Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '11

 
Kategori
İnançlar
 

Şimdi hesap anıdır

Şimdi hesap anıdır
 

Sur'a üfürüldü; böylece Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar. Yer, Rabbinin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar. Her bir nefse yaptığının tam karşılığı verildi. O, onların işlediklerini daha iyi bilendir. (Zümer Suresi, 68-70) 

 

Dünya üzerinde yaşamış tüm insanlar, hesap günü diriltilirler. Ancak inkar edenler için o an oldukça zorlu bir zamandır. Diriliş anında inkarcılar, "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş." (Yasin Suresi, 52) diyerek şaşkınlıklarını dile getirirler. 

 

Ardından gözleri yuvalarından fırlar ve "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (Enbiya Suresi, 97) derler korku içinde. Ağızlarından çıkan "eyvah" sözü büyük pişmanlığın ifadesidir. Dünya hayatında kendilerini uyaran insanların doğru söylediklerini, ölümle birlikte yok olmadıklarını, yeniden dirilişin gerçek olduğunu, uyarıldıkları herşeyin başlarına geleceğini kavrarlar. 

 

Dünya hayatında Allah'ın rızasını kazanmayı ve O'nun azabından sakınmayı hiç düşünmemişlerdir. Allah'ın gücünün ve varlığının kanıtları bu denli açıkken onlar yüz çevirmişlerdir. Dahası Allah eşsiz merhametiyle onlara zaman zaman hatırlatmalarda da bulunmuş, hoşnutluğunu kazanmanın yollarını da göstermişken... Kaçırdıkları fırsatları düşündükçe pişmanlık duyguları daha da şiddetlenir. Ellerini ısırarak şöyle derler: "Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım, vah yazıklar bana, ne olurdu da filanı dost edinmeseydim. Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur'an'dan) saptırmış oldu." Şeytan da insanı yapayalnız ve yardımsız bırakandır. (Furkan Suresi, 27-29) 

 

Dünya hayatında çok değerli gördükleri çocuklarından, eşlerinden ve anne babalarından kaçarlar. Ne akrabalık ne de dostluk bağları kalmamıştır. Yaşadıkları korku öyle şiddetlidir ki, Allah'ın azabından kurtulabilmelerine karşılık oğullarını, eşlerini ve kardeşlerini fidye olarak vermeyi bile isterler. Ancak hayır; hiçbiri kabul edilmez. Bugün tüm bu çabalar sonuçsuzdur. 

 

İnkarcıların korku ve dehşet içinde yaşadıkları o an, müminlerin coşkuyla bekledikleri andır. Yüzleri, inkarcıların "toz bürümüş, karartı sarıp kaplamış" yüzlerinin aksine apaydınlıktır ve onlar sevinç içindedirler. 

 

O gün sahip olunan en değerli şey, Allah'ın hoşnutluğu amacıyla yaptıkları salih amellerdir. Dünyada yığıp biriktirenler, servetlerini Allah yolunda harcamayanlar, bugün yoksuldurlar. 

 

Allah Kur'an'da, "davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?" "Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız. (Kehf Suresi, 103-105) buyurur. Onların zaman zaman yaptıkları güzel davranışlar da inkar ettikleri için boşa gitmiştir. 

 

Ahiretten yana kuşkuda olduklarından, dünyada nefislerinin bencil tutkularını gözetmiş, mal yığıp biriktirmiş ancak şimdi hazırlıksız yakalanmışlardır. Bugün ise din günüdür; "mü'mini kafirden, haklıyı haksızdan ayırma" günüdür. (Saffat Suresi, 21) 

 

Allah'ın kendilerine bir kavuşma zamanı tespit etmediğini zannedenler, Rabb'lerine sıra sıra sunulurlar. Önlerine kitap konulur. Tüm suçlu-günahkarlar dehşet ve korkuya kapılırlar. "... Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp her şeyi sayıp-döküyor?" (Kehf Suresi, 49) derler. Vicdanlarını susturarak yaptıkları nankörlükler ve kötülükler ortaya dökülür. Yapıp ettiklerine kendileri de şahit olurlar. 

 

Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. 

Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 6-8) 

 

İnkarcıların, ölüm melekleri tarafından yüzlerine ve sırtlarına vurularak canlarının alınmasıyla başlayan "beli büken işler" zincirleme devam eder. Onları şimdi bir yıkım daha beklemektedir. Kitapların verildiği an... Müminler kitaplarını sağ taraftan alırken, kitapları sol taraftan verilen inkarcılar o anda toprak olmayı dilerler. 

 

Nebe Suresi'nde inkarcıların pişmanlık içinde, "bana keşke kitabım verilmeseydi", "hesabımı hiç bilmeseydim", "keşke ölüm her şeyi kesip bitirseydi", "ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" dedikleri bildirilir. Dünyadayken yakınlarının arasında sevinç içinde olan, Rabb'lerine dönmeyeceklerini zanneden bu kişiler, en şiddetli pişmanlığı yaşar, yok olmayı çağırırlar. 

 

Şimdi hesap anıdır. Tüm insanlar dünyada yapıp ettiklerinden sorgulanacaklar ve haklarında hüküm verilecektir. Müminler kolay bir hesaba çekilirler ancak inkarcıların hesabı son derece zorlu olur. Allah'ın Kur'an'la bildirdiği buyruklara uyup uymadıklarıyla, erteledikleriyle, göz ardı ettikleriyle, nankörlükleriyle kısacası gaflet içinde tükettikleri yaşamlarının her anı ile ilgili olarak sorgulanırlar. Dünya hayatında Allah'tan uzak yaşam sürmelerine mazeret olarak söyledikleri samimiyetsiz sözleri burada söyleyemezler. Çünkü özür beyan etmelerine izin verilmez; o gün sesler kısılmıştır. 

 

Müminlerin yaşadıkları neşe ve mutluluğu gördükçe, inkarcılar daha da büyük bir pişmanlık duyarlar. Çünkü dünyadayken müminlerle alay etmiş, onları "düşük akıllı" olarak nitelendirmiş ve onların çağrılarından yüz çevirmişlerdir. 

 

Artık Kur'an'daki ifadeyle "duyarlı teraziler" ortaya konur. Allah'ın sonsuz adaleti tecelli eder; hiç kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa teraziye getirilir. İnsanlar kitaplarındaki amellerine göre sonsuz cennete ya da sonsuz cehenneme girerler. Müminler için sonsuz kurtuluş ve mutluluk yurdu cennetin kapıları açılır. Melekler onları "selam"la karşılarlar. 

 

İnkarcılar ise kazandıkları dolayısıyla müstahak oldukları yeri dehşet içinde anlar, korkuyla titrerler. Gidecekleri azap dolu mekan, "haviye"dir. 

 

İşte, kimin tartıları ağır basarsa,  

Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir. 

Kimin tartıları hafif kalırsa,  

Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum). 

Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? 

O, kızgın bir ateştir. (Kaari'a Suresi, 6 –11)  

 

Rast Haber 

 
Toplam blog
: 727
: 972
Kayıt tarihi
: 09.02.10
 
 

Ekonomi okudum. 5 yıldır haber siteleri, portal ve dergilerde yayınlanan yazılarımı ve inandıklar..