Sigaraya düşkün kuşlar

Başka kıtalarda, klasik bir kitabın can sıkıcı ön sözünü okuyoruz. Sayfalar yalancı bi dostu andırıyor. Sararmış kanatlara sahip sigaraya düşkün yırtıcı bi kuş. Ve boynu bükülmüş yaşlı bir ağaç anlatılıyor bu çelimsiz yapraklarda. Yine de herkesin medet uması var nice göz görmüş satırlardan.
Ellerinden su içmedim. Sessiz sedasız uzaklaştım bahçelerinden. Elimde yıkık kütüphaneden kalma birkaç söz öbeği. Kimse tarafından okunmuş, herkes tarafından itilmiş bikaç güz kelebeği. Son günü gibi bi şehrin ve inadına ilk saati gibi umutsuz güz kelebeğinin. Seni gördüm denizimin döküldüğü rafların arasında. Göğsümü boşalttığım iskelenin ardında.
Kolumun altında yine o kimsesiz kitap. Bir anlam arıyorum tren raylarında, yıkık meyhanelerde, buğulanmış pencerelerde. Parmak izime karışıyor ıslak duvarların pası. Rüya gibi ya da yolundan çıkıp trafiği alt üst eden bi araç gibi. Anlamsız, ani...
Yine aynı kitapta yazıyor ölümün sızısı. Ben yeniden aynı kitaba sığınıp, aynı kitaba inanıp nefretimden, kinimden saklanıyorum. Bu dogmatik fikri, içimin uçsuz bucaksız sokaklarına sürüp kafamı egiyorum. Çünkü sevgilim, yılgın da olsa bedenime vuran rüzgar bambaşka kıtalarda aynı şeye inanmamıza sebep oldu.
Ve ben seninle bir yaşam için, hangi şartlarda olursa olsun o kitabın altında ezilmeye varım.
Bir de inanır mısın ön söz diye yazdıkları kullanım klavuzundan ibaret. Yani boşver bunları, sevişmek doldursun nefesinin odalarını. Kuşlar, kelebekler ve söz öbekleri...
Tümü aynı tende güzel.
Tümü tende,
Tümü sende güzel.

Ebrar Yasemin Kurt