Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '09

 
Kategori
Deneme
 

Şikayet etmek kolay mı geliyor!

Şikayet etmek kolay mı geliyor!
 

Neden bir ışıkda bizler olmuyoruz!


Yaşamlarımıza baktığımızda etrafımızdaki insanların konuşmalarına dikkat ettiniz mi? Kimi çarşıda pazarda, kimi bir yolculukta yanındakiyle sohbette, ya da bir misafirliğe gittiğinizde mutlaka bir şeylerden şikâyet ediyoruzdur.

Gençlerimiz ailelerinden… Oysaki kuşak çatışması yıllardır süregelen bir şeydir. Bilmiyorlar ki zamanı gelince onlarda kendi çocuklarıyla aynı olayları yaşayacak! Kimi anne-babalar ağırlığını koymak için benim dediğim olsun diye gence baskı yapar genç de beni anlamıyorlar diye isyan eder… Ya kız çocukları… Ergenlik dönemleridir olmadık tartışmalara girersiniz ama karşılıklı anlayışı bulmakta zor olduğu için, onlarda aynı şeyden şikâyet ederler.

Kimi kayınvalidesinden... Her sözü iğne gibi batıyor der… Ne söylesem yaranamıyorum gibi konuşmalar uzar gider. Kayınvalide ise, gönlüme göre gelin bulamadım diye dertlenir durur.

Kimi eşinden, kimi işinden, kimi yaşadığı ortamdan, kimi sağlığından… İnanın şikâyetler o kadar teferruatlı o kadar uzundur ki saymakla bitmez. Ama kimse kendisine şunu sormuyor, “ya ben bu kadar şikayet ediyorum da ben ne yapıyorum?”

Bu ortamları yaratmamak için acaba ne gibi bir çaba harcıyorum?

İyi ilişkilerde bulunmak adına özveri yapıyor ya da kendimi doğru ve anlaşılır şekilde anlatabiliyor muyum?

Bakın bunlar inanılmaz derecede önemli vurgulardır! Sorunlar, sorun üstüne bindikçe çoğalacak, çıkmazlara girecek sonra da her şey inceldiği yerden kopacaktır!

Benim akılma daha çok takılan konu siyasettir. Hani her fırsatta hoşumuza gitmeyen milletvekilinin şöyle yapmış böyle yapmış diye eleştiririz.

Eleştiririz de kaç kişi o milletvekiline sen neden böyle yaptın?Ben seni bunu için mi seçtim?” Diye bir mektup yazar?

Aaa olur mu şimdi rahat oturduğu yerden şikayet etmek varken, rahat rahat atıp tutuyorken, atarken de mangalda kül bırakmazken ne diye keyfini bozsunda mektup yazsın ki? Yâda onun gibi şikâyet edenlerde toplanıp topluca şikâyetlerini bildirsinler ki?

Böylesi daha rahat oluyor!

Onlar villalarında otursun sen iki göz odada… Onlar sıcaklayınca havuzlarına girsin sen doğru banyona… Aman bu arada fazla su harcamayın, yoksa su faturası gelince yüzümüz asılıyor!

Allah aşkına kimse bu durumda şikâyet etmesin! Boşuna ağzınızı da yormayın ama doğru size de konuşamaya laf lazım yoksa günü nasıl bitireceksiniz!

Bu durumlara kendimiz düşüyoruz! Ünlü bir söz vardır “her toplum hak ettiği gibi yönetilir” adamları seçen biz sonrada olmadı yakınan yine biz!

Ama haklı gördüğüm tek bir kesim var onlarda çok azınlıkta zaten… Gerçekleri okuyup araştırıp öğrenip de kendini kömüre bir altına satmayanlar… Oy zamanı geldiğinde kapılarını çalanlara kapıyı yüzlerine kapatanlar… İçinde bulunduğu ortamı bilip de oyunu da ona göre kullananlar! Daha doğrusu her konuda bilinçli olan kişiler onlarda öyle az ki… Kurunun yanında yaş da yanar misali arada kaynayıp gidiyorlar! Çünkü onlar taşın altına elini koyuyorlar… Başkaları gibi oturdukları yerden konuşmayıp çaba gösteriyorlar. Keşke bu kişilerinde toplum değerlerini bilse… Bunlar hepimizin içinde sayılı olarak var. Medyada olsun siyasette olsun… Her bir kurumda varlar… Ama bizler bunlara bile sahip çıkmayı bilmiyoruz ki!

Suikastlara kurban giden bir sürü gazetecilerimiz ve siyasi adamlarımız var. Hangisinin failleri bulundu da ortaya çıktı?

Bir Fahriye Üçok, bir Çetin Emeç, Bir Uğur Mumcu, bir Gaffar Okan… Bir sürü değerli kişilikleri sayabiliriz. Bizler bunlara sahip çıkamadık. Hep yitirdikten sonra ah ettik vah ettik… Ama hiçbir şey yapamadık!

Sanırım halkımızın acizliği hakkını arayıp ta bulamaması, bulmayı da bilmemesi sadece şikâyet etmeyi öğrenmeleri bu durumlardan hiç kurtulamayacağımızı gösteriyor.

Kimilerinin de konuşmaya cesaret edemediği üstün güçlerle başa çıkılamayacağını bildiği için bir köşede oturmaları nasılda cesaretimizi kırıyor değimli?

Ne yapalım dersiniz? Aynı tas aynı hamam gitsin mi? Ben çözümü bulamadım… Sadece halkımız neden durmadan şikâyet eder durur dedim ortaya bunlar çıktı… Acaba halkta bunları gördüğü için, kendi kendine söylenip de deşarj mı oluyor ne dersiniz?

Yoksa bu gündelik yaşam sıkıntısı içinde nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edebiliriz ki!

Saygılar.

Aysen aydın

 
Toplam blog
: 76
: 720
Kayıt tarihi
: 26.04.09
 
 

Kendi halinde, düşünmeyi/yazmayı seven  biriyim. En çok değer verdiğim konu ise herkesin bilinçli..