- Kategori
- Tarih
- Okunma Sayısı
- 3848
Sıkıyönetim ve idamlar

Milli Güvenlik Konseyi ve Diğer Zevat
81 YILINDAN BİR FOTOĞRAF
Göz değil bunlar kesinlikle değil
İrin gibi bir nefret akıyor sadece
Dudaklar yok burun yok alın yok
Yüzü yok bu mumyalanmış yüzün
*
Ölümün rengi gri midir ya da korkunun
Gri midir insan hayvana benzetilirken
Uzun ve pis bir sakal sarkıyor
Göğsüme iliştirilen rakamlara
İşte 81 yılından fotoğraf
Albümlere hiç girmeyecek.
Ahmet TELLİ
*
12 EYLÜL VE SIKIYÖNETİM...
sıkıyönetim ilan edilmişti.
13 ilden Sivas ‘ ta - 26 Şubat 1980 – tarihinde, Erzincan'da - 20 Nisan 1980 – tarihinde sıkıyönetim kaldırılmıştı.
11 EYLÜL
12 EYLÜL'DE TÜM YURTTA SIKIYÖNETİM İLAN EDİLDİ. .
Tekrar söylemek gerekirse 12 Eylül 1980'e gelindiğinde 20 ilde sıkıyönetim uygulanıyordu.
12 Eylül'de diğer illerde de yani geri kalan 47 ilde de sıkıyönetim ilan edildi.
Uygulama, 19 Mart 1984 tarihinden başlayarak aşama aşama 19 Temmuz 1987 tarihine kadar tüm illerden kaldırıldı.
Sıkıyönetim kaldırılırken de en sona kalanlar 12 Eylül 1980 öncesi sıkıyönetim ilan edilen illerdi . Bazı istisnalar dışında ( örneğin Van ) böyleydi.
*
TARİHLERE GÖRE SIKIYÖNETİM UYGULAMASININ KALDIRILMASI:
19 MART 1984 :
Bilecik, Bitlis, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Gümüşhane, Isparta, Kastamonu, Kırklareli, Kırşehir, Kütahya, Muş, Sinop
19 TEMMUZ 1984 :
Afyon, Amasya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Çorum, Muğla, Nevşehir, Niğde, Rize, Sakarya, Tekirdağ, Yozgat
19 KASIM 1984 :
Denizli, Giresun, Kayseri, Konya, Manisa, Uşak
19 MART 1985 :
Antalya, Bursa, Eskişehir, Hakkari, İçel, Kocaeli, Malatya, Kahramanmaraş, Samsun, Sivas, Tokat, Zonguldak
19 TEMMUZ 1985:
Ankara, Artvin, Edirne, Erzincan, İzmir, Ordu
19 EYLÜL 1985 :
Trabzon
19 KASIM 1985:
Adana, Adıyaman, Ağrı, Erzurum, Gaziantep, Hatay, İstanbul, Kars
19 MART 1986 :
Bingöl, Elazığ, Tunceli, Şanlıurfa
19 MART 1987 :
Van
19 TEMMUZ 1987:
Diyarbakır, Mardin, Siirt
12 EYLÜL DÖNEMİNDE İDAMLAR12 Eylül'den sonra sıkıyönetim mahkemeleri üst üste idam kararları vermeye başlarken, 1972’den beri fiilen uygulanmayan idam cezaları da hızla infaz edilmeye başlandı.
Politik eylemleri nedeniyle hüküm alanların yanı sıra adi hükümlülerin infazları da gerçekleştirildi.
1980 - 84 yılları arasında 50 kişi idam edildi.
Bunların 18’i sol, 8’i sağ görüşlü ve 23’ü de adli suçtan hükümlüydü.
Ölüm cezası infaz edilenlerden biri ASALA adlı Ermeni terör örgütü mensubu Levon Ekmekçiyan idi.
( Esenboğa Olayı 1982)
*
YÖNETİM, İDAM CEZALARININ İNFAZINDA ISRARLIYDI.
Orgeneral Kenan Evren 3 Ekim 1984’te Muş’ta yaptığı konuşmada:
“HAİNLERİ ASMAYIP DA BESLEYECEK MİYİZ?” demişti.
BU SÖZÜ BU GÜN BİLE UNUTMAYANLAR ÇOKTUR!
*
12 Eylül döneminde sıkıyönetim askeri mahkemelerince 517 sanığa idam cezası verildi.
Askeri Yargıtay’ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu.
