Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '09

     
    Kategori
    Futbol
     

    Şike dosyası Türk sporunu bitirme noktasına getirdi.

    Şike dosyası Türk sporunu bitirme noktasına getirdi.
     

    Bukalemungiller


    Türkiye, Pazar gününden bu yana şike dosyası ve gözaltılar ile çalkalanıyor. Bir kısmı serbest kalırken, büyük bir kısmı tutuklu yargılanacak. Türkiye, FB küme düşürülsün ya da düşürülmesin diye ikiye bölünmüş durumda.

    Birileri suçlu ise elbette suçların cezalarının çekilmesi gerekir. Bu kapsamda FB'nin düşürülmesi de mümkündür. Ancak, bu konunun sadece FB'nin düşüp düşmemesine odaklanması, deprem sonrası tsunaminin geldiğini görmeyi ya engelliyor, ya da kamuoyu görmek istemiyor. Ya da FB'nin küme düşmesi ya da düşmemesi halinde neler olabileceğini anlamak istemiyor.

    Öncelikle FB, GS ile birlikte yayın gelirlerinin paylaşımı konusunda en üst rakamı alan kulüp durumunda. FB'nin olmadığı bir lig için, Anadolu kulüplerinin en büyük gelir kapısı konumundaki Digiturk'ün geleceği ve dolayısıyla lig yayınları ve yayın geliri paylaşımı nasıl olacak?

    Bir kere, FB'nin küme düşürülmesi halinde Digiturk'ün yeni bir ihale istemek üzere dava açacağı, ya da federasyon ile görüşeceği aşikar. KDV'si ile birlikte 450 milyon Dolar olan yayın geliri dağılımına baktığımızda, önceki ihalede, Aziz Yıldırım'ın girişimleri sonucunda, istemediği halde bu rakamlara çıkmak zorunda kalan Digiturk, FB'nin olmadığı bir yayın ağında zarar edecektir. 400 bin bireysel FB taraftarı abonenin bahsedildiği bir ortamda, bir de yıllık 13 bin ila 20 bin TL arasında yıllık LigTV üyeliği aidatı veren kafe, restoran ve içkili mekanların durumu göz ardı ediliyor. Bir araştırma yaptığınızda bütün Türkiye'de toplu maç yayını yapan mekanların en çok seyirci topladığı maçlar FB'nin maçları. Bu durumda FB'nin olmadığı bir lig yayınında, sadece GS, BJK ve diğer Anadolu kulüplerinin seyircilerinden elde edecekleri gelirin yıllık üyelik aidatlarını bile çıkarmalarının zor olduğu ifade ediliyor ve pek çoğu bu nedenle Lig TV aboneliğini iptal etmek zorunda kalacağını söylüyor. Digiturk'ün FB maçlarından elde ettiği reklam geliri ise decoder satışı ya da Lig TV aboneliğinden elde ettiği gelirden daha yüksek. Her iki kaybı topladığınızda Digiturk'ün 450 milyon'luk yayın ihalesinden zarar edeceği aşikar.

    Böyle bir durumda, yukarıda da bahsettiğim üzere Digiturk muhtemelen yeni bir ihale açılmasını isteyecektir. FB'nin Süper Lig için ekonomik değeri işte bu yeni ihale ile net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Ancak bir daha 450 milyon gibi şaşırtıcı bir rakam çıkması mümkün değil.

    Yeni bir ihale yapılması durumunda FB'nin olmadığı bir ligin değerinin 250 milyon TL'yi geçmeyeceği konuşuluyor. 200 milyon TL'lik bir gelir kaybı, özellikle en büyük gelirininin bu yayın gelirleri olduğu bilinen Anadolu kulüplerini derinden sarsacaktır. Mevcut rakamlar üzerinden planlama ve transfer yapan Anadolu kulüplerinin yorganı birden ayaklarından çok daha yukarılarda kalacaktır. Peki bu durumda ne olacak? Anadolu kulüpleri futbolcularına para ödeyemeyecek. Paralarını alamayan yabanıcı futbolcular da soluğu FIFA'da alacak. Konyaspor örneğinde olduğu gibi, önümüzdeki yıl pek çok Anadolu kulübüne transfer yasağı gelebilir.

    İşin bir de UEFA'nın mali kriterleri konusu var. Böyle bir durumda borç hanesi tavan yapmış kulüplerimizin kaç tanesi bu kriterlere uygun olabilecek? 2012'nin UEFA'nın mali kriterlere uygunluk konusu için son yıl olduğunu da hatırlamak gerek. Pek çok kulübe transfer yasağının gelmesi ve takımlarımızın büyük çoğunluğunun UEFA mali kriterlerine uygun olmaması nedeniyle Avrupa'ya gidecek kulüp sayısı maksimum 3 olacaktır herhalde. Çünkü UEFA mali kriterlere uygun olmayan kulüplerin Avrupa kupalarına katılamaması konusunda açık ve kesin kararı var.

    Tabii işin sadece LigTV'den elde edilen gelirlerin yanında, İddia gelirlerinin de eksilmesi yönü var. Yani, FB düşürüldüğü takdirde işin bir de bu yönü var Anadolu kulüpleri için.

