Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '10

 
Kategori
Şiir
 

Şiir'in gücü... / Şiir diye yazılanlar, blogu utandıranlar!...

Şiir'in gücü... / Şiir diye yazılanlar, blogu utandıranlar!...
 

''Mavi

üstünde yağmurdan başka hiçbir şey yoktu
anlam olmak için yeterince çıplaktın
şiirin nasıl bir şey olması gerektiğini
hatırlatıyordu gözlerin, sana böyle inandım:
ben inanmak için şiir yazıyorum, gözlerin
cihangir'i hatırlatıyordu, hayal içinde fakir
üsküdar'dan o rüyaya baktım: maviydin
bir özletip bir geri çekiyordun denizlerini!
usul usul inandım güzelliğin hatırına yağan
yağmurun üstümüzde hakkı vardır, inandım
uzak bir mavi kızın gözlerindeki bulut
burada içimize yağacaktır, inandım, mavi
bir yağmurluğun da olsa şiirden ıslanırdın!
gövdene de böyle inandım, duruydu, şiirin
nasıl bir şey olması gerektiğini hatırlatıyordu:
öyle çıplaktın ki içinde şiirden başka
hiçbir şey yoktu, gövden neyi hatırlatıyorsa
ona inanıyorum, beni hatırılamasa da, biliyorum
bazı uzaklıkların hiç mektup beklemediğini...

bazı şiirler de bekleyemiyor yağmurun dinmesini! / Haydar Ergülen''

Gerek Osmanlı' da, gerek Fars'da ve gerekse Türkistan'da ve bizim bilmediğimiz doğuda, binlerce yıldır vazgeçilmeyen, onsuz olmayan, olunmayan şiir...

Ve belki de doğu halklarının ve kültürünün batıya üstün olan nadir özelliklerinden biri de, şiir yazma gücü!...

Hemen hemen her Osmanlı sultanının şiirle uğraşır olması ve kendine ait bir ''Divan'' ı olması da, bu durumun bizim günümüzde pek bilemediğimiz, bir göstergesi...

Gerçi zamane sultanlarının, eskilere öykünüp de yazamadıkları, ancak okudukları ve o da Ziya Gökalp'den apartılıp, birilerince‘‘Elimde tüfenk, gönlümde iman'' dan, süngü, miğfere terfi ederek montajlanmış şiirler vardı!... Bu olağanüstü durum, Osmanlı uygarlığındaki o şiir geleneğini yansıtmasa da, ''şiir'' olarak yaptırımları ve yargılamaların bile, şiirin bunca yaygınlığa ve kalite düşüklüğüne rağmen hala siyasi bir tehlike olarak da algılandığının önemli bir işaretiydi!...

Yani biz, eski bir gelenekle, şiir yazan, şiir konuşan ve bazen de şiir yaşayan, duyarlı bir halkın çocuklarıydık... İlkokul çağından belleğimizde kalmamış bir iki dize ya da bir kaç şiirsel beyit yok gibidir...

Günümüzde, ülkenin farklı yerlerinde geleneksel hale gelmiş, amatörce diye tanımlıyabileceğimiz ''Şiir Yarışmaları'' düzenlenir... Ve genelde şiirin temaları da, aşk, ayrılık, sevgiliye özlem üçgeni içinde gelişirler... Bir de vatan, bayrak, ihanet, nefret, hüzün, sevinç vs.

Bunca etkinliği ve şiir yazma eylemini, dışarıdan görüp duyan insan da, şiir kitaplarının en az Elif Şafak'ın ''Aşk '' kitabı kadar bu ülkede okunduğuna ve de ona yakın miktarlarda satıldığına hükmeder!... Aslında şiir yazanı çok, okuru yok bir ülkedir burası...Bu hüküm, o yüzden bir yanılgıdır... Biraz okur yazar olan kesim de, en çok üniversite sıralarında şiir kitabına bir nedenle ilgi duyar ancak istisnalar dışında, bu ilgi nadiren bir yaşam boyu sürer...

