Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Sıkıcı aynılıklara devam

Sayın okurlar dünkü Kapadokya yazımda yıllar önceki bir kaza ile bu facia arasındaki aynılıkları yazmıştım. Ve yıllardır her yazımda sorunun biz olduğumuzu ve siyasilerin bizim içimizden çıkan birer sonuç olduklarını belirtir dururum. Size neden siyasetçilerimizin suçlanamayacağı üzerine çok somut bir örnek daha yazacağım.

Anımsarsınız Başbakan Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN çok özetle "kendilerinin üniversite açacağını, üniversiteye öğretim üyesi yetiştirme görevinin YÖK' e ait olduğunu " söyledi. Herkes eleştirdi. Benimde kesin olarak katılmadığım görüşler. Katılmadığımı yıllar öncesinden defalarca yazdığım görüşler. Ancak bağışlayın beni ama bu tür görüşlere katılmadığını yazma / söyleme hakkı inanın çok küçük bir azınlığa ait. Bu görüşe sahip bir siyasetçi bu çok küçük azınlık dışında eleştirilemez. Yine duble yol yapmak konusunda çok kişi gelmiş geçmiş tüm siyasileri eleştirir. Bense bu hakkı da kendim dahil çok küçük bir azınlıkta görürüm. Gelelim nedenine. Aşağıdaki yazı yıllar önce Açık Radyo' nun internet sitesi olan Açık Site' de yayınlanmış ve hala da durmaktadır.

ÇANKIRI’ DA KURTULMAZ TÜRKİYE’ DE

Milliyet yazarları Türkiye’ yi dolaşıyor. Yazarlar izlenimlerini anlatıyorlar bizlere. 21 Ağustos Tarihli Milliyet gazetesinde gerçekten çok saygı duyduğum ve az kahrımı çekmeyen Sn. Melih Aşık’ ın notlarını okudum. Bir bölümünü aynen aktarıyorum. (Aktarımları anlamı bozmadan yapıyorum. Yani bir paragrafın içinden bir bölümü kırpıp yanlış anlam verecek şekilde seçmiyorum sayın okurlar. Bu nedenle arkadan gelecek yorumlar için içim rahat.) "Ne sanayi var ne tarım. Kiminle konuşsanız size aynı şeyi söylüyor: "Bizi 3 şey kurtarır. Yol, üniversite ve sanayi teşvikleri." Ankara ile arasındaki 120 kilometrelik kötü yol, duble 90 kilometreye inerse sanayinin Çankırı'ya ilgi duyacağı düşünülüyor. Valilik imkanlarıyla yolun 10 kilometrelik bölümü tamamlanmış. Şimdi Ankara'nın ilgisi bekleniyor."

Allah aşkına böyle düşünen vatandaşın olduğu şehir de, ülke de kurtulur mu siz söyleyin. Çankırı-Ankara yoluna hiç gitmedim. Umarım en kısa sürede giderim. Ama 120 km’ lik bir yol ne kadar kötü olsa saatte 30 km ortalama hızla gitseniz 4 saat sürer. Yani Çankırı’ ya yatırım yapılmamasının nedeni yolun abartılı bir şekilde 4 saat sürecek olması mı? Ben Kadıköy’ den Beylikdüzü’ne Fatih köprüsü ve paralı yolu kullanarak neredeyse 1 saatte gidiyorum. Eğer 1. köprü ile ve eski yoldan gidersem bu süre rahatlıkla daha da uzuyor. Teorik olarak anlattığım her iki yol da düzgün ve kendi kullandığım araç ile bu yolu gidiyorum. İnsaf Beylikdüzü’ nde sanayi yok mu? Bir kentte sanayi kurulmasının veya kurulmamasının asıl nedeni onu başkente bağlayan 120 km’ lik yolun kötülüğü olabilir mi? Bu yol yapılırsa kurtuluş olabilir mi? Bu yol yapılırsa kurtuluş olacağını düşünen vatandaşın olduğu ülke kurtulabilir mi? Lütfen yapmayın bu ülkenin olmayan parasını duble yollara gömmeyin.

