Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Sıfırın altında boyutlar

Sıfırın altında boyutlar
 

Sıfırın altında boyutlar üzerine yazmak istiyorum bu gün.

Öncelikle o ebatlarda iken, kendinizi vurgun yemiş bir dalgıç gibi sahilde; cansız bir bedenin içinde gibi hissedersiniz.

Size beş beden dar gelen bir dostluğun içinde, boğulur kalırsınız bir anda,
sıyırır atarsınız ona ait tüm detayları bir anda.

Siz onun tüm anlattıklarını, en ince detaylarına kadar dinler, teselli vermeye çalışırsınız.

Sizin en ufak bir bunalımınızda, kapıyı çat diye yüzünüze çarparak, çekip gider en zor anınızda.

İflaslarını, zorluklarını, yenilgilerini umutsuzluklarını, en ince ayrıntılarına kadar anlatır saatlerce.

Zamanınızı çalar, duygularınızı da! Daima yanında olmayı başarmışsınızdır.

Kimi zaman yaşadığı mekânı bile, hani yanında olamasanız da, koşup düzenlemek isteyecek kadar; şahane bir dialog içindesinizdir.

NE ZAMANA KADAR?

Sizin içinizde bir sıkıntı, olup da onun kapısına dayanana kadar.

Evde olmaması; olmasından çok daha hayırlıdır inanın. Öyle suratsız, sevgisiz, samimiyetsiz, hoyrat ve de başıboş cümlelerle sizi dinler gibi yapar ki, kendinizi son derece UCUZ/ PİŞMAN / GEREKSİZ/ ve YERLE BİR hissederek geri dönersiniz.

Nedir aslında o kapı önünde beklentiniz?

Sadece sıcak bir çift cümledir.

- Üzülme geçer, sabırlı ol.

- Sıkma canını, dayan, gayretli ol, ben yanındayım.

İşte sadece özü ile tek bir cümleyi işitebilmek için sığınırsınız o limana.

BEN YANINDAYIM. Üzülme korkma ben yanında olamasam da seninle aynı boyutlardayım!

Bunu diyemeyen katı, agresif, saldırgan, ketum ve hatta acımasız bir yüz vardır tam karşınızda.

Üstelik bir de alay ederek şu cümleleri kurar utanmadan, bir zamanlar saatlerce kendi iç dünyasındaki sevgisizlikleri çelişkileri dır dır anlatarak dinlemenizi bekleyen bu dostlar, o an bir yabancı haline dönüşüverirler.

- Bana bunları anlatma içim kararıyor!

Ya kardeşim sen anlattığında biz seni dinledik, hiç içimiz kararmadı. Mecbur muyduk, senin iflaslarını, üzüntülerini, yenilgilerini, maphusluklarını, kayıplarını, yaşamındaki paslı prangaları en ince ayrıntısına kadar dinlemeye?

Biz hiç diyemeyiz, o an işimizi gücümüzü askıya alırız, tüm yüreğimizi peluş bir bahtaniye gibi sererek onu misafir edersiniz.

HANİ DOSTTURLAR YA O YÜZDEN, NEREYE KADAR DOSTTURLAR?

Hemen söyleyeyim.

Sizin de onların kapısını tıklatarak,
- Ben çok üzgünüm senin varlığına ihtiyacım var diyene kadar.

Çarklar ters yöne döndüğü an, değirmenin tüm kanatları kopar, bencillik nehrine savrulur gider.

Ortada ne dost vardır artık ne de dostluklar.

Sıvışıp gidivermiştir sizi üzüntülerinizin, sıkıntılarınızın ve hatta göz yaşlarınızın arasında öylece yapayanlız bırakarak.

Kabadır, despottur, ve iki yüzlüdür.

İçi başka hisseder dışı başka söyler.

İŞTE BUNLAR; SIFIRIN ALTINDAKİ BOYUTLARDIR.

Kimi zaman işiniz bozulduğu an sizi terkederek, arkanızdan hançerleyen eşinizdir, kimi zaman evlatları arasından birini tercih ederek sizi terkeden bir ebeveyndir, hiç ummadığınız an dolandıran bir akraba, sevginizi suistimal eden bir evlat, yakın komşunuzdur, iş çehresindeki arkadaşınızdır, flörtünüzdür, sizi en ummadığınız bir anınızda ihanet denizinde acımasızca boğan ya da sadece öylesine bir dosttur.

Ama öylesine bir dostluğa siz emek verirsiniz, ona yer açarsınız dünyanızda.

BÖYLE SIFIRIN ALTINDA BOYUTLAR NASIL BELLİ OLUR?

Kurulan cümleleri iyi inceleyin ve hatta gözleri.

Mutlaka samimiyetsizliğinden sinsice mesajlar vardır o bakışlarda ve de sözlerde.

Her daim HAS DOSTLUKLARIN İÇİNDE VAR OLUN.

Sıfırın altında boyutlardan yolunuzun geçmemesi temennilerimle.

NİLGÜN ÇAKICI/BURSA

 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..