- Kategori
- Şiir
Şiirimizde Dağlarca
uzun soluk
*
türkçenin büyük oğlu
bir anıt
oku okuyabildiğince
sayfaları açılmış bir betik
ayağının biri taş üstünde
sol eli cebinde
boylu boyunca öteki
duruyor yüksekçe
birkaç adım ötede
duyacak çocuk seslerini bu park
istanbul kalamışta
sonra bir genç kız
türkçenin sesiyle duyulur
emeğin yüreğine usuna düşenlerin
yayılır bir ışık dize dize özgür
kuşaklar boyu sevgi
konuşunca anıt
doğacak çocuklarını düşledi genç kız
*
türkay korkmaz
*
“ Uluslar büyük evlatlarıyla soluk alır.”
diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı
“o soluk”la
anıyoruz.
Yazın evreninde
bireysel,
toplumsal,
ulusal,
evrensel
yürüyüşüyle
“yeryüzünün ozanı”
olur.
“Fazıl Hüsnü’nün şiiri benzersiz bir yaratığın soluk alıp vermesi gibi bir şeydir. Başka bir özneye geçirilemez. Geçirilince hiçbir değeri kalmaz. Ne Fazıl Hüsnü başka türlü şiir yazabilir, ne de başkası Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi şiir yazabilir.”
(A. Özkırımlı, Türk Şiirinde Yeniliğin Boyutları, Çağdaş Türk edebiyatı, Anadolu Üniversitesi)
Kısaca kendine özgü bir “tek” olan ozan, etkiler, etkilenmez.
Dağlarca şiirini tanımlarken:
“Şiir bir gramer mucizesi, şiir bütün ülkelerin ilk sesi. Benim şiirlerimin izi budur. Şiir başka yaşam”
diyor.
Örneklersek, Cezayir Türküsü, Vietnam Savaşımız, Hiroşima vb.
Atatürk Nerde
*
Nerde miyim ben şimdi
Geceler parlarken
Afrika’dayım, Güney Amerika’dayım
Çin’deyim
Kim korkusuzsa
Onun yüreğindeyim
Nerde miyim ben şimdi
Aydınlıktan daha derinde
Gerçeği görmek için
Kim güneşe bakıyorsa
Onun gözlerindeyim
Nerde miyim ben şimdi
Başlangıcında kocaman bir sorun
Özgürlüğe doğru
Kim yürüyorsa
Ayaklarında onun
................................
Uzak Afrika
*
Bir çocuk var
Biliyorum
En kalabalık bir gecede
Son insanın kurtuluşuna değin kapkaranlık