Bunlardan, MGK’nın onayladığı ve onay sonrası hemen infazı yapılan 50’si dışındakiler için cezalar fiilen müebbet hapse dönüştü.
ÖLÜM CEZALARININ İNFAZLARINA İLİŞKİN ONAMA KARARLARI
12 Eylül 1980 - 25 Ekim1981 arası Milli Güvenlik Konseyi döneminde,
25 Ekim 1981 - 14 Ekim 1983 arası Danışma Meclisi döneminde,
6 Kasım 1983 sonrası TBMM döneminde verilmiştir.
*
Türkiye'de 1984 tarihinden bu yana ölüm cezaları uygulanmadı .
*
12 EYLÜL DÖNEMİNDE ÖLÜM CEZASI İNFAZ EDİLENLER
ADI SOYADI |
TARİH |
YER |
Necdet ADALI (sol görüşlü) |
07. 10. 1980 |
ANKARA |
Mustafa PEHLİVANOĞLU (sağ görüşlü) |
07. 10. 1980 |
ANKARA |
Serdar SOYERGİN (sol görüşlü) |
25. 10. 1980 |
Adana |
Erdal EREN (sol görüşlü) |
13. 12. 1980 |
Ankara |
Cevdet KARAKAŞ (sağ görüşlü) |
04. 06. 1981 |
Elazığ |
Veysel GÜNEY (sol görüşlü) |
10. 06. 1981 |
Gaziantep |
Ahmet SANER (sol görüşlü) |
25. 06. 1981 |
İSTANBUL |
Kadir TANDOĞAN (sol görüşlü) |
25. 06. 1981 |
İSTANBUL |
Mustafa ÖZENÇ (sol görüşlü) |
20. 08. 1981 |
Adana |
İsmet ŞAHİN (sağ görüşlü) |
20. 08. 1981 |
İstanbul |
Seyit KONUK (sol görüşlü) |
13. 03. 1982 |
İZMİR |
İbrahim Ethem COŞKUN (sol görüşlü) |
13. 03. 1982 |
İZMİR |
Necati VARDAR (sol görüşlü) |
13. 03. 1982 |
İZMİR |
Fikri ARIKAN ( sağ görüşlü ) |
27. 03. 1982 |
Ankara |
Sabri ALTAY ( adli suçlu ) |
23. 04. 1982 |
Adapazarı |
Cengiz BAKTEMUR (sağ gör. ) |
30. 04. 1982 |
Elazığ |
Şahabettin OVALI (adli suçlu) |
12. 06. 1982 |
Sinop |
Ednan KAVAKLI ( adli suçlu ) |
18. 06. 1982 |
Ankara |
Ali Bülent ORKAN (sağ gör. ) |
13. 08. 1982 |
Ankara |
Veli ACAR (adli suçlu) |
13. 08. 1982 |
Isparta |
Eşref ÖZCAN (adli suçlu) |
19. 08. 1982 |
Kayseri |
Halil Fevzi UYGUNTÜRK (adli) |
29. 12. 1982 |
Afyon |
Kazım ERGUN (adli suçlu) |
29. 12. 1982 |
Akşehir |
Muzaffer ÖNER (adli suçlu) |
29. 12. 1982 |
Amasya |
Adem ÖZKAN (adli suçlu) |
13. 01. 1983 |
Balıkesir |
Hüseyin ÇAYLI (adli suçlu) |
13. 01. 1983 |
Afyon |
Osman DEMİROĞLU (adlisuçlu) |
13. 01. 1983 |
Isparta |
Ahmet Mehmet ULUĞBAY(adli) |
22. 01. 1983 |
Akşehir |
Ali AKTAŞ (siyasi) |
23. 01. 1983 |
Adana |
Duran BİRCAN (adli suçlu) |
23. 01. 1983 |
Denizli |
Levon EKMEKÇİYAN (Asala) |
28. 01. 1983 |
Ankara |
Ramazan YUKARIGÖZ (sol görüşlü) |
29. 01. 1983 |
İZMİT |
Ömer YAZGAN (sol görüşlü) |
29. 01. 1983 |
İZMİT |
Erdoğan YAZGAN (sol görüşlü) |
29. 01. 1983 |
İZMİT |
Mehmet KAMBUR (sol görüşlü) |
29. 01. 1983 |
İZMİT |
Ahmet KERSE (adli suçlu) |
30. 01. 1983 |
Gaziantep |
Rıdvan KARAKÖSE (adli suçlu) |
05. 02. 1983 |
AKŞEHİR |
Cavit KARAKÖSE (adli suçlu) |
05. 02. 1983 |
AKŞEHİR |
Süleyman KARAKÖSE (adli ) |
05. 02. 1983 |
AKŞEHİR |
Fatih LAÇİNLİGİL (adli suçlu) |
24. 02. 1983 |
Keşan |
Faik GÖRÜNMEZ (adli suçlu) |
24. 02. 1983 |
Kilis |
