- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sığ sevmelerde boğuluyormuş ölümsüz aşk!!!
Twilight'ı izledim az önce ve garip gelecek belki size ama tekrar aşık oldum Edward'a...
Sevmek "başkasına yar olmasını dileyecek kadar", sevmek "ölümüne", sevmek "kaybetmek pahasına". Sadece film ve kitaplarda olan idealler galiba. Hani zaten bu denli hayatımızın dışında olmasa bu duygular, sanırım film ve kitaplarda bu denli başarılı olamazlardı ...
Belkide kendimizden başlamalıyız düzeltmeye, belkide hala ümit var aslında o filmlerdeki sevgiliye; içimizde saklı tuttuğumuz soluk benizli, güçlü, yakışıklı ve en önemlisi bizi hayatından öte seven sevgiliyi bulabilmeye dair. Belkide biz kendimizi değiştirmeliyiz önce. Belkide biz sevmeliyiz böylesine ki sonra karşımıza çıksın hakettiğimiz sevgili.....
Bilmiyorum kafam karışık, "ben nerde yanlış yaptım" diye düşünürken bencilliklerim geliyor aklıma bir bir. Sığ sevişlerim geliyor!!! Ve evet sanırım kaderimizi belirleyen haklı "sığ sevmelerde ölümsüz aşk boğuluyor" ....
Şimdi dönüyorum kendime; ne de olsa kendime yaptığım seyahatlerden hep mutlu döndüm. Şimdi kendime doğru yola çıkıyorum tekrar. Yaşadığım tekdüze ve sığ sevdalardan alabilidiğim olanca derslerle.
Şimdi valizim dolu yine ama bu kez....
Biliyorum ve hissediyorum...........
Artık dönüşüm muhteşem olacak...
Ve ey !! unutamadığım unutmaya yanaşmadığım birde....
Azad ediyorum seni!!!!!!!!!! Artık gidebilirsin ruhun özgür, gönlün özgür kalsın!
Beni sorarsan bilirsin ben senden daha da tutukluyum ama elveda mahkumiyetler!!
Şöyle uçsuz bucaksız engince sevebilmek için engin olmak gerekir çünkü...
Şimdi oyalama beni çünkü kendimi arıtmam lazım tüm bencilliklerimden ve kötülüklerimden bir an önce....
Dedim ya; "sığ sevmelerde boğuluyormuş ölümsüz aşk"