:
sevgiliyi sevmek, ona deli gibi tutunmak, ona karşı yanmak, tutuşmak;
ona aşk sözcükleri fısıldamak, dizeler dizmek;
yüreğinden kopup gelen imgelerle, sözlerle ona şiirler yazmak,
gözümde en büyük ibadet…
Hem Yunus demez mi, ‘Benim dinim aşk dinidir,’ diye.
Benim de, Tanrım benim de.
 
Sevgilimi sen koru Tanrım,
aşklarımızı bir fidan gibi büyüt, hep artsın, hiç eksilmesin.
 
*
 
Siddhartha'yı da beni de aşk, Tanrı yolundan çıkarmış, aşka ve kadına adatmış.
 
 
Siddhartha gibi ben de dini benimseyişlerin yoğun olduğu bir ortamda yetiştim ve benimsedim. İçimde asi bir ruh vardı Siddhartha gibi, inandıklarını elinin tersiyle itmek gibi bir asilik ve devrimcilik. Siddhartha gibi bir şeyi bir türlü benimseyemiyorum(Aşk ve kadın hariç), ve arayışlar içindeyim.
 
Şöyle bir şiirsel aforizmam vardı:
 
Tanrıyı bilmek istiyorsan,
soyutla kendini dinden imandan.
Tanrıyı görmek istiyorsan,
kurtul ritüel endişesinden.
Tanrıyı anlamak istiyorsan,
aş haram-helal denilen sınırı.
Tanrıyı duymak istiyorsan,
anla evreni, sev kadını, yaşa hayatını.
 
Ruh hısımıyız bir Siddhartha'yla.
 
*
 
Hermann Hesse'nin dili ve üslubu mükemmel. Nobel'i gerçekten hak etmiş diyorsunuz.
Siddhartha, Can Yayınlarından çıkmış bir kitap, çevirisi harika denecek kadar iyi.
Bana da önermek kalır, okumalısınız.
 
-Mustafa Yıldırım - 04.05.2015
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..