Mustafa BAŞARAN (adli suçlu) |
30. 03. 1983 |
Edirne |
Hüseyin ÜYE (adli suçlu) |
30. 03. 1983 |
Nazilli |
Şener YİĞİT (adli suçlu) |
20. 04. 1983 |
Isparta |
Cafer Aksu ALTINTAŞ (adli suçlu) |
20. 04. 1983 |
Ordu |
Abdülaziz KILIÇ (adli suçlu) |
26. 05. 1983 |
Edirne |
Halil ESENDAĞ (sağ görüşlü) |
05. 06. 1983 |
İZMİR |
Selçuk DURACIK (sağ görüşlü) |
05. 06. 1983 |
İZMİR |
İlyas HAS (sol görüşlü) |
06. 10. 1984 |
İzmir |
Hıdır ASLAN (sol görüşlü) |
24. 10. 1984 |
İzmir |
***
Bu listeye dikkat edildiğinde,
Aynı gün / gece birden çok idamın infaz edildiği,
Sadece İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde değil, Keşan, Kilis, Akşehir, Nazilli
gibi ilçelerde bile İDAM SEHPALARININ kurulduğu ve infazların yapıldığı görülecektir.
*
SUÇLUNUN “ NECİ “ OLDUĞUNUN ÖTESİNDE CEZALANDIRMA YÖNTEMİ OLARAK “ İDAM “ IN İLÇELERE DEĞİN YAYGINLAŞTIRILMASI ACABA NEDENDİ?
*
Türkiye’ de 20 ilde sıkıyönetim ilan edilmişken 11 Eylül 1980 de sağlanamayan (!) güvenliğin 12 Eylülden itibaren nasıl sağlanabildiği başlı başına bir inceleme konusudur kanımca.
*
“ İşte bütün bunlar ve buna benzer sayılabilecek ve hepiniz tarafından yakinen bilinen daha birçok sebeplerden dolayı Türk Silahlı Kuvvetleri ülkenin ve milletin bütünlüğünü, milletin hak, hukuk ve hürriyetini korumak, can ve mal güvenliğini sağlayarak korkudan kurtarmak, refah ve mutluluğunu sağlamak, kanun ve nizam hakimiyetini, diğer bir deyimle devlet otoritesini tarafsız olarak yeniden tesis ve idame etmek gayesiyle devlet yönetimine el koymak zorunda kalmıştır.
Kanun ve nizam hakimiyetini sağlamada tecrübeli ve yetenekli kişilerden oluşan mahkemelerin süratle ve doğru kararlar vermelerini ve bunları korkusuzca uygulayabilmelerini sağlayacak yasal ve idari tedbirler alınacaktır. “
Orgeneral Kenan EVREN’ in darbeyi haber veren konuşmasında bu paragraf ve benzeri açıklamalar bolca yer almaktadır. Ardından yaptığı tüm konuşmalarında da aynı argümanlar kullanılmaktadır.
*
Binlerce kişinin gözaltına alınması, nerdeyse kent ölçeğinde sürdürülen ev ev aramalar, yaygın tutuklamalar, " içerdekilerin " maruz kaldığı kötü muamele ve işkence uygulamaları ..
Dolayısı ile bunlara dair söylemlerin yaygınlaşması .
Bunun yanı sıra ve esas olarak da “milletin bütünlüğüne kast etme, vatanı bölme, vb.” ithamlara maruz kalma korkusu, bu korkuyu tetikleyen konuşmalar ve yayınlar.
*
Toplumun belleğinin yönlendirilmesi ve tanımlanan “ idrak “ içinde olmaları bu argümanlarla sağlanmaya çalışılmıştır.
*
12 Eylül sonrası idamların hızla infaz edilmesi de bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Asıl amaç adaletin yerine gelmesi ya da hukuk sisteminin hantallığı yüzünden ortaya çıkan tıkanıklığı gidermek değildir elbette.
