Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '13

 
Kategori
Sınavlar
 

Sınav, Puan, Tercih ve Yerleştirme

Sınav, Puan, Tercih ve Yerleştirme
 

Hayat Boyu Sınav


Orta Öğretimde de nedendir anlayamadığımız bir karmaşadır gidiyor. Yüksek Öğretim sınavlarının eksikleri Orta öğretime de yansıtılmış görülüyor.

Seçme yerleştirme çok önemli bir konu. İlerideki yıllarda değeri daha çok anlaşılacak bir bilim dalı olarak görüyorum.

Türkiye'de bu konuda uzman kişiler ve bağımsız bir kurum olmasına rağmen, basından yansıyan beyanlar, benim gibi halktan insanın bile müdahil olma arzusunu kamçılıyor.

İkinci tur tercihler yapılmış, hala kontenjanlar doldurulamamış. Sebebi de yüksek puanla istemedikleri eğitim kurumuna yerleştirilmiş olanlara tercihlerini değiştirme fırsatı verilmesiymiş. Üniversitelerde olduğu gibi bu fırsat verilmeseymiş, ortalık güllük gülistanlık olurmuş ???

Basındaki yazar çizerin görevi, çarpıklıkları, haksızlıkların kaynağını görüp onların düzeltilmesini önermek olmalı. Karar vericilerin özgürleştirmeye çalıştıkları sistemlerin ortaya çıkardığı kararsızlıklar eleştirilerek,  haksızlıkların sürdürülmesini savunanlar oluyor.

Taban puanı, esas liste, yedek liste gibi kavramlar, bugünün bilgisayar destekli dünyasında, merkezi test ve yerleştirme sisteminde neden var bir türlü anlayabilmiş değilim.  Çünkü, merkezi sınav puanına göre yerleştirme de Öğretim kurulunun belirlediği kriterlere göre öğrenciyi seçme imkanı yok. Sadece iki kriter işliyor.

Bir tarafta Sınav sonucu elde edilen PUAN sıralama kriteri olarak belli. Sınav sonucu alınan puan, en fazlasıyla fen, sosyal, matematik gibi konu başlıklarına verilen cevaplara göre eşit puan kazandıran bir ortalama. Yani ezbere dayalı bir soruya doğru cevap verilerek elde edilen bir puanla, özel olarak bireyin düşünme, sentezleme yeteneğini ortaya çıkartacak akıllıca hazırlanmış sorulara verilen doğru cevaplar ayrıca sınıflandırılıp ilan edilmiyor. Bu yüzden de eğitim kurulları kendi istedikleri özellikleri sınavda gösterebilmiş öğrencileri seçme imkanları olmadığını zannediyorum.

Bilgisayar destekli / Akıllı test metodları uygulamaya sokulsa, test sonuçları bireyin farklı yeteneklerini kısmen bile olsa ortaya çıkartılabilse, belkide birden çok puan seçme ve yerleştirmede esas alınarak hem bireyin hem de eğitim kurumunun idealleri gerçekleştirilebilir.

Diğer tarafta da öğrencinin TERCİH edeceği okul listesi var. tercihi etkileyen onlarca kriter var. En önemlisi, Marka, İmaj. Daha sonra okulun farklı kriterlere göre başarı sıralamaları var.  Eskiden  şöyle bir şablon vardı: "Hariciyeci olacaksan, Galatasaray'dan ve Mülkiye den mezun olman gerekir "

Öğrenci tercihini % 100 özgür olarak yapmasına izin verilmişse, en cok tercih edilen okulların kontenjanlarının çok üzerinde talep alması normaldir.  Sistemdeki çarpıklığın temelinde, öğrencinin tercihini tam ve doğru yansıtmasına izin verilmemesi yattığını düşünüyorum. 

Sonuçta 10 tercih ile 30 tercih veya istediği kadar tercih arasında ne fark var ? Sonuçta bilgisayar değilmi hesabı yapacak olan ?  Puan ve Tercihin optimum eşleştirmesi neredeyse başlangıç seviyesindeki bilgisayar programlama dersinin bile konusudur diye biliyorum.

