Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '10

 
Kategori
Eğitim
 

Şiirimiz de Atatürk Seçkisi

Yunanca anthos (çiçek) ve legein (toplamak) sözcüklerinden oluşmuş olması da göstermektedir ki, sanat eserlerinin bir çiçek cazibesine erişenlerinin, yani en iyilerinin toplanmasıdır antoloji. İşte Özbek İncebayraktar da, Atatürk ve eserleri üzerine yazılmış binlerce şiirin içinden en iyilerini seçmiş olup, antolojide 105 ozandan 209 şiir bulunmaktadır.

Burada yunanca olarak hazırlanan ilk antolojiye çelenk denilmesi de oldukça anlamlı olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü çelenk her ne kadar çiçeklerden meydana gelse de: bir uyumu, bir kompozisyonu, bir bütünlüğü ifade etmektedir. Yani, nasıl ki bir çelenkte çiçekler rasgele konulmuyor ise, antolojilerde de şiirlerin dizilişi belli bir sıra ve bir bütünlük oluşturacak biçimde olmalıdır.

Özbek İncebayraktar’ın “Atatürk Şiirleri” seçkisine bu açıdan bakıldığında zamanlamanın ön plana çıktığını görüyoruz. Buna göre Atatürk şiirlerini yazar, Atatürk’ün sağlığında yazılan şiirler, Atatürk’ün ölümü üzerine yazılan şiirler ve Atatürk öldükten sonra yazılan şiirler olarak üç ana gurupta toplamaktadır.

Her grubun önemli özelliklerini ve bu dönemlerde yazılan Atatürk şiirlerinin en güzel örneklerini antolojiye belli bir sırayla yerleştiren yazar, bu dönemlerde yazılan şiirlerin özelliklerini de oldukça gerçekçi bir biçimde saptamıştır.

Bu saptamaya göre, Atatürk’ün sağlığında yazılan şiirler genellikle divan ve halk şiiri geleneğinde yazılmış kaside/övgü şiirleri olup, Atatürk’ün düşüncelerini, ilke ve devrimlerini yansıtmaktan uzaktır.

Bu anlayışla yazılan pek çok şiir olup, Behçet Kemal Çağların 1933 yılında yazdığı “Asırlarca” şiiri, bunlara güzel bir örnek olarak gösterilmektedir.

Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım
Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım
Ben de giyersem eğer bir gün deha tacını
“İstersen çiğne” diye önüne atacağım…

Özbek İncebayraktar’a göre, Atatürk’ün ölümü üzerine yazılan şiirler ise, ağıt/mersiye tarzında yazılmış şiirler olup, bunlar da Atatürkçülüğe bir yorum getirmekten uzaktır. Genellikle on Kasım şiirleri de diyebileceğimiz bu guruba aşağıdaki iki beyiti örnek olarak gösterebiliriz.

TAVAF

Çamlar hüzünlü, yollara düşmüş söğüt, çınar
Yaprak döküp huzura kapanmıştı sonbahar.
(11 Kasım 1938 İbrahim Alaeddin Gövsa)

GİDİYOR

Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine;
Gidiyor, on yedi milyon takmış peşine!
(21 Kasım 1938 Orhan Seyfi Orhon)

Yazara göre Atatürk’ü gerçek anlamda ele alan ve Atatürkçülüğün çağdaş tanım ve yorumlarını içeren şiirler ise üçüncü grupta yer almakta olup, özellikle 1950’lerden sonra yazılmıştır. Özbek İncebayraktar’ın bu seçkisinde bu alanda da çok sayıda ve çok güzel şiirler bulunmaktadır. Örnek olarak, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve İbrahim Zeki Burdurlu’nun aşağıdaki şiirlerini gösterebiliriz.

MUSTAFA KEMAL

Dalgalanır Hindistan’dan Roma’dan
Konfüçyüs’ten beri Aristo’dan beri
O bayrak

Güzelliğin kişiliğin sevginin
Sınırlarında
O inanmak

Kasım 1953 Fazıl Hüsnü Dağlarca

ÖĞRETMEN ATATÜRK

Yine derse giriyorsun Samsun kapısından
Selamlıyor, seviyor tek öğretmenini
İl il, köy köy, can can
Tüm anavatan.

Hemen başlıyor mutlu ders
Erzurum’dan
Sonra derinleşiyor volkan-öğütle
Sivas’taki son oturumdan.

Bütün memleket tek bir sınıf
Bir yön bayrak, bir yön tan
Öyle bir ödev veriyorsun ki öğretmenim
Süngü kalemle başlıyoruz Afyon’dan.

Kasım 1965 İbrahim Zeki Burdurlu

Bu genellemenin dışında yazarın, bir de Atatürk için yazılan ilk şiirler üzerine yaptığı bir araştırma da bulunmaktadır. Buna göre Atatürk için yazılan ilk şiir, Mehmet Emin Yurdakul’un 15 Eylül 1915 tarihli “Ordunun Destanı” adlı şiirindeki tek bir dizedir.