Beceriksiz ve aciz davranan sivil idarenin yani önceki hükümetlerin yapamadığını
yapabilme gücüne sahip güçlü ve kararlı askeri yönetim bunu kanıtlamak amacı ile de “ İDAM “ ları devreye sokmuştur.
VE GÖZ DAĞI VERMEK İÇİN ELBETTE !
Önceki hükümetlerden, yani sivil idareden etkilenmediğini, siyasi yelpazede “ sol “ ve “ sağ “ a karşı eşit uzaklıkta olduğu iddiasını kanıtlamak için de zaman zaman bir “ sol “ dan, bir “ sağ” dan iki mahkum aynı tarihte asılmıştır.
*
ORGENERAL KENAN EVREN’ İN DARBEYİ HABER VEREN KONUŞMASINA ANALİZ EDEREK YAKLAŞIRSAK BUNLARIN ZATEN AÇIK SEÇİK SÖYLENDİĞİNİ DE GÖRÜRÜZ.
DARBENİN AMACI :
" Bir defa daha belirtiyorum ki; Silahlı Kuvvetler aziz Türk milletinin hakkı olan refah ve mutluluğu, vatan ve milletin bütünlüğü ve gittikçe etkisi azaltılmaya çalışılan Atatürk İlkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime
el koymak zorunda kalmıştır. "
HER İHTİMALE KARŞI OLABİLECEKLER KONUSUNDA UYARI / GÖZDAĞI :
" ( Her zaman milletiyle bir bütün ve Türk milletinin emrinde olan ) Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yeni yönetime karşı yapılacak her türlü direniş, gösteri ve tutum anında en sert şekilde kırılarak cezalandırılacaktır. "
*
"YURTTA KAN DÖKÜLMEMESİ İÇİN , bütün vatandaşlarımın tahriklere kapılmaksızın sükunet içinde yayınlanacak bildiriler doğrultusunda hareket etmelerini ve ikinci bir bildiriye kadar sokağa çıkmamalarını rica ederim. "
YANİ AKSİ BİR DURUM ALGILANIRSA YURTTA KAN DÖKÜLEBİLİR ( Mİ ) ?
*
PEMBE VAADLER : HAK, HUKUK, SEVGİ , MUTLU VE AYDINLIK YARINLAR ;
" Vatandaşlarımın birbirlerinin hak ve hukukuna saygılı olmalarını, sevgi içinde kırgınlıklarını unutmalarını, hepimizin bu mübarek topraklar üzerinde aynı haklara sahip bir Türk vatandaşı olduğumuzun idraki içerisinde
olarak yeni yönetime yardımcı olmalarını vatanperverlik ve asil karakterlerinden bekler, mutlu ve aydınlık yarınlar dilerim. “ .
*
Emir geldiğine göre vatandaşlar birbirinin hakkına hukukuna saygılı olacaklar mecburen.
YA YÖNETİM ?
*
devam edecek
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Sarı Serdarı- Soyergin- 3 günde yargılayıp avukat bile vereden astılar.. Sorarlar bir gün sorarlar / Sabahın bir sahibi var / Sevgi ve saygımla.
Olgun Ekinci 11.09.2009 15:01- Cevap :
- apoletli adalet . ertuğrul mavi' nin kitabı. sevgiler , selamlar . ( yorumlara giremedim epeydir. yeni açıldı . ) 11.09.2009 21:02
Çok başarılı bir yazı dizisi hazırladığını düşünüyorum. Kendi adıma teşekkür ederim. Son cümle gerçekten yaşanan dehşetin büyüklüğünü anlatmaya yetiyor. Sorduğun soru önemli.Aksi durumda kan dökülecek!!! Kendi halkını, belki de hiç ilgisiz bir insanı bile tehdit eden,sonuçları gösteren bir söylem. Bibliyofilin dediği gibi faşizm den başka bir tanım yok. Bugün bir yorum gördüm,çok ilginç. 6-7 eylül olayları içindevlete suç bulmayan bir bayan,şöyle bir cümle kurmuş: bu olayları konuşanlar 30 Ağustosta nerdeydi:)) Ben evdeydim,sen?:))Ne alaka bilmiyorum ki:) Hala yapılanları görmemek,duymamak, konuşmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Darbeyi yapanlara laf yok .Onlar ne yapıyorsa doğrudur:)) Devamını bekliyorum. Sevgilerimle...