Ama, anlaşıldığı kadarıyla iş o kadar basit değil. İşin içerisine başka fakörler giriyor. Puan tarafında yapacak iyileştirmelere yukarıda ucundan bile olsa değindim.

Fakat tercihte kısıtlama yapıldığı için, sistem çarpıklaşıyor, arz ile talep bir türlü optimum seviyede dengelenemiyor. Esas çarpıklığı yaratan sebep üzerinde kafa yormak yerine, işin esası olmayan yan unsurlar üzerinde varyasyonlar üretiliyor.

Aklıma şu da gelmiyor değil. Aldığı puanla, ilk turda kesin kayıt yapabileceğini o  kulu tahmin edebilmeyi bir zeka / analitik düşünce yeteneği olarak değerlendirme becerisi gösteren öğrenciye ek prim vermek istiyor olabilir mi ?  Tabii ki abartıyorum.

Keşke olsa. Böyle bir sistem olsa, bizde çok hızlı istatistikçiler, borsacılar, talih oyunlarından para kazananlar, stratejik planlamacılar yetişiyor demektir.

Orta öğretimden başlayarak öğrencilere;  ileride olacakları, fırsat ve riskleri, işkembeden değil de gözleme, ölçüme ve bilgiye dayalı  bilimsel yöntemlerle, doğruya en yakın tahmin edebilme özelliğini geliştirme ve sınama imkanı tanınsa, iyi olmaz mı?

Eğitim kurumlarında, Sınav hazırlık kurslarında bilgiyi binlerce soru paketlerine bölerek, bunların alıştırma yoluyla ezberlenmesine dayalı bir sınav sisteminin ağırlığı azaltılıp, bilgiyi değil yaratıcı düşünmeyi, deney yoluyla öğrenmeyi, çözüm üretmeyi öne çıkartan bir eğitim sisteminde elde edilen başarıyı da seçme yerleştirme kriteri olarak kullanma imkanı geliştirilebilmiş olmasını bekliyor insan.

Daha doğrusu, artık hepimiz anlamalıyız ki, daha iyi, daha verimli yeni bir dünyada yaşamak istiyorsak, şeffaf olmak zorundayız. Test edilmekten, gerçek bilgi, beceri ve yeteneklerimizin ortaya çıkıp kayıt altına alınmasından rahatsızlık duymamalıyız. Ben bilgi ve becerilerimi  şeffaf bir şekilde paylaşmadan bir göreve aday olmam mümkün değil. Fırsat eşitliğine de, sisteme de aykırı. Bilgi olmayan yerde imajlar markalar hüküm sürüyor. Yeni gelene fırat eşitliği yaratılmıyor.

Bakıyorsun işe alacağın adamın havası bol, küçük dünyaları ben yarattım diyor. Mülakatta da bilgili görünüyor ve iyi laflar ediyor. Yüksek maaşla iş veriyorsun. 3 ay sonra bakıyorsun içi boş. Senin istediklerinle onun verebilecekleri uyuşmuyor.  

Bilgiyi kendin deneyerek üretmenin maliyeti çok yüksek. Tekerleği tekrar tekrar keşfetmek anlamına geliyor.

Yeni dünya düzeninde bilgi ve beceri de ölçülmüş, past performans kayıt altına alınmış olmalı. Kontrollu ve güvenlik tedbirleri % 100 güvenceye alınmış bir bilgi paylaşımına izin verilmelidir. 

Sadece okullarda değil, bir hayat boyunca. Muhasebecisi de, avukatı da, mühendisi de, ana okulundan başlayarak yeni düzeni oluşturmalıyız.

 

 
Toplam blog
: 17
: 423
Kayıt tarihi
: 23.01.12
 
 

İlgi Alanı; Doğrudan Demokrasi / Sanayi /Teknoloji Sanayici, girişimci; otomotiv, mühendislik..