Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '14

 
Kategori
Güncel
 

Şimdi tam zamanı ..

Her karışı için hiç düşünmeden canımı defalarca verebileceğim ülkemin annelerinedir bugünkü yazım.. Yüreği anne olan her kardeşim önyargısız, dikkatle ve yüreğiyle okusun bu yazdıklarımı. Yüreğiyle okusun çünkü ;yaşadıklarımızın çözümü mantık ötesi, yüreğimizde gizli. Önce Yaşanmış hikayelerden birini aktaracağım size bugün ancak gerçek olmayan isimlerle tabii. Hikaye sahiplerine gerçek kimliklerini belirtmeyeceğime söz verdim. Çünkü 2 evladını da kaybeden hikaye sahibi anne oğullarının gölgesinin torunlarının üzerine düşmesini istemiyor. Ben de onun bu isteğine sonsuz saygı duyuyorum.. Yaşananlar tahmin edeceğiniz gibi Güneydoğu'da geçiyor. Aralarındaki en dikkat çekici ve ilginç olan hikayeyi aktarıyorum size.

Bir elinde madalya diğer elinde iki ayrı fotoğraf. Geride iki ayrı cenaze .. Asker oğlu teröristlerce pusuya düşürülmüş, genç er kanının son damlasına kadar teröristlerle savaşmıştı. Bölük komutanı ve 5 arkadaşı gözlerinin önünde şehit oldu. 2 Kişi kalmışlardı. Karşı tarafta zaiat vermeye başlamıştı, silah seslerinden 2 ya da 3 kişi kaldıkları anlaşılıyordu. Silah arkadaşına baktı, o da ona. Uzun gibi gelen bir iki saniye süren bu bakış ikisine de çok şey anlattı. Helalleştiler.. Sözleştiler.. Kim sağ kalırsa ailesine geride düşenin künyesini o götürecekti. Son kez birbirlerine bakıp aynı anda siperlendikleri kayanın arkasından silahlarını hedefe boşaltarak ilerlemeye başladılar. 1, 2 ve son silah sesi.. Üç kişiden 2’si kaçmış geride yaralı bıraktıkları terörist ölmek üzereyken, anlaşılan ölüme yalnız gitmek istememişti. Hazar son kez silaha uzandı ama kendisini vuran teröristin kımıldamadığını görünce vazgeçti. Kalan gücünü arkadaşının yanına gitmek için kullandı. Helalleşmiş ve sözleşmişlerdi. Şehit arkadaşının künyesini ailesine o götürecekti. Arkadaşının gözlerini kapadı, söz verdiği gibi künyesini alıp boynuna astı, rahat uyu dedi.. Gözün arkada kalmasın bitirdik namussuzları.. Konuşurken içinin çekildiğini kanının donduğunu hissetti. O an farketti kendisi de ağır yaralanmıştı. 18 Ayın tecrübesiyle bu yaranın onu eve sağ döndürmeyeceğini anladı. Hemen silahını aldı, gelen olursa haklamak için son vurduğu teröristin yanındaki kayanın arkasına siper almaya çalışırken, teröristin kımıldadığını gördü. Tam nişan aldığı sırada, terörist son nefesini verirken yüzünü örten poşu açıldı. Hazar gördüğüne inanamadı. Yüzü sakallı saçları uzundu ama yine de  7 yıl önce zorla dağa çıkarılan kardeşini tanımıştı. Hüseyin Hazar'ın ikiziydi. Daha 13 yaşındayken PKK zorla dağa çıkarmıştı kardeşini. Yıllarca haber alamadılar Hüseyin’den. Hazar o gün yemin etmişti.. Annesini gözü yaşlı bırakan, kardeşinin yalvarmalarına aldırmadan onu zorla dağa çıkaran bu illetin karşısında yılmadan savaşacak, bir gün kardeşini onların elinden kurtaracaktı.. Hüseyin de tanıdı Hazarı, son nefesini verirken hazin bir gülümseme yayıldı yüzüne.. Hazar kalan gücünü kardeşinin yanına sürünerek gitmek için kullandı. Son nefesini verirken bir eli kardeşinin elinde, diğer eli boynuna taktığı şehit arkadaşının künyesindeydi. Güvenlik güçleri Hazar'ın cesedini bulduğunda ne yüzündeki buruk gülümsemeye ne de gördükleri tabloya anlam veremedi takii ; teröristin yıllar önce dağa çıkarılan Hazar'ın ikizi olduğunu öğrenene kadar.. Burukta olsa gülümsüyordu Hazar. Hem silah arkadaşına verdiği sözü tutmuş künyesini bırakmamıştı hem de yıllar önce kaçırılan kardeşini PKK’nın elinden sonsuza dek kurtarmıştı.. Zilan kadın asker oğlunun şehit düştüğünü öğrendiğinde yıkılmış diğer oğlunun bulunduğunu öğrendiğinde kısa süreli umutlanmıştı.. Ancak umudu iki oğlunun çatışmada birbirini vurduğunu örendiğinde ise kara yasa dönüşmüştü.. Zilan ne şehit oğlunun cenazesinin haklı acısını ve gururunu yaşayabildi ne de dağa zorla çıkarılıp terörist yapılan oğlunun cenazesine anne yüreğiyle istediği gibi sahip çıkabildi.. Anne Zilan'ın, 2 oğlunu da toprağa verdiği gün; ardı gibi, önü de yüreği de hüzün, keder ve karanlığa büründü..

Şehitlerimizin, şehit ailelerimizin hala unutmadığımız nasıl yürek yakan hikayeleri varsa, Güneydoğu'daki annelerin de böyle 10’larca 100’lerce hikayeleri var yaşanmış; anne yüreğine sahip kadınların yüreğini kanatan.. Ve o kadınların bu güne kadar korkudan seslerini çıkaramadıkları için tüm ülkeye yayılmış sesiz çığlıkları da var bizlerin duymadığı.. Ve şimdi ; onlar da evlatlarını bu kanlı oyunun içinden kurtarabilmek için canlarını ortaya koyacak kadar cesaretlendiler.. Çığlıkları artık içlerine değil tüm ülkeye yayılıyor. Onları en iyi anlayacak olanlarsa ; ''şehit anneleri.'' İçimizdeki hainleri bir kenara ayırırsak; geriye kalan herkes bu kanlı oyunun çaresiz oyuncuları aslında. Ben buradan Ülkemin tüm annelerine sesleniyorum: Batısıyla, Doğusuyla, Kuzeyiyle, Güneyiyle tek bir yumruk olurcasına elerimizi sımsıkı kenetleme zamanı. Öyle bir yumruk olalım ki, bundan böyle çocuklarımız kardeş kanında değil; bu kanlı oyunun oyun kurucuları kendi kanlarında boğulsun.

Toplumları şekillendiren biz anneler bir şeyi aklımıza koyup istemiye görelim ki, gerçekleşmiyor olsun. 

Anne yürekleriyle hep gurur duyduğum ülkemin kadınları, kardeşlerim; hadi uzatın elerinizi birbirinize..

Allahın, kadına bahşettiği annelik gücünü hatırlamanın ; ''şimdi tam zamanı.''

 
Toplam blog
: 22
: 190
Kayıt tarihi
: 07.01.13
 
 

Eğitim: İletişim( Radyo-Televizyon) Meslek:  Radyo ve Televizyon haber program yapımcı ve sunucu...