Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '07

 
Kategori
Şiir
 

Şiirden gül demeti...

Şiirden gül demeti...
 

Bir şiir bahçesi ki, dikensiz gül bahçesi...


Şairim,

Yokluğun cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum kapama gözlerini…

dediğinde karayağız bir Anadolu delikanlısı koşturur dört nala göğsümde atını. Şiiri koyaklarda kartal uçuşudur.Sektirmez dizeleri, süzülür.

Yokuşun dibinden bir tavşan kalkar.Garip, iki canlı bir dağ tavşanı… Tövbeye getirir insanı…

Delikanlıdır, dostluk da öyle olsun ister, düşmanlık da. Filinta endam bir sevda boy verir içinde.Uçurum bir sevda ki, maviye çalar gözleri…yangın mavisine… Der ki,

Körsem/Senden gayrısına yoksam /Bozuksam/Can benim, düş benim/Ellere nesi?/ Hadi gel, Ay karanlık. ...

Diyarbekir Kalesinde, ninniler söyler Adiloş Bebe’ye. Çukurova’da pamuktadır, toprak kokar. İşçilere yanar elleri .

Bir de sesi var, tütün gibi … Hasretinden Prangalar eskitir.Bildiniz değil mi? Bir yürek işçisi o.”. Ahmed ARİF

*

Susturulmuş çığlıklar taşır dizeleri. ve eli kolu kesik bir çaresizlik…

Dayanır da dostun kapısına, bozuktur; çalmaz zili.Seslenir duyuramaz sesini.Döner dost evinden. O vakit,

Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde,
Nemli aldığım sigaralar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar...dır hali.

Onun dizelerinde hüzündür dört koldan saran. Yazık ki.

Bu ham dünyada zoraki bir söz gibi sevgim.
Sevsem sana yazık, sevmesem incinirsin... diyen bir nefese kıydılar

Tutuştu Sivas Madımak’ta hayın bir ateşle…Metin ALTIOK …

*

Deniz kızlarıyla yarenlik edermiş, hâlâ tuzlu akarken kanı. İstiridyenin kestiği yerden tanıdım, sevdim onu. Şiirlerinden birini diş fırçasına sarılı bir kağıtta buldular sonra. Düşmüş kaldırım çukuruna otuzaltı yaşında.

İçmiş, sevmiş, sarhoş olmuş. Bir kuş sütü eksik muhabbetsiz, yavan sofralardan geçmiş. Geçmiş handan, saraydan…

Mahalle bakkalıyla, sucularla olmuş ahbap . Bahar günü sokağa çıkan sonra da kara kara düşünen Mart kedisine yazmış şiirini. Eşraftan Süleyman Efendi’nin zamansız ölümüne…

İstanbul’da .Boğaziçinde bir Garip Orhan Veliymiş. Velinin oğlu, tarifsiz kederler içinde....Sansürlü bir aşk resmi geçidi, bir kuyruklu şiiri kaldı geride.Bir de ,

Bekliyorum,

öyle bir vakitte gel ki /vazgeçmek mümkün olmasın.... şiiri…

*

Öfkeymiş, hasretmiş, sevdaymış, insanmış satırları, tepeden tırnağa insan... Güneşi içenlerin Türküsünü söylemiş. Daha destanlaşmış sarışın bir kurda benzettiği Mustafa Kemal.
Sevda dedikleri o meretten biz de çakarız biraz diye mahçup gülümseyen Nazım Hikmetmiş başkası değil.Önce gürlemiş kandan kızıl satırlarla

Behey! kaburgalarında ateş bir yürek yerine
idare lambası yanan adam!
Behey armut satar gibi
sanatı okkayla satan sanatkar...

Sonra sevda dizeleri yaratmış bir yanardağ ağzı yüreğinden. Öyle ki son şiirini adayacak kadar.

Gelsene dedi bana /Kalsana dedi bana /Gülsene dedi bana /Ölsene dedi bana
Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm…
*

İstanbul"un puslu sabahlarında bir şilep sızar ıssız gözlerinden. Üçüncü şahsın şiirleri dolaşır sokaklarında.. Durur şairi bir başına kıyıda. Dudağının kenarına ilişmiş sigara.Sırtı rüzgara, yüzü denize dönük, içi sıra kımıldıyor

olmalı gizli denizleri... O vakit ben sana mecburum diyor kimselerin bilemediği...

Ne vakit bir yaşamak düşünsem/ bu kurtlar sofrasında belki zor / ne vakit bir yaşamak düşünsem /sus deyip adınla başlıyorum…

An gelir, direkler çatırdar yalnızlıktan

an gelir kasketi, sohbetiyle, Ayrılık Sevdaya dahil diyen şair
Attilâ İlhan ölür…

*

Şehir efsaneleri gibi dilden dile dolaşan, küfürleri iltifattır kimine. Durur cebinde şeker niyetine. Dili bazen de silahıdır; korkulur. Küfrü, namlu ucuna sürdüğü mermisi…İçinde tutmazmış ne sevgisini ne öfkesini … Uçarı, hayta ÇOK BI ÇOCUK düşermiş bakanlık yapan babasının peşine. Ben hayatta en çok babamı sevdim diyerek…

Seksek oynamış kelimelerle, bozmuş yapmış yeniden. Başka türlü bi şeymiş aradığı, sevgi duvarına kazımış.Pasaklı kontesine mırıldanmış.. Şiiri dizmem, düzerim diye diye
yüzüne tükürsem ne fayda
yüzsüzlüğün yüzünde gene adi dünya diye diye göçüp gitti

"Gökyokuşun müzmin muhalifi" CAN YÜCEL

*

O da şiirin adsız, şansız kraliçesi DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ.. Ah, kimselerin vakti yok

Durup ince şeyleri anlamaya …der de kadından şair olmazcıları utandırır Gülten AKIN. Hele şu şiirine bakın.

Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim

Uyandım bir sabah gibi değil, öyle değil

Nasıl yürür özsu dal uçlarına

Ve günışığı sislerden düşsel ovalara

Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim... *

Sayfalarca çevirdiğim şiirden bir gül demeti... Hangisini koklasam büküyor boynunu diğeri . Cemal Süreya, Edip Cansever, Ahmet Telli, A.Kadir.Hasan Hüseyin, Bedri Rahmi, Yılmaz Odabaşı Cahit Külebi ve daha nicesi…

 
Toplam blog
: 80
: 1644
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

..