Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '12

 
Kategori
Siyaset
 

Silivri zindanında 4 yıl

Silivri zindanında 4 yıl
 

Devrimci mücadelen hep zindanlarda geçti yıldın mı?.. Hayır. Örnek oldun, önder oldun.. Yılmayacağız..


Devir Ecevit’in kurduğu bilmem kaçıncı hükümet devri.

1978 yılı Eylül ayında, o hükümet zamanında ataması yapılan  taptaze bir memurum. İşletmeler Bakanlığı memuru olarak atanmışımki havamdan yanıma yaklaşılmıyor.

Şimdi Devlet Konuk Evi olarak kullanılan Ankara Ulus’taki Ankara Palas’ta (geçici olarak yeni kurulan İşletmeler Bakanlığına tahsis edilmişti) memur olarak göreve başladım. Tabi ilk işim o zamanki en ilerici memur örgütlenmelerinden birisi olan MEM-DER’e üye olmak olmuştu. MEM-DER’in o zamanki başkanı şimdi bazen TV’lerde gördüğüm (Herhalde Anadolu Ajansında görevli) Baki Özilhan’dı. Rahmetli annemin memur olabilmem için kaç kez TBMM’ye gittiğini o zamanki CHP Kars milletvekili İsmet Atalay’ın yakasına kaç kez yapıştığını anlatsam sayfalarca blog yazısı çıkar. Diyorum ya annem benden daha fazla memur olmuştu, sevincine ve mahalledeki kadınlara attığı fiyakalara diyecek yoktu. Her zaman söylerim annem en çok üniversiteyi kazandığımda ve memur olarak atandığımda  sevinmişti. Yiğit kadındı annem. Devrimciydi. Ta Deniz’ler zamanında “gelseler evimde saklarım” demişti, hiç unutmam.

Ecevit Hükümetinin getirdiği özgürlük ve rahatlık ortamında, ABD’nin U2  uçaklarının Türkiye semalarında uçması (yani bizi yukardan denetlemesi) ve Emperyalist SSCB savaş gemilerinin boğazlardan geçmesinin gündemde olduğu zamanlarda bu emperyalist girişimlerin çok yoğun protesto edildiği günlerdi o günler.

Müracaat memuruyum İşletmeler Bakanlığında.

Bir gün elinde bir bildiri ile bakanlık kapısından içeriye giren birisi elime bir kağıt tutuşturdu. MEM-DER başlıklı kağıt, “U 2’ler Uçamaz-Rusya geçemez” adı altında yapılacak uzun yürüyüşe katılmamızı ve katılım zamanı ile koşullarını anlatıyordu Baki Özilhan imzası ile.

14-15 Temmuz 1979 tarihlerinde yapılacak, Adapazarı’ndan İzmit’e kadar sürecek olan, o zamanki adı TİKP (Türkiye İşçi Köylü Partisi) olan ve şimdiki İşçi Partisi’nin çekirdeğini oluşturacak  partinin düzenlediği bir yürüyüştü ve tüm Devrimcileri davet ediyordu.

Bu davet kağıdını katladım cebime koydum ve akşam anneme gösterdim.

Hiç teredütsüz “Katılalım oğlum” dedi.

Tamam katılalım da, “senin ne işin var anne” ?..dememi ve çok şiddetli itirazlarımı hiç dinlemedi.

İki gündüz bir gece sürecek olan bu yürüyüşe, belki de memur olmadığı halde MEM-DER kafilesinde yer alacak olan ilk kadın olan annemide aldım ve yürüyüşe katıldım.

İyi ki de katılmışım, Doğu ile hem annem tanıştı, hemde ben ilk defa onu gördüm o yürüyüşte.

O zamandır bu zamandır tanırım bu eşsiz direnişçiyi, eşsiz yurtseveri.

