Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '10

 
Kategori
Haber
 

Şili'den şirin haberler, Karadon'dan kara yansımalar...

Şili'den şirin haberler, Karadon'dan kara yansımalar...
 

Şili’de meydana gelen maden kazasında yaşananları iletişim araçlarının hızıyla izliyoruz 5 Ağustos 2010’dan beri. Madenciler 69 gün yeraltında yerin 700 metre altında yaşam savaşı veriyorlardı. Onca gün korunaklı bir bölmede barınmışlardı. Ancak devlet onları unutmamıştı; tam bir insanlık dersi verircesine gece gündüz çalışmıştı. 41 gün süren kazı çalışmalarının ardından, mühendisler geçen cumartesi sabahı tüneli madencilerin bulunduğu bölmeye kadar uzatmıştı.

Sonrasında medyadan yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre, tünelin ağzındaki gevşek toprak tabakasının çöküntü yapmaması için etrafına metal destekler konulmuş, "Phoenix" adlı kapsül tünele yerleştirilmişti. Sonuç tam bir başarı öyküsü… Televizyonların canlı yayınını tüm dünya olduğu gibi Türkiye de heyecanla, duyguyla izledi. Her bir madenci yeryüzüne ulaştığında yaşadığı şaşkınlık, coşku, yakınlarıyla sarmaş dolaş oluşları gerçekten hepimizin gözünü yaşartmıştı. Şili Devlet Başkanı Pinyera da bölgede yaşananları aynı duyarlıkla izlemiş, her madenciyle tek tek kucaklaşmıştı. Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales de maden alanında bir yurttaşı için oradaydı.

Bu olup bitenleri, insana, emeğe, yaşama hakkına verilen değeri gördükçe duygulanmamak, kıskanmamak olanaksız.Elbette insan en yüce değer. İnsan yaşamı her şeyin üstünde. Devlet insanına, halkına her zaman gerçekten baba olmak zorunda. Biz yıllarca devleti baba bildik; inandık, güvendik, saygı duyduk. Büyüklerimiz devlete gönülden bağlıydılar. Bize de onu öğrettiler hep. Peki devlet baba babalığını yerine getirebiliyor mu, diye sormadan edemiyor insan. Yoksa çocuklarını ihmal mi ediyor, onu dışlıyor mu, üzüyor mu, ürkütüyor mu, korkutuyor mu? Sorular yığın yığın… Şili de yıllar önce darbeyle büyük bir insanlık dramı yaşamıştı. Anımsayınız 11 Eylül 1973 darbesini… Seçimle işbaşına gelen sosyalist Allende yönetimi türlü oyunlar, tezgâhlar, dış odaklı kışkırtmalar ve desteklerle cuntacı general Augusto Pinochet darbesiyle yıkılmış, Başkanlık Sarayı’na yapılan saldırılarda, Allende etrafındaki korumaları ve yandaşlarıyla birlikte parlamentoda öldürülmüştü. Pinochet anayasayı geçersiz kılarak askeri bir diktatörlük kurmuş, yıllarca Şili’yi demir pençeleriyle yönetmişti. Nice insan, aydın, sanatçı, yazar, muhalif işkence görmüş, öldürülmüş, sürgüne gönderilmişti. Şimdi o günlerden, o korku imparatorluğundan uzak, daha demokrat bir yapıyla yönetiliyor Şili. O günlerde insan haklarını hiçe sayan Şili’den şimdi insan haklarına saygının, insana verilen değerin, onurun görüntülerini izlerken nasıl içimiz titremesin.

Şili’de bunlar yaşanırken, bu yıl Mayıs ayında yaşanan Zonguldak Karadon bölgesindeki grizu olayını anımsadım. Yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında 30 işçi göçük altında kalmış, 28 işçinin cesedine ulaşılmıştı. Yerin 735 metre derinliğindeki kuyuya düştükleri sanılan diğer iki işçi ise olay gününden bu yana bulunamadı!

Bilirkişi raporunda taşeron şirket yönetiminin ve TTK idaresinin kusurlu olduğu saptandı. Şirket yetkilisi 11 kişi tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi, bunların 6'sı tutuklandı ancak daha sonra serbest bırakıldı. Gelen haberler hâla umutsuz.
O günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in, Zonguldak’ta yaşamını yitiren 30 madenci için “Güzel öldüler” dediğini de duyunca nasıl şaşırmış, üzülümüş, yıkılmıştık.Yerel bir televizyon programına katılan Bakan “İlk 19 madencimizin bedeninde herhangi bir yanık yoktu, acı çekmeden güzel öldüler. 8 madencimizde ise hafif yanıklar vardı, onların kimlik tespitlerinde sorunlar yaşandı. Maden işçileri ailelerine teslim edildi. Aileler huzur içinde. diye eklemişti.

Başbakan’ın da "mesleğin kaderinde bu var" sözlerini haklı bulmak, onaylamak mümkün mü? Bilim ve teknolojiyi dışlayan mantığın açık bir yansıması olarak bir yerlere yazmalıyız bu sözleri! Demem o ki, gerek maden işçilerinin yeraltında sağlıksız, donanımsız çalışma koşulları, gerek özel işletmelerin umursamazlıkları, gerekse devletin gerekli önlemleri yeterince almayışı insanı kara kara düşündürüyor. Şili’de yaşananlardan ders alabilir miyiz bilmiyorum. Yoksa gözyaşlarını, acıları içimize akıtıp kader diye geçiştirecek miyiz hâlâ? İnsan adına, insanlık adına utanç duyulmayacak anlamlı, onurlu, saygın çabalar, uğraşlar, emekler sergilemenin zamanı kalmadı dostlar…
 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..