Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şimdi bahar zamanı

Bu bahar ayları gelince, doğadan bir başka etkilenir insan. Bitkiler martta tomurcuklanmaya başlar, nisanda çiçekler açar, mayısta meyvelerin küçük modelleri kendisini gösterir. Sonra gelen üç ayda ise bunlardan olan meyveleri yemeye başlarız.

Martta bazı yerlerimize mart karı yağar. Mart içeri girer, pire dışarı çıkar. Ara sıra bizi kaşındıran pirelerin dışarı çıkması için martın gelmesi gerekir. Bazı arsız pireler mart değil de zart gelse bile inmezler sırtımızdan. Mart bazen, kazma kürek yaktırır, çoğu zaman da kapıdan aval aval baktırır.

Mali yılbaşı ile miladi yılbaşının izdivacından sonra, pek soğuk ve kış da olmazsa “mart ayı dert ayı” olmaktan çıkmıştır artık.

Rumi takvime göre mart ayı birinci aydır. Bizde “mart dokuzu” dediğimiz fırtınalı günler ayın yirmi üç-yirmi dördüne denk gelen günlerdir. Aslında mart dokuzu Gregoryen takvimindeki mart ayının dokuzudur.

Günü gününe uymayan değişken havalara da “mart havası “denir. Çapkın ve azgın kimselere de “mart kedisi gibi” derler.

Martta dama çıkan (neden martta çıktığı bilinmez) ve on iki -on beş yıl yaşadığı bilinen kedi yılda iki kez ellibeş-altmış gün süreyle gebe kalır. Bu süre sonunda iki –beş yavru dünyaya getirir. Bu yavruların gözleri doğumdan dokuz gün sonra açılır. Neden bu yavruların gözleri diğer canlılarda olduğu gibi hemen açılmaz da dokuz gün sonra açılır acaba.

Bu soruyu nineme sorduğumda bana şöyle dedi.” Kedi yavruları, analarına çok bağlı ve itaatkardırlar. Kedi bir yüklülük (hamilelik) döneminde üç-dört yavru yapar, bu yavruları doğuruncaya kadar da akla karayı seçer, perişan olur. Hiçbir annenin yaşayamayacağı sıkıntıları çeker. Baba kedi dokuz gün anne kedinin yanına uğramaz.

Doğumdan dokuz gün sonra anne kedi eski haline döner.Yavruların gözleri annelerinin bu perişan halini görmemeleri için dokuz gün sonra açılır. Eğer yavrular annelerinin bu perişan hallerini görselerdi, erkek kedilerin adını bile anmazlardı”

Kedinin fareyle oynadığı gibi oynayıp da bir farecik bile tutamayanlara ne demeli. Hem kedi yavrusu gibi olmanın da bir alemi yok artık. Aynı zamanda kedi ile köpek gibi olup da bir harara girmenin de anlamı kalmadı. Düşeceksen kedi gibi dört ayak üstüne bari düş. Hele bu devirde kediye ciğer ısmarlamaya ne dersiniz.

Ben kedi olsaydım, mavi gözlü beyaz bir kedi olmak isterdim.Çünkü böyle kediler sağır olurlarmış da. Hiç değilse televizyonlardan duyduğum Türkçe’si bozuk sözleri, iç karartan haberleri, defalarca yinelenen, hiçbir şeye benzemeyen görüntülerin seslerini duymazdım bari.

Nisan ayı insan ayıdır, insanın insan olduğunu duyma ayıdır. Gönül yaylarının gevşediği aydır.

Nisan ayı, Musevilerde takvim yılının yedinci ayı, kutsal yılınsa ilk ayıdır. Yılbaşlarında hediyeler alıp vermek, kutlamalar yapmak eskiden beri adettir. Eskiden bir nisan yılbaşı olduğu için, hediyeler o zaman alınıp verilir, kutlamalar o zaman yapılırdı.

Yılbaşı bir ocağa alınınca bir nisana da işin şakası kalmıştır. Şimdilerde yapılan bir nisan şakaları bu değişiklikten ve o günlerden kalmadır.

Nisanda yapılan şakalara “nisan balığı” denmesinin nedeni de, güneşin nisan ayında balık burcundan çıkmasındandır. Nisanda yağan ilk yağmurun kutsal olduğuna inanıldığından, padişahın kilerci ve mutfakçıları bu sulardan toplar da padişahtan biner akçe alırlarmış.

Bir de nisan beşi vardır, nisan ayının on dokuz-yirmilerine denk gelir. Bazen de iyi kış yapar. Derler ki ”korkma zemherinin kışından, kork nisanın (aprilin) beşinden”

Mayıs ayı da “başında çiçek sepeti taşıyan orta yaşlı bir adam “olarak temsil edilir.

Bu bahar aylarında kanımız bir başka dolaşır damarlarımızda.

Çoğumuz baharda aşık olmuşuzdur. Çiçekler, yeşillikler ilham vermiştir dizelerimize, aşklarımıza.

Ne dersiniz, bu baharda yeniden sevmeye, sevgiyle duymağa, sevgiyle görmeğe ve sevgiyi tutmaya.

Recai Şahin

 
Toplam blog
: 165
: 646
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

Recai Şahin: 1941 yılında Fethiye- İncirköy'de doğdum. İlkokul köyümde, ortaokulu Fethiye'de okud..