“Ey bu güne şahit olan sarp hisarlar!
Ey kahraman Mehmet Çavuş siperleri!
Ey Mustafa Kemallerin aziz eri!
Ey toprağı kanlı dağlar, yanık yarlar!”

Özbek İncebayraktar’ın araştırmalarına göre, büyük bir olasılıkla Sakarya Meydan Muharebesinden sonra yazılan, Samih Rifat’ın, ulusun bağımsızlık isteğinin dile getirildiği “Yürüyüş” adlı şiirinde ise, Atatürk’ten şöyle söz etmektedir.

“Adımın biri Oğuz, biri Mustafa Kemal,
Irkımın istediği ya ölüm, ya istiklal!”

Özbek İncebayraktar Atatürk şiirlerini tema ve konularına göre de şöyle gruplandırmaktadır.

1-Atatürk ve mazlum milletler.
2-Resim ve fotoğraflarda Atatürk.
3-Atatürk heykelleri ve anıtları.
4-Şiirlerde Atatürk portreleri.
5-Canlı ve cansız varlıkların diliyle Atatürk.
6-Atatürk’ün ağzından yazılan şiir-mektuplar.
7-Ozanların Atatürk’e yazdıkları şikayet mektupları.
8-Siyasal iktidarlara karşı Atatürk şiirleri.
9-Atatürkçülüğün yorumunu yapan şiirler.
10-Atatürk eylemini anlatan şiirler.
11-Kurtuluş Savaşı ile ilgili şiirler.

Atatürk şiiri denilince Türkiye’de ilk akla gelen şairlerden birisi olan Özbek İncebayraktar, Atatürk’le ilgili kendi şiirlerinin hemen tamamını bu seçkiye koymuş olup, bunlardan birkaç örneği aşağıda bulabilirsiniz.

Seçkinin son bölümünde, seçkide şiiri bulunan şairlerle ilgili olarak verilen kısa bilgiler de, bu çalışmanın tamamlayıcı bir parçasını oluşturmaktadır diye düşünüyorum.

Her yönüyle ciddi ve özverili bir çalışmanın ürünü olan bu seçki ne yazık ki, yazarın kendi olanaklarıyla, özel bir matbaada basıldığı için, her ne kadar önemli bir yazım hatası olmasa da, estetik ve dizayn açısından profesyonel bir yayınevi basımının tadını veremiyor.

Ama bu durum yazarın değil, ülkemiz basın ve yayıncılığının önemli bir sorunudur diye düşünüyorum. Her ne kadar piyasada bir antoloji enflasyonu varsa ve önüne gelen antolojiler hazırlıyorsa da, bu alanda kendisini kabul ettirmiş yetkili kişilerin çalışmalarının, ülkenin önde gelen yayıncıları tarafından sahiplenilmesi, yardımcı olunup desteklenmesi gerekirdi diye düşünüyorum.

ATATÜRK’E MEKTUP

Affet bizi suçumuzu bağışla
Ey en büyüğümüz, en sevgilimiz.

Alçakça saldırdık eserlerine
Şeriat istedi nice delimiz.

Ne zaman ayrıldıysak izinden
Bir daha doğrulmadı belimiz.

Biz sende ne zaman kusur arasak
Hep böyle tutulup kaldı dilimiz.

Şöyle bir doğruldun Anıtkabir’den
Toplandık yine çevrende hepimiz.

Affet bizi suçumuzu bağışla
Ey, en büyüğümüz, en sevgilimiz

ATATÜRK DENDİ Mİ

Atatürk dendi mi
Belli değil mi yeri onun
Kim demiş öldüğünü, kim söylemiş?
Yaşıyor kalbinde yetmiş milyonun.

Atatürk dendi mi
Ezilen halkların yüreğinde.
Bir bayrak gibi dalgalanıyor
Cezayir’de, Saraybosna’da, Çin’de.

Atatürk nerde mi?
Nerede karanlık varsa bir yerde
Işıyan umudu insanlığın
İnanın düşüncelerde.

Atatürk nerede mi?
Tutsak ulusların elinde bayrak.
Düşüyor gölgesi yeryüzüne
Büyüyor gitgide dalgalanarak

Atatürk nerede mi?
Nerede özgürse uluslar
Çağdaş
Ve bağımsızsa
Barış içinde yaşıyorsa kardeşçe
Bil ki
Atatürk orda!
Özbek İncebayrakatar

 
Toplam blog
: 81
: 702
Kayıt tarihi
: 21.11.08
 
 

Nazmi Öner 1946 yılında Burdur’un Bucak İlçesine bağlı Seydiköy’de doğdu. Seydiköy İlkokulu v..