Gelelim üniversite konusuna. Bakın burada artık çıldırma noktasındayım. Çünkü bizim halkımız üniversite ile fabrika veya alış veriş merkezini karıştırıyor. Bir şehire üniversite yapıldı diye üniversitenin asıl işlevi nedeni ile o şehir hemen kurtulmaz. Çünkü üniversiteye giden hiç değilse en az 4 yıl okuyacak. Sonra bu bilgi! Ve birikimini! Vatan millet için idealist ve doğru biçimde (yani duble yol yapmaya kafayı takmadan) kullanacak. Sonra bunların sayısı artacak ve çok nitelikli insanlar genelde ülkeyi kalkındırdığı için bir şehirde kalkınacak. Üniversitenin gerçekte bundan başka bir işlevi varsa anlatın. Ancak bu vatandaşlarımız şehre üniversite açılmasını bu ulvi nedenlerle istemiyorlar. Üniversite açılacak (üniversite açmakla köşeye büfe açıp tost yapmak sanki aynı şey) buraya öğrenciler, velileri, hocalar gelince şehre hareket gelecek. İşportacısından, otelcisine, kırtasiyecisinden, taksicisine kadar para kazanacaklar. İşte istek bu. Gerçek istek bu. Üniversite açmak kolay mı? Kime ne gam. Üniversite lise değildir. Bilimsel araştırma, çalışma yapar, akademisyen yetiştirir. Bunları yapabilmek için bilim adamı kullanır, laboratuar kullanır vs vs. Pıtrak gibi üniversite açarsanız sonuçta bir sürü bilim adamı elde etmiş olmazsınız. Pıtrak gibi nitelikli üniversite açarsanız –açabilirseniz- istediğiniz sonucu alırsınız. Tam tersine genel eğitim ortalamasını düşürüp uzun vadede bilimsel açıdan zarar verdiğiniz yetmiyormuş gibi kısa vadede de parayı israf edersiniz sadece sayısal olarak çok üniversite açmakla. Ama kime ne uzun vadeden. Bu gün üniversite kapısının önünde eritme peynir, simitle teneke kolayı satıp para kazandınız mı işiniz bitmiş demektir. Bize ne gelecekten bilimsel gerçeklikten.

Son noktayı sanayi teşvikleri konusunda koyalım. Benim bildiğim teşvik nakit kredi değildir. Sadece yatırım sürecinde bazı vergilerin ödenmemesi veya benzeri yasal yükümlülüklerde indirim vb kolaylıklar sağlanması veya yatırım arazisi tahsisi gibi olanaklardır. Buna ilişkin bir sürü düzenlemede zaten yasalarımızda vardır. Yani Çankırı’ da yatırım yapmak isteyen bir müteşebbisin tek sorunu! Teşvikler ise bence gereksinimi olan sadece iyi bir mali müşavirdir. Bana ne derseniz diyin ama bu teşvik lafını edenlerin isteği zaten yasalarımızda yer alan teşvikler değil ceplere nakden devlet tarafından para enjekte edilip ve mümkünse daha sonra da geri alınmamasıdır. İstek budur da nazik yaklaşıyorlar vatandaşlarımız.

Düşünce sistemi bu kadar kısa vadeli çalışan insanların hiçbir şekilde kurtulma şansları yoktur. Bu tür insan sayısı da çok olduğu için ne Çankırı’ nın ne de Türkiye’ nin kurtulma şansı vardır. Sen olsaydın ne yapardın demeyin. Ben olsaydımları defalarca yazdım ve Türkiye’ nin bugünden yarına kurtuluş şansı yoktur diye belirttim. Ama en azından bunu kavrayıp uzun vadede kurtuluş tohumlarını ekebiliriz. O uzun vade kavramı da bizde yok.

ŞİMDİKİ YAZIYA DEVAM

Anlatabildim mi sayın okurlar ne demek istediğimi. Vatandaş bu ise bizim siyasetçimiz ne diyecek. Başka bir şey der mi? Derse oy verirmiyiz? Aksini söyleyerek gerçek doğruları söyleyerek halkına arasına çıkmak isteyecek kaç kişi var içimizde?

Şimdi düşünün, dün o Çankırı' lı vatandaşımıza, bugün siyasal iktidarı eleştiren muhalefet partilerimizden hangisi açıkça karşı çıktı. Kaç yazarımız bu vatandaşa daha anında olur mu senin dediğin diye cevap verdi.

Ben yineliyorum seçme yaşıma geldiğimden beri geçersiz oy atıyorum. Çünkü mevcut hiçbir siyasi parti veya akımla aynı görüşte değilim. Ama ben vatandaşlarıma da ne kadar karşı olduğumu bulabildiğim her platformda yazıyorum söylüyorum. Siyasilere karşıyım ama halkımla da fikirdaş değilim. Bugün siyasileri sanki gökten zembille inmişler gibi eleştirip canımız halkımıza söz söylemeyenlerin şikayet etmeye hakları yoktur.

İşte size yıllar önce içinde olduğumuz Milliyet ailesinde yayınlamış vatandaş fikirleri. Düşünün bakalım ne kadar değiştik.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..