Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Şiirin kaynakları 6 : Güzellikler

Şiirin kaynakları 6 : Güzellikler
 

 4. Güzellikler :

Edebiyat, güzel sanatların bir dalıdır; şair, kendince sözcüklerle tümcelerle uğraşarak yeni biçimler oluşturmaya, bunları insanların beğenisine sunarak, onların zevklerine hitap etmeyi ister. Yani, şair bir şiir yazmakla bir  “güzel” eser yaptığına, yarattığına inanır. Peki, hareket noktası nedir?

Şairin hareket noktası bazen “diğer güzellikler olabilir”. Nedir bunlar ? Dünya güzel bir yerdir. Dağlarıyla, denizleriyle, ormanlarıyla ve güzel ülkeleriyle dünyanın cennet gibi olduğu bölgeleriyle, kentleriyle .. dünya gerçekten yaşanası bir yerdir.(cehennemleri de vardır; gidenler bilir…) Dünyada envai türlü güzellikler vardır. Güzel bir kız, belki açıkça değil ama gizlice seyredilen, hayran olunan, “Allah neler yaratmış..” dedirten bir varlıktır. Güzel bir çiçek, bakmasını bilen gözlere çok şeyler söyler Tanrı ve evren hakkında… Bakmasını değil, görmesini bilen gözler dünyada, evrende sonsuz derecede güzel şeyler, hayret edilecek kadar olağanüstü varlıklar görür ve hayran olurlar.

Bu güzellikler karşısında  “hayran” olmasını, hayranlık duymasını bilen insanoğlu bunu dile getirmek ister. Nasıl dile getirecektir: Ya sözlü, ya da yazılı.. İşte edebiyat biraz da bundan doğmuştur. Güzel şeyler karşısında tansıklaşan insanoğlunun onları övme  isteğinden…

Yazının icadından önce insanlar, bu övmelerini, tansıklıklarını sözlü dile getirmişler ve dolayısıyla sözlü edebiyat meydana gelmiştir: Karacaoğlan’ın ve bir çok eski kadim ozanın şiirleri genellikle, dilden dile; ağızdan ağza; dinlenile anlatıla “naklen” gelmiştir. Yazının yaygınlaşmasından sonra bunlar yazıya dökülmüş, insanoğlunun ortak zevkine sunulmuştur. İşte edebiyat bir bakıma böyle oluşmuştur.

Öyleyse çevremizdeki güzelliklerin bizim yazdıklarımıza etkisi hiç mi yoktur. Gösterdiğimiz gibi ; o güzellikler ister istemez bizim içimize işlemiştir ve bizi, söylemeye bunları anlatmaya sevkeder; bizi yönlendirir. Güzel bir manzara karşısında bazı insanların , “Elim kalem tutsa bu manzara karşısında güzel bir şiir yazardım..” dediğini duymuşsunuzdur. İşte, eli kalem tutanlar da eve giderler o şiiri yazarlar... Kimi bir ağaç için, kimi bir çiçek için şiir yazar: Şu “Aslanağızları”  adlı şiiri bir okuyun:

“Sussak bir türlü
Konuşsak hata
Dilruba dilruba
Bir dudağı yerde
Bir dudağı gökte
Aslan ağızları.
Ne kadar komiksiniz böyle.

Üstelik beni her yerde
İzlersiniz öyle
Bakışlarınızdan anladım
Kıskançsınız, kıskanç
Doğruyu söyle.”

Şiirde bir çiçeğin, (Âslanağızlarının) komik halleri betimleniyor. Şair elinden geldiği kadar, sevdiği bu çiçeğin dış görünüşünü, biraz da insanlaştırarak, edebi sanatlar kullanarak  tanımlamaya, betimlemeye çalışıyor. Diğer yandan onu betimlerken şiir biçimi içinde başkalarına sunmaya hazırlanıyor. Ortaya bir biçim çıkıyor. Şair, ona “Şiir” diyor; şiirin adını “Aslanağızları” diye koyuyor. Okuyunuz. Belki seveceksiniz, belki sevmeyeceksiniz… Kimi “Böyle şiir olmaz..” diyecek kendi şiir anlayışına göre, bazıları da, “Ben bu güzel şiiri neden görmemişim..” diyecek. Her şair diğer şairin şiirlerine, biraz da kendi şiir anlayışıyla bakar, değerlendirir. Kendi şiir anlayışının boyutu ne kadarsa, o şiirden anladığı da o kadardır.

Evet, dertler, hasretlikler, güzel bir kız şairi söylettiği gibi bazen bir çiçek, bazen bir kuş da şairi konuşturmaya yeter. Yeter ki şair, bencilliğinden kurtulup çevresine baksın, dünyada ne güzellikler olduğunu görsün,  birisi ona “Ikra” desin. Ondan sonra “okur” ve dili çözülür. Güzellikleri görmek; görmesini bilmek ve onlar karşısında tansıklaşmak lazım… dünya çok güzel ve insan ömrü çok kısa; eğer bu güzel dünyayı görmeden gidiyorsak, öteki dünyada güzellikleri aramaya ve bulmaya hakkımız olur mu?

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..