Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Şiirin önünde düğme ilikleyen ozan: Dağlarca

Şiirin önünde düğme ilikleyen ozan: Dağlarca
 

SÖZCÜK USTASI DAĞLARCA


Ünlü şairlerin, yazarların “nasıl yazdıkları” hep merak konusu olmuştur.

Kuşkusuz sıradan bir okur için bunun bir önemi yoktur. Çünkü sıradan okur, okuduğunu “beğenme”, “beğenmeme” ölçütüyle ele alır; o doğrultuda düşünür. Hiçbir zaman da, ozanın, yazarın çektiği sıkıntıları, içinde bulunduğu ruhsal durumu, ortamı düşünmez. Kim bilir yazar, yazarken ne sıkıntılar çekmiş, ne sevinçler yaşamıştır! Oysa bilinçli okur; ozan, yazar için, yazmanın bir gereksinme, zorunluluk, bir boşalma, yaşama bağlanma olduğunu bilir. Andre Gide’in “Kalpazanlar” adlı kitabı için, “Niçin bu kitabı yazdım? Yazmam gerektiği için. Bütün bunları içimde taşısaydım, sanırım rahat ölmezdim.” demesindeki anlam derinliğini kavrar.

*****

15 Ekim 2008’de yitirdiğimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca, şiirlerini hangi ortamda, nasıl yazardı?

Bu sorunun yanıtını, Enver Ercan’ın, Dağlarca’yla yaptığı bir söyleşide buluruz:
“Büyük bir masam vardır evde, masanın çevresinde iskemleler vardır. Her iskemlenin önünde ayrı bir şiir dosyam vardır. Sabahları çalışırken canımın istediği dosyanın önüne otururum. O konuda yazarım. Sonra canım ister, başka bir iskemleye otururum. Başka bir dosya üzerinde çalışırım. Böylece 10-15 kitap birden oluşur. “ ( Varlık dergisi, Şubat 2005).

Görülüyor ki, Dağlarca’nın farklı bir şiir yazma tarzı vardır. Ayrıca, Dağlarca’nın şiire bakışında derin bir “saygı” yatar. Bunu onun şu sözlerinde buluruz: “Ben şiir yazarken özel gömleğimi giyerim, düğmelerimi iliklerim. Gelecek şiire gereken saygıyı gösteririm. Bu saygım eksik olsa utanırım.”

Anlaşılan o ki, Dağlarca, şiire başlarken, en büyük, onurlu konuğunu, dostunu karşılıyormuş duygusu içindedir. Yazmaya başlamadan önce “özel gömleği”ni giymesi, “düğmelerini ilikleme”si, şiire duyduğu o büyük saygının gereğidir. Çünkü Dağlarca’ya göre, “Şiirin insanlardan ayrı bir yaşı vardır. Bu yaş binlerce yılı bulmuştur. Bu kadar büyük bir yaşı olan birinin karşısında nice saygılı olsak az.”dır.

*****

Şiire saygı duyan, yazmadan önce, “özel gömleği”ni giyen, “düğmelerini ilikleyen” büyük usta, Türkçe’ye saygıda da kusur etmez. Bunu en güzel belirten, “Türkçe Katında Yaşamak” şiirindeki şu dizedir:

Türkçem, ses bayrağım benim!

Dağlarca, bu dizesiyle, dilimizi “ses bayrağı” diye adlandırırken Türkçe’ye gönülden bağlandığını dile getiriyor. “Dil devrimi en büyük yurt savunmasıdır.” diyen Dağlarca, ozanlar, yazarlar için yerinde bir saptama yapar. Bu, bir “çağrı”, bir “uyarı”dır aslında: “Ozanlar, yazarlar kişiliklerini Türkçe sözcüklerle kazanabilirler.”

*****

Yazacağı şiirin önünde “özel gömlek” giyen, “düğme ilikleyen” büyük ozan Dağlarca!

Biz de seni Baki’nin, “Durub el bağlayalar karşına yârân sâf sâf” dizesiyle uğurlayalım.

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..