Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '09

 
Kategori
Deneme
 

Sığındığım her kadında sana ağlıyorum

Sığındığım her kadında sana ağlıyorum
 

………Sığındığım, saklandığım her kadının göğsünde seni arıyorum, sıcaklığına ulaşmaya çalışıyor, üşüyorum sevgili… Üşüdüğüm her ten soğuk, sisli gece, buzullarla kaplı labirent, çıkmaz bir sokak, üşüyorum sokakların kirliliğinde, çocukluğuma kaybolmak istiyor tükeniyor, sana ağlıyorum yabanıl göğüslerin çıkmazında…

………En çok yağmuru severdik sevgili ama bir kez yağmadı üzerimize, denk bile gelmedi yağmur bulutlarının gölgesi saçlarımıza… Ilık bir duş, kulaç attığımız pisin ya da deniz suyu dışında neden hiç ıslanamadık sevgili? Yağmur SİNEM’Dİ Konya ovasında ayak parmaklarımızdan saç tellerimize kadar sırılsıklam kurutmuştu bizi… Hep başka iklimlerin yağmurunda ıslandık, yüreğimize ulaşan her damlada gözbebeklerimiz çiseliyor, hep sana yağıyor, sana ağlıyordum sevgili…

………Ve her yağmur öncesi çığlık atmak ister ama sus olur avazım çıkmazdı, çünkü her damlada nice yapraklar yere düşerdi… Suya, sele kapılan yaprak / yapraklar gördüğümde gözlerimi kapar, sana gelirdim, el ele sele kapılır, dalından düşen bir çift yaprak olur savrulurduk sevgili… Öyle savruk, öyle hoyrat olurduk ki dur durak bilmeden kilometrelerce akar akardık gece sevişmelerinin şehveti dinginlediği ana kadar…

………Tutunamadığımız kentlerden bize ait olmayan biyolojik ailelere dönüş sancılarını gözümde, içimde, yüreğimde çoğaltarak nasıl yol aldığımı bir ben yine bir ben bilirdim sevgili, sen korunaklı ve çok sevdiğin evine hangi sancılarla varırdın ben bilmezdim… Her dinlence yerinde sigaramın ilk dumanını çekerken gördüğüm kadınlar sen olurdun, sen olan kadınlar gözlerimdeki tükenmez hüzünlerimi göğsüne yaslar, teselli ederdi, nice sonra düştüğüm düşten düşsüz uyanırdım otobüslerin hareket saati anons edilirken ve ben yanlış yollara saparken… Saptığım her yanlış yolda yalnız kadınların göğsünde ağlarken bulurdum kendimi ve her yanlış, yalnız, yalan kadında ağlar, ağlardım sevgili ama sen bilmezdin…

………’Ağlamak ayıp değil, sevmeyenler utansın’ derdi ya Melike Demirağ yıllar sonra öykündüm bu şarkıya ve ağlamanın kutsallığını gözlerinde, göğüslerinde yaşarken saklardım senden, utanırdım yüreğimden yüreğine dökülen yaşları gizler, kahrolurdum, anlardın ama bilmezden gelirdin… Hıçkıra hıçkıra ağlamıştım da ‘seni köpekler gibi kıskanıyorum’ demiştim ya sonra susmuştum, yanlış ifade kullanır gibi… Oysa en kıskanan sendin ama seni, erkek milletinin tek bir saç teline bile bakmasından kıskanır, gözüm gibi sakınırdım ve ondan ağlamıştım göğsünde, Karadeniz’in o özgün salata-balık-midye tava yapılan şirin ilçesinde… Adın, varlığın aşktı sevgilice abc’sini senden öğrendim, o yüzden tapındım sana, SEV’ meyi, TAP’mayı sen bildim, bildiğimdendi dün, bugün ve yarın sonsuz sevdam olman…

Son(suz) sun /Evvelim / Vebalimsin / Taptığım / Aşkı öğrendiğimsin / Prensesimsin…

……… Protez yaşamlardan gerçeğe dönüştü deli mavi beşinci mevsim kara sevdamız… SEV’ dikçe ve TAP’tıkça kanayan yaralarımız OLGUN’laştırdı adrenali düşmeyen yüreklerimizi… Gözlerin gözlerime değince şimşekler çakardı yüreğimde, kozasını yırtıp, parçalayan kelebek olur, yeşil vadilere yol alırdım umarsız, çoğu kez ve aslında rüzgâr sürüklerdi beni yalnız, yanlış, yalan, yaban, yalgın, yaltak, yamuk, yapay, yardak, yarım, yasak, yavan, yılışık, yeltek, yüreksiz ve hayal olan kadınlara… Her kadında sana ağlıyorum…

Sığındığım her kadının göğsünde aslında sana ağlıyorum sevgili…

 
Toplam blog
: 111
: 726
Kayıt tarihi
: 22.01.09
 
 

Adana doğumluyum halen bu kentteyim.. Marmara Üniversitesi İşletme mezunuyum. Deneme ve şiir yazıy..