Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şimdi... hemen şimdi...

Şimdi... hemen şimdi...
 

Öylece otururken... yenik... hani kendi sessizliğine gömülmüş... belki biraz ağlarken... o gecenin içinde, lacivert bir kadifenin sıcaklığına sığınırken ve işin acısı kendime acırken elindeki sopayla sırtımdan itiyor beni... "Kalk bakalım" diyor...Aptal aptal bakıyorum bir daha sopayı sırtıma incitmeden bastırıyor..."Kalk artık...Kalk" Şaşkın şaşkın kalkıyorum...Ay arkasında kalmış, yüzü karanlıkta, göremiyorum..."Sen" diyor "Küçük sersem ne yaptığını sanıyorsun?" Kolumun yeniyle gözyaşlarımı siliyorum. Hayli afallamışım. Bacaklarım titriyor. Ayakta duracak halim yok. O kadar uzun zaman o keder içinde oturup kalmışım ki; ayakta durmanın ne demek olduğunu güç bela anımsıyorum.

"Gidiyoruz" diyor. "Şimdi benimle geliyorsun. Sana öğüt vermek gibi bir niyetim yok. Sadece yürü. Bunu anımsıyorsun değil mi?" Başımı sallıyorum. Yola çıkıyoruz. Onun güçlü ve kararlı , benim sarsak adımlarım yolda geçici izler bırakıyor. Başını kaldırıp Ay'a bakıyor. Gayri ihtiyari ben de onu izliyorum. Nasıl da ışıldıyor. Arkası dönük ama o baktığında aya bakacağımı biliyor: "Nasıl parlıyor görüyor musun?" Gece koyu bir kadife gibi yumuşak ve sessiz. Ilık bir şeyler var içinde. O ılıklığa mahmur bir kedi gibi bırakmak geliyor kendimi. Beynimi okuyor: "Ay'a bak" diyor. "Bak parlıyor. O ışık her yana vuruyor. Bak ve yürü."

Öyle sert ve kararlı ki adımları. Kendi bacaklarıma bakıyorum. Zayıf ve eski gücünü kaybetmiş gibi. "Ne o" diyor sesinde iç burkan bir alaycılıkla "Yürümeyi unutmuşsun. Geride kalıyorsun." ve ekliyor "Anımsa. Eskiden sen de böyle kararlı ve sert basardın toprağa. Bilirdin nereye gideceğini. Yol yormazdı seni. Sen ezer geçerdin bastığın yeri." Utanıyorum, kendimi bu kederin içine bırakıvermiş ve o mahmurlukla yolun kenarına kıvrılıp kalmış olmaktan utanıyorum. "Bunu yapma" diyor "Bu hepimizin başına gelir.Bazen kalırsın yolda. Bazen gücün tükenir ya da nereye gideceğini bilemezsin. Ya da kaybolursun. Ama bir şey olur yolu bulursun yine." Sesim çıkmıyor. "Ben" diyor "Seni tanıyorum. Bu kederin içinde daha fazla kalamazdın." Cılız bir sesle cevap veriyorum:"Ama sen olmasan..." Geri dönüp "Hayır" diyor "Ben olmasam da kalkacaktın. Ben sadece burdan geçiyordum ve seni gördüm. Sana bakınca anladım. Sadece seni ittim hatırla. Buna ihtiyacın vardı çünkü. Ben bunu yapmasam, belki biraz daha geç, ama mutlaka kalkacaktın sen."

Ay büyüyor, gülümsüyorum.Her yan gümüş bir ışığa batıyor. Adımlarım daha güçlü sanki, toprak ayağımın altında benimle bir bütün. Şimdi tekrar oradayım, yola devam...

RESİM:http://www.deviantart.com

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..