    Bu durumun farkında olan kulüpler, şimdiden federasyona telkinde bulunmaya başladılar bile. Medyada bile pek çok GS'lı ve BJK'li futbol yorumcusu bu konuda yazılar yazıyor. FB karşıtlığı ile bilinen sivri dilli Erman Toroğlu bile, FB düşürülmesin dediğine göre, ortada futboldan ekmek yiyen her kesmin korktuğu bir gelecek var demektir.

    Öte yandan küme düşürülmesinin FB'ye külfetinin 150 milyon TL olacağı hesaplanıyor. 150 milyon TL, FB için bile çok önemli bir rakam. Futbol dışındaki 8 amatör branşın bütçelerinin büyük kısmı, futboldan elde edilen gelirin aktarılması ile oluştuğunu düşünürsek, önümüzdeki sene voleybol (Aydınların bayan voleyboluna yeniden sponsor olmayacağı, ya da istese bile mevcut yönetimin böyle bir sponsorluğu kabul etmeyeceği gözönünde bulundurularak), basketbol, yüzme, kürek, boks, masa tenisi gibi amatör branşların kapatılması dahi sözkonusu olabilir. Böyle bir durumda sadece SporToto Süper Lig'de değil, Beko Basketbol Ligi, Aroma Voleybol Ligleri ve diğer branşlarda da FB'nin önümüzdeki sene olmaması muhtemel. Bu durum basketbol erkeklerde ve bayanlarda Avrupa kupalarına katılım açısından GS'ın işine gelecektir elbette. Voleybolda da Eczacıbaşı ve Arkas'ın. Çekilme sadece Türkiye'de değil, Avrupa'dan da çekilme anlamına gelir çünkü.

    Ez cümle: Türkiye'de bir deprem yaşanıyor. Ancak bu depremin artçı darbeleri ve gelecek olan tsunaminin pek çok kişi tarafından hala görülememesi Türk sporu açısından en büyük tehlike.

    FB düşürülsün mü? Polisin ortaya koyduğu belgeler ve kanun açıkça FB'nin düşürülmesi gerektiğini söylüyor. Ama polisin koyduğu her belgenin mahkeme tarafından kanıt olarak değerlendirilmediğinin bilinmesi lazım. Polis kanıt olarak koyar, ama hukuk sistemine göre bu kanıtlar her zaman geçerli kanıtlar olmayabilir.. Bu nedenle öncelikle hukukun değerlendirmesinin beklenmesi gerekir FB yöneticilerinin suçlu ilan edilmesi ve FB'nin düşürülmesi için.

    Eğer Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu suçlu ilan edilip hapis cezası ile cezalandırılırsa, Türk futbolunda mevcut depremden daha büyük bir deprem yaşanması muhtemeldir.

    Şekip Mosturoğlu Türk futbolunun son 15 yılının kara kutusudur. En tartışmalı federasyon dönemi olan Ulusoy döneminin en önemli adamlarından biridir. Aziz Yıldırım'ın da başkanlık yaptığı 15 yıl, pek çok konuya hakim olmasına yeter. Böyle bir durumda ne Aziz Yıldırım'ın ne de Şekip Mosturoğlu'nun susacağını zannetmiyorum.

    Zaten kulislerde konuşulan konulardan biri bunun Aziz Yıldırım'a yönelik bir operasyon olduğu yönündedir. Başka hiçbir şekilde aşağı indirilemeyecek olan Aziz Yıldırım'a karşı bir operasyon olup olmadığı ise Aziz Yıldırım suçlu bulunduğu halde, FB'nin küme düşmemesi sonucunda ortaya çıkacaktır. Böyle bir durumda Aziz Yıldırım kesinilkle tek başına gitmez. Beraberinde bütün Türk sporunu düştüğü yere çeker. Bunu yapabilecek her türlü bilgi ve belgeye sahip olduğuna eminim.

    Hukuk, kusursuz demokrasilerde en büyüğe bile gerektiğinde dokunabilir. Çünkü sistem öyle iyi tasarlanmıştır ki, büyük bir ismin çökmesi halinde bile, işlemeye devam eder. Avrupa da bu böyle olabilir. Ancak Türkiye'de demokrasinin yüzbinlerce kere tecavüz edilmiş bir insan gibi olduğu düşünüldüğünde bir büyük yıkılırsa, binanın tamamı yıkılır.

    Polis ve savcılar binanın duvarından birkaç taş çekeceğini ve bu taşların yerinin kolayca doldurulabileceğini sanarak hareket etmiş olabilir. Ama o duvarın aslında yekpare olduğunu ve yıkıldığında diğer duvarların da ayakta kalma gücünü azaltacağını belli ki hiç düşünmemiş.

    Deprem oldu. Herkes tozun çökmesini bekliyor. Arkadan tsunami geliyor. Bakalım kaçabilen olacak mı? 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 843
    Kayıt tarihi
    : 10.01.07
     
     

    1973 İstanbul doğumluyum. İyi bir Fenerbahçe taraftarıyım. Fikir sahibi olabilmek için önce bilgi sa..