Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '10

 
Kategori
Haber
 

Silivri’deki Malta Sürgünleri ve Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın terbiye ölçütü

Silivri’deki Malta Sürgünleri ve Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın terbiye ölçütü
 

A ve K Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yurt genelinde referandum konulu mitinglerde konuşuyor. Günde birkaç il dolaşmakta; kürsüden hem muhalefete hem de toplumun her kesimine kendi ifadesiyle “terbiyesinin müsaade ettiği ölçüde” laf yetiştiriyor.

Dün, aşağıdaki kendisine ait sözleri Kayseri’den nakletmiş milliyet.com.tr(*).

Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü PKK) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir”

“Bu iftirayı atanlara söylüyorum, ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli bizim masaya oturduğumuzu söylüyorsanız, bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz siz. Hukukta bir kaide var, müddei, yani iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer bu iddianızı ispatlayamazsanız müfterisiniz. Daha ileri bir ifade kullanmıyorum, çünkü terbiyem buna müsaade etmez.”

Silivri’deki iddianamelerde kimlerin kimlerle işbirliği tuttuğunu görüyorsunuz…

Terör örgütlerinin avukatı olmadık, ama CHP Silivri ’de avukatlık yapmaya devam ediyor…”

Bakınız son günlerde bir edepsizlik daha yapıyorlar. Bana uluslararası bazı üniversiteler fahri doktora unvanları verdi. Bu fahri doktora veren üniversitelerin arasında kiliselere ait üniversiteler de var. Şimdi kiliselere ait dünyadaki bu üniversiteler bana fahri doktora unvanı verdi diye utanmadan, terbiyesizce bu fotoğrafları dağıtmanın gayreti içine giriyorlar. Yani sen şimdi kalkıp dünyadaki kilise üniversitelerini yok mu farz edeceksin? Hristiyan Batı üniversiteleri, cübbelerini kalkarlar bu tür şeylerde bize verirler, giydirirler. Bunu kendileri için bir medet diye umuyorlar, ayıptır. Bu kadar düştüler bunlar. Bunlarda seviye kaybı var seviyeleri yok ki. Üstadın diliyle konuşacağım ama, yer müsait değil. Çünkü seviyesizlik de bir seviye. Onun için bunu da söylemiyorum. Bu kirli tezfahlara (tezgah olmalı, sözlüklerde tezfah yok.H.H.D.) karşı vatandaşlarımın uyanık olmasını özellikle rica ediyorum.

(CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin altını çizdikleri sözlerini hariç tutuyorum.)

Bir yurttaşı olarak bu nezih söylemden yararlanıyorum!

Çocuklarımın da yararlanmaları için telkinde bulunuyorum!

Başbakan Erdoğan hitabında, Silivri’dekilerden de söz etmekte, “kimlerin kimlerle işbirliği tuttuğunu görüyorsunuz” diyor. Ancak şu ana kadar ne yargıçlar ne de savcılar göremedi; istisnaları hariç tabiî ki!

Tutukluluk süreleri ikinci yılına giden değerli gazeteci Mustafa Balbay, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gazeteci Tuncay Özkan, Profesör Mehmet Haberal ve başka bir çok değerli insan… Darbe yapacakları iddiasıyla tutuklandılar, Başbakan RTE’ın dediği gibi kimse henüz iddiasını kanıtlayamadı.

Üstelik, darbe yapacakların güç elinde olanları birer birer tahliye edilirken…

Bu durum, B.Arınç gibi… M.A.Şahin gibi iktidarın önemli isimlerini de rahatsız etse bile…

Olsun!

Onlar, sizden değiller nasılsa!..

Şemdin Sakık’ın bilgisayar kullandığını belirten Mustafa Balbay, "70 yıl önce Nazım Hikmet'e cezaevinde daktilo verilmiş. Ancak bize verilmiyor. Yazı yazmaktan sağ elini kullanamaz hale geldim, sol elini kullanmaya başladım" diyor, kimse sesini duymuyor. Avukatı, ''Müvekkilim Mustafa Balbay'ın tutukluluk süresi 530 günü buldu. Bir tedbir uygulaması olan tutukluluğun 530 gün sürmesi makul süre olarak değerlendirilemez. AİHS'nin 5. maddesine göre geçerli şüphe bulunsa dahi kişinin tutukluluk süresi hakkındaki makul sürenin hukuka ve yargı kararlarına uygun olması gerekir. Tutukluluğun devamı için başka nedenler de olmalıdır. Burada hangi hukuk kurallarının uygulandığını tespit edebilmek mümkün değil'' diyor kimse duymuyor.

Tutukluluk hallerine her itirazda; mahkeme başkanı tahliye yönünde oy kullanırken, diğer iki yargıç üye, tutukluluğun devamı yönünde oy kullanmakta. Bu durumun da, “kimlerin kimlerle işbirliği tuttuğunu görüyorsunuz” şeklinde algılandığını, ifade edildiğini düşünüyorum.

Balbay, Silivri'den sadece bir örnek. Daha kaç kişi orada sürgün hayatı yaşamakta!

Bir gün adalet yerini bulur, suçsuzlukları kanıtlanır beraat ederlerse, Silivri’dekiler kime ne diyecekler pekala?

(*)http://www.milliyet.com.tr/serefsizligi-yapan-hesabini-verecek-/siyaset/haberdetay/22.08.2010/1279441/default.htm

 
Toplam blog
: 355
: 1099
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. İşimin burada olması nedeniyle, Antalya'da yaşamaktayım. Ti..