Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Şimdi değilse, ne zaman?

İşte tam da bu konu üzerinde yaklaşık on yıldır kendimi dinliyorum. İnsanlarla çok yakın ilişkiler kurup aynı zamanda da ölçülü olabilmek. Bunu hayata geçirmek için kim olmaya ihtiyacım var? Çok bilgili, çok deneyimli bilmem belki de çok temkinli oursam işe yarar mı? Mesela içimde bir yazılımla donatılmış olmak ne sağlardı acaba? Ya da çok komik geliyor kulağa ama şu da olsaydı fena olmazdı. İçimizde bir arama motoru ki şahsi tercihim '' bengoogle'' olsaydı, ne büyük bir zenginlik olurdu. Yakışıklı bir bey geliyor ve hop o anda tüm bilgiler gözümüzün önüne dökülüyor. Bazılarını okumaya değer bile görmeyip sekmeyi kapatıyor, bazılarını da cümle cümle irdeliyoruz. Hatta o kadar çok copypaste var ki bir çoğunu da bu yolla eleyebiliyoruz. Bu da odaklanmayla mümkün olurdu. Sonrasında da bütün bir ben' le yola devam edebilirdik. 

Herşeye vakit harcarken esas ben' in ne dediğini duymuyoruz aslında. Duygularımızı, korkularımızı, ayıplarımızı, aşağılanmalarımızı ve hatta egomuzu öne çıkarıp bunun altındaki duygunun ne olduğuyla ilgilenmiyoruz. Hep öğretilen başkalarına karşı empatik olmamızdır ya peki ya ben' e karşı empatik olabiliyor muyuz?

Son zamanlarda ben' in değil daha da derindeki ben'in çok üzüldüğünün farkındayım. O da benim gibi aslında herşeyi anlıyor, görüyor ve bulunulan şartlara göre yorumluyor. Ancak fark ettiğim birşey daha var ki kimse kimsenin duygularını önemsemiyor ve saygı duymuyor. 

Duygularımızı aslında bir çift sarmal DNA zincirine benzetebiliriz. Kısaca bilgi vermem gerekirse DNA, tüm organların ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik olarak gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir birimdir. En önemli görevi; bilginin uzun süreli saklanmasıdır. Genetik bilgiyi içeren DNA parçacıklarına ise gen denir. Hücrelerde DNA kromozom olarak adlandırılan yapıların içinde yer alır.

Yani özetlersem duygularımız hayatımızın yolunu çizen muhteşem bir kaynaktır. Çünkü bizim canlılığımız için gereklidir. Evet en önmeli görevi ise geçmişten gelen duyguları bugüne ve hatta geleceğe taşımaktır. Bu da küçük küçük yaşadığımız, deneyimlediğimiz anlık süreçlerimizi kodlayarak vukuu bulur. Üzgün, mutlu, neşeli, fedakar, sinirli, acımasız, anlayışlı, sıkıntılı ve boş gibi ifadeleri çok sık telaffuz eder olduk. Bunun gibi duygularımız da beynimizin kromozomları görevindedirler. Kromozomlar kalıtımı sağlarken, duygularımız da bizlerle yeniden doğarlar. Bu noktada kromozomlar ne kadar sağlamsa hücrenin çekirdeği de o denli kuvvetli olur. Yani içselleştirdiğimiz duygularımız ne kadar sağlamsa, kırılmamışsa ya da örselenmemişse işte o zaman ruh, beden ve kalp olarak  bütünüz demektir. 

Söylemek istediğim şu,  verilen mesajları iyi kodlayın. Tüm kodlar karşılığını bulsun ki hayat senteziniz kusursuz işlesin.Unutmayın kelimelerimiz davranışlarımızı, davranışlarımız da hayatımızı şekillendirir. Duymak istediklerimizi konuşmalı ve yaşatmalıyız. Çelişkilerinizden kurtulun.Gerçekten yapmayı istediğiniz şeylere yoğunlaşın. Hiçbir şeyi biriktirmeyin. Toksinlerinizden bir an önce uzaklaşın.Gözlerinizi kapatın ve zihninizin kontrolünü elinize alın. Ancak o zaman tam olarak sağlıklı olabilirsiniz. Ertelemeyin.

Sevgiyle Kalın.

Prof. Koç ve NLP Uzmanı

Şelale Bilgiç Uruk.

 
Toplam blog
: 40
: 250
Kayıt tarihi
: 29.05.13
 
 

15.04.1981 Ankara doğumluyum. Akademik hayatım bittikten sonra kendimi mutlu hissettiğim ve görme..