Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '14

 
Kategori
Öykü
 

Şifreler ve uzay kardeşliği-4-bölüm

Şifreler ve uzay kardeşliği-4-bölüm
 

-Adım sevda. Üç yıldır, burada yalnız yaşıyorum.

Haydar konuşmak yerine etrafı gözden geçirmenin telaşında idi. Süleyman

-Neden tek başına burada yaşıyorsunuz?

Anlatacağı olayın vahameti altında ezilen bedeni, dağ arasında kalmış dar yolun kenarında bu evde yaşamasının zorluğuna göğüs geren irade ve azmi içinde.

-Burada tek başına değilim ilerde ki ahırda koyunlarımla beraber yaşıyorum. Güzel gidişli sanılan şehir hayatında ailemle yaşarken on beş yaşımda çift cinsiyetli olduğum korkunç gerçeği ile karşı karşıya kaldım, doktorlar cinsiyetimi net olarak söyleyemediler. Çift cinsel organa ve cinsiyete bu toplumda yaşamamanın ve hor görülmenin ezikliği içinde, kin ve nefret dolu gözlerden uzaklaşmak ve burada yaşamak için, ailemi zorlukla ikna ederek burada yaşamaya karar verdim!

Süleyman ve haydar hayretler içinde ıstırapla bezenmiş, hayatlarında duymadıkları vahim dramatik olan bu olayın karşısında şaşkınlık içinde dinliyorlardı.

-İlkokul bitirdikten sonra belirgin olan yaşamımdaki değişikliği hissedenler ,çirkin bakışları içinde hiçbir arkadaşım olmadı. Liseye kadar okulda tek başıma mahzun ve merhametten uzak olan bakışların ve gönüllerin, hayatımı zehir eden hareketlerine ve benden adım, adım uzaklaşan mide bulandıran hareketlerine maruz kalarak, zorluklar içinde bitirdim.

Anlatırken gözlerinde yaşlar boşanmaya başladı.

-Bir topluma girerken hangi tarafta, duracağımı, ne olduğumu bilemeden hangi tarafa yaklaşacağımı bilememenin, ıstırabı içinde ortada sap gibi kalarak yaşadım. Beni yakında tanıyan birkaç arkadaşım vardı, onlarda uzaklaşınca buraya yerleştim. Bir kaç tane koyunlarımla, ailemin de yardımı ile ve benimde gayretimle burada yaşamaya çalışıyorum.

Süleyman ve haydar çok üzülmüşlerdi bu vahin olay ve yaşam karşısında haydar şaşkın gözlerle süzerken, Süleyman dirseği ile dürterek uyardı. Süleyman

-Çok üzüldüm ve şaşırdım! Çok zor olan bu olayı yaşamış olmanız ve cesaretinizle tek başına yaşamaya çalışmanız takdir edilir bir duruşu hak ediyor.

-Gerçekten böylemi düşünüyorsunuz? Beni yadırgamıyor musunuz?

-Elinizde olmayan bu hayatı isteyerek satın almadığınız bir gerçek, hislerinizle yaşamakta en doğal hakkınız ve bunu yaşamakta sizin özgürlük hakkınızdır. Maalesef toplumuz bu duygulardan yoksun olduğu için sıkıntılı geçen hayatınızı bu ıssız dağda geçirmeye zorlamış. Yürürken elinizde olmadan yürüme şekliniz veya görüntünüz başka, yürümeniz başka olmasını hazım edemeyenlerin bakışlarına maruz kalmanıza çok üzüldüm.

-Sii! Siz bu söylediklerinizde samimi misiniz?

-Evet, arkadaşım haydar da aynı duyguları hissediyor. Değil mi haydar bey?

Haydar dalgın kadını veya erkek görünümlü kadını izlemenin, şaşkınlık dolu gözlerle soyarcasına bakışında kurtularak.

-Ne diyorsun?

-O sende.

Kızgınlıkla başını sallayarak kötü niyeti anlamanın kızgınlığı içinde

-Sen dışarı çıkarak etrafı gözlemler misin?

Haydar kızarak dışarıya çıktı.

Süleyman

-Bu gemi neyin nesi?

-Hobi olarak, uzay gemisi inşa ederek vaktimi geçiriyorum.

-Gerçekten çok güzel olmuş, aynı filmlerden gördüğümüz uzay gemisine benziyor.

Süleyman geminin yanında üzgün ve mahzun elinde olmadan yaşamaya maruz kaldığı bu yaşamın ezikliği altında ezilen sevdaya şefkatle yanına yaklaşarak ellerinde tuttu, sevdayı bir anda ışık anaforu kapladı, bedeni hafiften sarsıldıktan sonra yaşamış olduğu bu eziklikle yaşamasına neden olan, çift yaşamlı yaşamında kurtulmanın hazzını hissederek şaşkınlıkla

-Buu.bu nasıl oll oldu. Siz kimsiniz? Ha, hayatımı değiştirdiniz!

Heyecanla ve şefkatle parıldayan gözleri ile Süleyman'ın boynuna sarılarak öpmeye başladı. Bu öpme saatlerce sürdü. Şaşkınlık ve merhamet kokan sesi ile

-Hayatımın kötü giden gidişatını, güzel gidişe döndürdünüz. Siz kimsiniz? Sizi bana Allah gönderdi. Yıllarca gözlerimdeki yaşlarla yalvardım Allah’ıma. Şimdi bu mucize ile.

