Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Şike soruşturmasında çifte iddianame...

Şike soruşturmasında çifte iddianame...
 

Size bir hikâye anlatayım da dinleyin…

Büyük bir gürültü ile kopan fırtınanın(!) önünde sürükleniyorsunuz…

Belli kesimlerce piyasaya pompalanan suçlamalar ile yerle bir edilip, basında dizi dizi fotoğraflarınız yayınlanırken, bazıları ipin ucunu kaçırıp, emniyette alınan fotoğrafı bile gazete sayfalarına taşıyorlar…

Masumiyet karinesi, kişilik hakları, onur, şeref gibi kavramlar hak getire…

Siz daha suçunuzu bile bilmeden, kamuoyu sizi çoktan yargılayıp, suçlu ilan etti bile…

Ancak siz hala neyle suçlandığınızı bilmiyorsunuz…

Sizi linç eden polise ifade vermeyi rettedip, savcıya konuşmak istiyorsunuz…

Savcı size belli sorular soruyor…

Siz de gözaltına alınmanın ezikliği altında sorulan, ancak detay verilmeyen sorulara cevap veriyorsunuz…

İfadeniz biterken, savcı bey benim ve arkadaşlarımın suçu ne diye soruyorsunuz…

Verilen cevap tam evlere şenlik!

‘Suçunuz şike yapmak, silahlı örgüt kurmak ve yönetmek’

Ne örgütü? Ne şikesi? Diyecek olup, delilleri soruyorsunuz…

Verilen cevap; ‘soruşturma esnasında delilleri söyleyemem, soruşturmanın selameti açısından şimdilik deliller gizli’

- Allah Allah Savcı Bey ben neyle suçlandığımı bilmeden nasıl savunma yaparım?

- Siz zaten savunma falan yapmayacaksınız, siz bizim sorduklarımıza düzgün cevap verin yeter!

Çaresizce boynunuzu içinize çekip, sesinizi çıkarmıyorsunuz. İçinizden de, ‘şeriat’ın kestiği parmak acımaz’ diye geçiriyorsunuz…

Bu sırada rahatsızlanıp hastaneye kaldırılıyorsunuz, yanınıza yakınlarınız ve avukatlarınız geliyor. Avukatlarınızın getirdiği gazetelere bakınca, neyle suçlandığınızı ve delillerin ne olduğunu öğreniyorsunuz(!)

Sizden saklanan suç delilleri, bir bir gazetelerin sayfalarını süslüyor…

Bir taraftan maşa olarak kullanılan gazetecilerin yorumları, bir taraftan da emniyetin yaptığı 19 maçta şike yapıldı, Fenerbahçe’nin son 5 maçının sonucunu önceden biliyorduk açıklaması, içine düştüğünüz çıkmazı çok güzel açıklıyor.

Sizden saklanan delilleri, meğer sizden başka herkes biliyormuş…

Savcılık, hastane, mahkeme derken tutuklanıp Metris Cezaevine gönderiliyorsunuz. Sizin için sıkıntılı bir dönem başlamıştır…

Cezaevinde gerçek dostlarınız sizi ziyarete gelirler. Avukatlarınız ise her gün yeni bir suçlamaya maruz kalmanızla ilgili yazılı ve görsel medyada, tam olarak delilleri bilmemekle birlikte, sizi savunmaya çalışırlar…

Böylece saatler günleri, günler haftaları, haftalar ayları kovalar. Herkesin dört gözle beklediği iddianame açıklanır…

Aylardan beri sürdürülen linç girişiminin aslında boş olduğu görülür.

Sizi suçlamak için her platformu kullananlar, iddianame açıklanıp, mahkemece kabul edildikten sonra seslerini soluklarını kesip, aylardan beri sürdürdükleri suçlamaları bir kenara atıp, tek dayanakları olan önemli bir suç olmasa, ne tutuklama olur, ne de mahkeme iddianameyi kabul ederdi gibi ipe sapa gelmez savunmalar dönemi başlar.

Aylardan beri sürdürülen kampanyanın aslında bir hiç olduğu görülerek, kılıçlar yavaş yavaş kınına konur!

Sizin üzerinizden koskoca bir camiayı yerle bir eden tetikçiler, camia ve sizin tarafınızdan püskürtülmüştür. Artık daha rahat kendinizi ve camianızı savunabilecek konumdasınızdır.

Derken mahkeme günü gelir çatar…

Camia arkanızdadır ve mahkemenin ilk günü sizi yalnız bırakmazlar…

Aylardan beri sizi ve camianızı linç edenler, artık sizin söyleyeceğiniz her sözü manşete taşımak için bekleşirler…

Nihayetinde de her söylediğiniz manşetten verilir…

Hele “Sözüm sanadır Aydın’lar” isimli söyleminiz, her kesim tarafından takdir toplar…

Mahkemede kimlik tespiti yapıldıktan sonra, iddianame okunmaya başlanır.

Sizin avukatlarınız iddianamenin özet olarak okunmasını istese de, mahkeme bu isteği kabul etmez.

Mahkeme bu isteği iyi ki de kabul etmemiştir.

Çünkü sanıklara verilen iddianame ile mahkemeye sunulan iddianame birbirinden farklıdır!

İddianame 401 sayfadan oluşmakta olup, 337. Sayfadan sonra, sizin elinizdeki ile mahkeme heyetinin okuttuğu iddianame farklılıklar göstermektedir.

İddianamelerin tarihleri bile farklıdır. Sizin elinizdeki iddianame 2 Kasım tarihli, mahkemenin elindeki iddianamenin tarihi daha yeni tarihlidir…

Siz elinizdeki iddianameye göre savunma yapsanız, mahkeme elindeki iddianameye göre sorgulama yapsa kendinizi aklayabilir misiniz?

Neyse bu “Sehven!” yapılan hata, kısa zamanda fark edilerek, ileride olması muhtemel yanlışlıklara meydan verilmeden düzeltilmiştir!

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..