Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Simit mi poğaça mı

Simit mi poğaça mı
 

Püfür püfür bir rüzgarın güler yüzlü güneşle kurutmaya çalıştığı neşeli bir beyaz çarşafın serileceği yatağı beklerken yaşadığı coşkular içindeydim.

Sanki güneşin gülücükleriyle yumuşattığı ıslak gözlerim rüzgarın şefkatli dokunuşlarıyla parlıyor, içimdeki çiçekler rengarenk desenler olarak çarşafın sakız kokan bembeyaz suretine nakşediliyordu.

Huzurlu bir uykunun sonunda gösterime giren rüyanın farklı karakterlerdeki başrol oyuncusuydum.

Sazından koparılmış acılı neyin ezgileriyle neşeli kıvrak piyanonun meydan savaşında aradan sıyrılıveren bir çellonun acemi coşkusuyla yerimden kalktım.

İşte bir uyku daha bitmişti

İşte yeni bir gün daha başlıyordu.

Beynim sıfırlanmış bir bilgisayarın oburluğuyla sabah kahvaltısını yapmak için kayıtlarına başlamıştı.

Apartmanın kapsından çıkıncaya kadar play-back bir şarkının nakarat bölümleri gibiydi hazırlanmam ve sokağa çıkışım.

Apartmanın kapısından çıkınca Kocatepe Camii’nin muhteşem görüntüsünü kaydettim. Sekiz yıldır bu semtte oturmama rağmen burnumun dibimdeki bu camiye gitmediğim için hayıflandım. Oysa camilere, kiliselere ve diğer mabetlere ilgim öyle büyüktü ki.. Her zaman olduğu gibi bugün de gitmeyi erteledim.

Kocatepe’nin tepeliğini yumuşattıkları yokuştan aşağı indim, Meşrutiyet Caddesi’ne döndüm. Simitçinin sesinden önce simidin susamlarının kokusunu duydum. Daha bu kokunun tadına varamadan yirmi metre ilerideki Şirin Boğaziçi Pastanesi’nin mahlepli poğaçasının kokuları burnuma saldırdı. İşte esas savaş buydu: Poğaça mı simit mi? Ne türban ne Ergenekon ne demokrasi? Çünkü damağım bir an önce karar vermemi istiyordu. Daha önceki sevişmeleri hatırlayan bir bedenin şehvet dolu uyarılması gibiydi. Üstelik beş saniye içinde karar vermeliydim. Hem yürüyüp hem karar vermek öylesine zordu ki…

Yürümeye devam ettim. Kahvaltıdaki ilk çayın tadı güne nasıl başlayacağımda öylesine belirleyiciydi ki. Bu önemli kararı veremediğim için mutsuzdum; çünkü yol üstündeki diğer simitler ve poğaçalar damak tadıma uygun değildi. Aşksız bir sevişme yaşamaktansa çayın yalnızlığına razı oldum

İşte bu yüzden günüm çok kötü geçti.

Bir kilometre ötemdeki Meclis’te, Anayasa Mahkemesi’nde de çok önemli kararlar alınıyordu; ama hiçbiri simit mi poğaça mı sorusunun cevabını vermiyordu.

 
Toplam blog
: 114
: 1620
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

1964'te Ankara'da doğdum. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirip fabrikada ve şantiyede çalıştım..