Şair İsmet Özel, ''Şiir Okuma Kılavuzu''nda şöyle der:

“Ne zaman insan karanlık bir yerde sayıklamaya itilmiş, insan ilişkileri karışık, karıştırıcı, bozucu niteliklere bürünmüş, insanın bir başka insana söyleyeceği söz anlamını kaybetmiş, insan davranışları yapaylık, içtensizlik yüklü hale gelmişse, insanlar şiir okumak, şiirle uğraşmak, şiirden öğrenmek gereğini duymuşlardır. Çünkü şiir anlatılmaz bir şeyin anlatılmaya çabalanmasının sonunda, anlatılabilir bir şeyin yeniden anlamlı kılınması için gösterilen bir çabanın sonunda, yeterince anlaşılmayan bir şeyin etkili bir anlatıma kavuşturulması uğrunda harcanan çabaların sonunda ortaya çıkar.''

Bu satırlar; şüphesiz ki gerçek şiirle ilgilidir!...Bizim Milliyet blog'un Kültür-Sanat bölümünün en başına koyduğu , ''Şiir'' bölümünde çoğunlukla ve ağırlıkla yazılan sözümona şiirleri kapsamaz... Bunları bırakın şiir olarak değerlendirmeyi, her hangi yazınsal bir metin olarak bile görmez!...

Örneğin, bu gün Milliyet blog'da Şiir bölümünde yayınlanan, bazı blogdaşların o muhteşem çalışmalarından bazı satır başları:

''Düş yakamdan sevdiceğim. Hem düşümden hem düşünden. Dur kızma hemen!''

''Seni sevgilim, patates yumrusu gibi, kalbime gömdüm.''

''Mardinliyim. Aslımı inkar edemem. Merdim, vefalıyım. Verdiğim sözden dönmem.''

''Allah'ını seviyorsan inançlı ol. Anneni seviyorsan salih ol. Aileni seviyorsan mert ol.''

''Kalp kırıklığımmış bu teokrasi. Özlem ile yoğrulmuş hamur misali.''

''Aşkımın gerçek yüzü ben, müsveddesi sensin.''

''Gel artık. / Gönlümdeki Gönül'e...''

''Anasını sattığım kırık iskelesi. Babası belirsiz. Çevirmiş bakışlarını bana paslı çivi. Nah batarsın baş parmağıma''

Ama insanlar hararetle yazıyor ve bu yazılara, blogda ciddi yazılar yazan bazı blogdaşlardan bile, ciddi ciddi yorum alıyorlar ki, bu şiir sanatı adına çok vahim bir durum... Katılıyorum burası blog, deyim yerindeyse, her kes kafasına göre takılır, anladık ama, ben, kibarca söylersek bunca garip durum içinde, gerçekden bir şiir tadı veren yazarları nasıl ayıklıyacağım, nasıl okumaya çalışacağım?... Bazen ayıklamak da zorlanıyorum, bu sefer gerçekden şiire yaklaşmış ya da şiiri yakalamış dizeleri de kaçırıyorum... Ve dolayısıyla benim gibi blogdaki yüzlerce, şiir okuruna da haksızlık yapılıyor!... Üstelik Milliyet blog'un ''Şiir'' bölümünün de kalitesi düşüyor ve bu durum toplam kaliteyi de etkiliyor!... Niçin böyle olsun ki?...

Bu yüzden, şiire saygı adına, ilk aşamada Milliyet blog'daki, bu ''Şiir' bölümünü, ''Aşk Şiirleri'' ve Sanatsal Şiir Denemeleri'' diye, ikiye ayırmanın daha doğru olacağını düşünüyorum ve bu konuda gerçek şiir sever blogdaşların görüş, öneri ve desteklerini bekliyorum.

10.aralık.2010 / Tarabya
 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..