Sözüne devam etmeden gülücükler saçan yüzünde mutluluktan akan gözyaşları içinde havalara zıplamaya başladı. Keder ve hüzünle kaplanmış bedeni bir anda"sürür" -insanın içini ve dışını saran coşku-  ile mutluluğa dönüştü. Süleyman bu sevinç anını yaşamanın hazzı ile istek dışı olarak elini yapım aşamasında olan uzay gemisine dokundu, dokunması ile gemi bir anda şekil değiştirerek mükemmel her türlü cihazlarla donatılmış kullanıma hazır hale uzay gemisi haline gelmişti. Oval şekilde ön kısmında gemilerin inip çıkmasına olanak sağlayan giriş kapısı olan ışıl, ışıl silahlardan arınmış bir uzay gemisi olmuştu. Bir anda arka bahçeye giren haydar

-Biraz önceki kadın, erkek nereye kayboldu? Bu bu.. Uzay gemisi biraz önce burada yoktu. Neler oluyor? Ben hayal mi görüyorum!

-Hayal görüyorsundur, bildiğin alelade bir gemi

Süleyman, arkadaşı Haydar’ı bu olayları anlatmanın zorluğunda olacak ki başından savuşturacak sözlerle geçiştirerek.

-Etrafta hareketlilik, gelen giden vardı?

-Her şey sakin, hiç kimse yok.

Sevinçli, şen ve keyif içinde havalara zıplayan kendi etrafında çılgınca dönen sevdanın yanına giderek.

-Sakin ol, düşerek bir yerini kıracaksın!

Görünmez bir siyah elbise ile örtüye bürünen bedeni, bir anda beyazlık ve saflık la bezenmiş elbiselerle, sarılıp sarmalamıştı vücudunu. Parça parça olmuş hayatı ve duyguları, bir anda tek vücut olarak şen ve keyifle yüklenmişti, sanki. Sübhan olan Allah’ın eşsiz izzet ve ikramı olan bu mucizeleri hak eden yaşamın hazzı ile kendinden geçerek ,engin denizlere dalmış bir dalgıç gibi okyanuslarda yüzüyor gibi idi. Dikkatle, dikkatli bakış ve gözetişle bunu fark eden Süleyman, mutluluk içinde gülücüklerle sevdayı seyre daldı. Haydar’ın Münasebetsizce konuşmasını önlemek için içeride nöbet tutması için görevlendirerek, münasebetsizliğin önüne geçmiş oldu. Ümit var olmak, güzel duygularla bezenmiş bedenlerin bu güzellikleri etrafındaki -umutsuzlar-tüm insanlar için dağıtması için uğraşan daha güzel yüzlü olmak; sıkıntı, keder, elem, mihnet, gamdan kurtulmuş olmak ne kadar güzelmiş düşüncesi içinde olmak gerekir, dar düşünce içine hapis olmuş düşünce içinde olmanın korkunç gerçeğini düşününce, korku içinde sıçrayarak uyandı. Uzay gemisinde telsizinde gelen bu ses

-Cüce galaksin den, dünyaya beni duyan var mı?

Bu sesle sevda ve Süleyman hayretler içinde uzay gemisine koşarak telsizin karşısına geçtiler. Sevda

-Burası dünya, cüce galaksi seni duyuyorum!

-Cüce galaksiden ben ışık saçan ışık, aylardır yalnızlıktan patladım.

Sevda ve Süleyman bu olanaksız olduğu düşünülen uzaylılarla kendileri gibi konuşan, iyi niyetli uzaylı ile konuşmanın mucizesi ile birbirlerine şaşkınlık içinde baka kaldılar.

-Bizleri, yani biz uzaylıları yırtıcı hayvan gibi, yırtıcı tırnakları olan düşüncelerle; tanıtan tüm insanlığı veya insanları kınayarak çengelli, pençeli olarak lanse eden zihniyetleri protesto ederek devam etmek istiyorum.

-!

-!

-Hasta düşünceli bizlerins insanlığas; önem ve ehemmiyet vermeyen kalbimiz olduğunu baştan savarcasına anlatan sözlerin, düşüncelerin hepsi gerçek olmadığını vurgulamak istiyorum. Bazen yalnızlık’dan ve Sevgisizlikten bu galaksidense tek başıma aylarca yalnızlıktan patladıms biliyorum, biliyorum bu mekruh bir duruma ama yalnızlığımıza anlatan en güzel söz olduğu için bu ifadeyin kullandıma. Sizin deyiminizlen pervane denilen kelebekin gibi galaksimizi korumaka adınsa bu geminde günümün dolduruyoruma. Ben nedeni sizin gibi konuşamayım,duruns .Bazen siz dünyalıların hoyratça gökyüzünü ve galaksimize kadar ulaşan karmaşık yağmurun ulaştırdığı yağmur gibi yağan kötü düşünce dolu bulutları gibi yağan beyin sinyallerinizi  galaksimize ulaşmaması ve yok etmek için aylarca yok etmenin telaşında burada tek başıma kalıyorum. Kusura bakmayın, konuşmayı unuttuğum için bazı kelimelerim anlamsız gelebilir size.

-!

-!

Mehmet Aluç

 
Toplam blog
: 959
: 197
Kayıt tarihi
: 04.06.13
 
 

Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya Doğumlu. Ortaokul mezunuyum. Çocukluğumda okuma hevesim Tarkan çizgi..