Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sıkı sarılın sahip olduklarınıza

Taksim’de bir eve gittim tesadüfen. Ev Cihangir’de bir bodrum katı. Daha doğrusu 2. bodrum.
Yani binaya girince iki kat alta iniyorsunuz...
Benim bu tür tablolara karşı direncim zayıftır. O yüzden pek o tür ortamlara girip bakmam, günlerce etkisinde kalırım. Ama mecburen inmek zorunda kaldım o eve. Ev mi yoksa bir sefalet hane mi anlatması gerçekten güç ve acı verici. Öyle bir yoksulluk ve fakirlik ki anlatamam size, içim sızladı görünce. Sofra hazırlamışlar, çay demlemişler.
Masaya baktım söyle incitmeden göz ucuyla. Kahvaltılık bir şeyler koymuşlar. Bir tencere patates yemeği yapmışlar. Bir sürü genç adam ve güzel bir genç kız...
Bir oda bir salon bir ev. Eski, viran perdeler, koltuklar, yataklar. Her şey derme çatma, her şey üst üste, tıkış tıkış.
Yerler beton, eski kilimler sermişler...
Bırakın gökyüzünü görmeyi sokağı bile göremiyorsunuz...
Ben hep önü alabildiğine açık, uçsuz bucaksız, gün batımlarını izleyebileceğim ev hayal ederim...
Bu evi görünce, böyle bir eve sahip olmadığım halde, bugüne kadar kurguladığım hayallerimden utandım, inanın.
Sahip olduklarım için şükrettim Allah’ıma. Hiç sitem etmeye, hele hele nankörlük etmeye hiç hakkımız yok inanın.
Ne kadar dua etsek az.
Maalesef nankör insanoğlu. Sahip olduklarının değerini bilmediği gibi, hep daha fazlasını istiyor hep.
Oysa her daim kendinden alttakilere bakmalı insan ve şükretmeli sahip olduklarına. Vazgeçmeli nankörlük etmekten. Daha fazlasını istememeli, lüzumsuz tüketmemeli hiçbir şeyi. Eğer para harcamak istiyorsa, ihtiyacı olanlarla paylaşmalı, onları sevindirmeli, hayır duası almalı, insanların mutluluklarını görmeli.
Çünkü ancak paylaşarak mutlu ve tatmin olur insan, inanın. Hep daha fazlasını isteyerekse sadece ve sadece mutsuz olur.
Söyle bir bakın çevrenize. Ne hayatlar var, ne yoksulluklar var. Hayatında çikolatanın tadını bilmeyen çocuklar,
kışta kıyamette, ayzda kalacak yeri olmadığı için sokaklarda ya da telefon kulübelerinde sabahladıkları için kendilerini şanslı sayan, çöplerden ekmek toplayan insanlar var bu hayatta...
Haydi, silkinin ve kendinize gelin. Hayat sandığınız kadar basit değil. Çok ağır bedeli, çok...
Zaman her şeyi idareli harcama devri. Suyu, elektriği, tuvalet kağıdını, kağıdı, her şeyi.
Çok elektrikli eşya kullanmak, poponuzu metrelerce tuvalet kağıdına silmek ''modernlik'' falan değil. Bu kapitalizmin oyunu. Düşmeyin kapitalizmin bu tüketiciyi özendiren, tükettiren tuzaklarına. Ve unutmayın ki, ''bir tek ağaç 10 insanın 1 yıllık oksijen ihtiyacı'' demek. Yani bir tek ağacın yok olması demek 10 insanın nefessiz kalması ve yok olması demek.
Devir tüketmek değil üretmek devri. Kendinize gelin...

 
Toplam blog
: 147
: 1030
Kayıt tarihi
: 01.07.07
 
 

14/02/1973 İstanbul doğumluyum.İstanbul Üniversitesi Turizm İşletme mezunuyum.İngiltere ye gittiğim ..