SINIR 11.09.2009 0:04- Cevap :
- değerli dostum, sevgili arkadaşım.. iyi ki varsın. desteğin ve katılımın için çok teşekkürler .sevgiler, selamlar . 11.09.2009 11:45
12 Eylül 1980 faşist darbe, 9 Temmuz 1980 tarihinde kendini Fatsa da hissettirdi Fatsa ya,askeri birliklerin gelişinden bunu anlamak çok zor değildi bizler için.Sanki düşman topraklarına çıkarmışcasına, askeri birlikler ülkenin her tarafından akın akın geliyordu...Bu operasyona da adını"nokta operasyonu"koydular.Çünkü önceden yerler belliydi...Elleriyle koymuş gibi yakaladılar.Kaçankaçtı,yakalananlara bir yığın asılsız sorgulamalar, işkenceler. Nufüs kağıtında, Fatsa yazıyorsa işin çok zordu.Hem bulunduğun yerde gözaltına alınıyordun.Ağızım, burnum diyene kadar en erken üç beş günde dışarıdaydın.Tabii ki,bu da işkencenin başka şekliydi Fatsalı olana.Erdal Eren,bir Askeri vurduğu için asılmıştı.Gelen rapor da,askerin arkadan vurduğunu gösteriyordu.Oysa Erdal Eren asker ile yüz yüze mücadele etmişti.Yaş konusu da çok gariptir...Kemik testine girmesi gerekiyordu,kemik testine dahi gönderilmedi.Kısacası,12 Eylül kendi insanını bile bile katletti.Sözüm ona ibret olsun diye...A
Zaman Tüneli 10.09.2009 21:31- Cevap :
- çok teşekkür ederim bu özel katılım için. evet. FATSA hiç affedilmedi. bireylerin doğrudan katılımı ile yaşama geçirilen yerel yönetim modeli ya da gerçek demokratikleşme modeli asla affedilmedi. belediye başkanı FİKRİ SÖNMEZ seçimle işbaşına gelmesine karşın baş düşman oldu. oysa çok az ülkede denenen yerinden yönetimin sadece ve sadece katılımın bir modeliydi .sivildi . yazıkk . tekrar teşekkürler. daha da detaylı paylaşsanız keşke anılarınızı . selamlar 11.09.2009 16:04
650 bin kişi gözaltına alındı ve 90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördü, * 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, * Açılan 210 bin davada 230 bin kişi Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılandı, * 7 bin kişi için idam cezası istendi, * 517 kişiye idam cezası verildi, * 124 kişinin idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı, * Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1 ASALA militanı), * İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi, * 71.500 kişi Türk Ceza Kanunu'nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı, * 98.404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçlamalarından yargılandı, * 388 bin kişiye pasaport verilmedi, * 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı, * 18.525 kamu görevlisi hakkında soruşturma açıldı, * 14 bin kişi “yurttaşlık”tan çıkarıldı, * 30 bin kişi “mülteci” olarak yurtdışına gitti, * 366 kişi “kuşkulu bir şekilde” öldü, * 644 cezaevindeki toplam hükümlü ve tutuklu
Yapukay 10.09.2009 21:10- Cevap :
- 12 Eylül sadece cezaevi demek değildi. Aynı zamanda o insanların cezaevinde tutulmasına neden olan bir hukuki süreci de ifade ediyordu. 12 Eylül, savunma hakkını tamamen hiçe saydı. Mahkemeler kurulsun, yargılama olsun, iddianameler okunsun, gencecik insanlar hakkında idam, ömür boyu hapis cezaları istensin ama bunun karşısında kimse tek bir söz dahi etmesin isteniyordu. Bu yüzden tutuklular mahkeme salonlarında yargıçların, savcıların gözü önünde coplandı, tekmelendi, hakarete uğradı. Bu yüzden tutukluların savunma talepleri sürekli şiddet yöntemleriyle bastırıldı. Bu yüzden tutuklular kendilerini savunacak bütün araçlardan; kalemden, kağıttan, kitaptan, dava dosyalarından yıllar boyu yoksun bırakıldı. Toplu davalar açıldı ama tutukluların kendi aralarında konuşmaları dahi engellendi. Sanık ile avukat arasındaki görüşmelerin gizli olması bir haktı ama bu hakka hiçbir zaman riayet edilmedi. avukatlar da tutuklandı... ve bu günlere öyle geldik işte. sağol ,değerli dostum slm 11.09.2009 16:00