Sonraki yıllarda hep yanında oldum (karınca kaderince) Haymana Cezaevine getirildiğinde de yanındaydım, Atatürk Bulvarında yürürken herhangi bir saldırıya uğrar diye on-onbeş metre geriden takip ederken de yanındaydım. Kitaplarını okurken de yanındaydım, Aydınlığı 25 kuruşa satarken de yanındaydım. 2000’e Doğru, Bora, Türkiye Gerçeği dergilerini satarken de yanındaydım.

Her türlü yiğitliğini, devrimciliğini savunurkende yanındaydım ve ben bu adamın her dediğinin çıkmasını hayretler içinde seyrederken de yanındaydım.

İyi ki de yanındaydım.

Bu sayede şimdi o Silivri zindanında 4. yılını bitirmiş 5. yılına girerken söylediklerinin ne kadar doğru ve yol gösterici olduğununun bilincinde olarak bu yandaşlıktan hiçte pişman değilim, bilakis gurur duyuyorum.

Hep doğruları söyledi Doğu ve her dediği  gerçekleşti.

Brejnev SSCB’sinin Revizyonist ve Emperyalist bir güç olduğunu söylemeside gerçek çıktı, SSCB’nin dağılmasından sonra ABD’nin tek Emperyalist güç olarak dünyayaya yapacağı dayatmaların gerçekleşeceğini söylemeside gerçek çıktı.

Ülkemiz açısından bakarsak, ülkemizde planlanan Gladyo kurgusunun ve  Çatlı - Tansu Çiller çetesi örgütlenmesi hakkındaki tespitlerinin nasıl gerçeğe dönüştüğünü görürüz.

Hatırlayın, Susurluk kazası olduğundan bir saat sonra o kazada ölen Mehmet Öz’ün aslında Mehmet Ağarlar tarafından verilen sahte kimlikle dolaşan Abdullah Çatlı olduğunu ilk açıklayan da Doğu Perinçek idi.

Şimdi AKP hükümeti var ve 10 yıldır ülkemize kan kusturuyor bu hükümet. Bu Hükümetin nasıl ve niye kurulduğuna dair her türlü tespitide doğru çıkmadımı Doğu’nun. Her dediğini her gün yaşamıyormuyuz.

Eşbaşkanlığı ve ABD’nin 1996’daki Gül-Erdoğan hükümeti hazırlıklarını, Doğu’nun yönlendirdiği Kanal ve Gazete’den öğrenmedikmi?.  (Ulusal Kanal ve Aydınlık) Doğu ve Doğu'nun  yol gösterdiklerinin, 2003 Tezkeresinin geçmemesindeki yurtsever ve gerçekçi direnişleri değilmidir bu günkü Ergenekon mavalı.  

Bakın “Ergenekon” davası  başladı başlayalı en uzun süre içerde olan ve susturulamayanlardan ilk önde geleni kim?. Doğu değil mi?. Bu da yetmedi içeriye Mehmet Perinçek’i de aldılar. Utanmasalar ve foyalarının meydana çıkacağı endişesini taşımasalar Şule Perinçek’i de içeri almayacaklarmı?.

İşte böyle bir kahramandır Doğu..

Hem ülkemiz için hemde tüm Orta Doğu halkları için bir yol göstericidir.

Keşke 2003’te Irak halkı, 2011’de de Mısır halkı Doğu’yu dinleselerdi ve güneşin doğudan doğduğunu görselerdi.

Tesellimiz Doğu ‘nun teorileri ve gerçekçi tespitleri ışığında Suriye halkının direnişidir.  

Keser dönecek sap dönecek ve AKP hükümeti ve tüm eşbaşkanlık hükümetleri Doğu’dan doğan ışık yol göstericiliğinde hesap verecekler.

DOĞU PERİNÇEK’E  ÖZGÜRLÜK TÜM BAĞIMSIZLIK İSTEYEN GÜÇLERİN VE DÜNYA HALKLARININ  ORTAK İSTEĞİDİR. 

Ve bu özlem er geç gerçekleşecektir.

Saygılar...

24.03.2012

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..