Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '10

 
Kategori
Eğitim
 

Sınav korkusu mu? Sınav kaygısı mı?

“Off ya, yarın Fizik ve Matematikten sınav var! Ya başaramazsam? “Acaba sorular daha çok hangi konulardan çıkar?” Ya da “Yarın ehliyet sınavında ne yapacağım?” “Bu üniversite sınavları da ayrı bir dert !” Bu sözler ümitsizlik ve sınav kaygısının işaretidir.

Sınav, kişi hakkında karar vermek için yapılır. Sonucunda kişi ya kazanır ya da kaybeder. Başarısız olma korkusu kişide sınav korkusuna neden olur. Sınav korkusunu “hiç bilmeyenler ile çok bilenler” duymazmış. Sınav korkusu (değerlendirilme korkusu ) geçicidir. Düzenli ve plânlı çalışma ile kaybolur. Ancak “sınav kaygısı” kalıcıdır. Zayıflık duygusunun yol açtığı korku, kendi yeteneklerine güvenme olan cesaret ile zamanla yok olur.

Her öğrenci mutlaka sınavdan hemen önce bir heyecan duyar ancak bu heyecan onun başarılı olmasını sağlayacak, canlı ve diri tutacak ölçüde olduğunda gerekli bir duygudur. Aşırı olanı ise başarısızlığını hazırlar.

Sınav korkusu duyan bir öğrencinin sınavı yaklaştıkça korkusu ve telaşı artar. Bu korku öğrencinin çalışmasına ve öğrenmesine engel olur ve sınav gününde ise ne yapacağını bilemez.

Bir sınav sırasında, öğrencilerin %61'inin sınav kağıtları dağıtılırken kalp atışları hızlanır. %67’si karınlarında ağrı hisseder. %46’sının, heyecandan elleri titrer. %63'ü sınavda kırık not alabilirim diye korkar. %58'i çok iyi çalışıp öğrendiği halde, sınav sırasında birçok şeyi unutur. %51'i her gün normal derslerden bile korku duyar.

Sınava hazırlanan herkesin dönem dönem yaşadığı usanma ve karamsarlık duygusu normaldir. Gereksiz olan ise bu duygular karşısında ümitsizliğe kapılarak, kendinizi güçsüz ve çaresiz hissederek çalışmayı bırakmaktır. Öğrencilerin sinirli, huysuz ve tedirgin olması ve strese kapılmalarının esas nedeni “kendine güvenmemeleri, özgüvenlerini ve ümitlerini yitirmiş” olmalarıdır.

İster ödüllü yarışma olsun, ister sınav her ikisinde de insan ister istemez heyecanlanır, “ya kazanamazsam” ise şüphesi başarısızlığına neden olur. Yapılacak işin normalden fazla önemsenmesi ve aşırı güven de aynı sonuca ulaştırır. “Ya başaramazsam” düşüncesini bırakmak ve “yapamam deme, yapan senden üstün değildir” anlayışını kabullenmek gerekir.

Eskiden bir padişahın dünyada eşi ve benzeri bulunmayan, çok değerli bir elması varmış. Bunu boynuna kolye olarak asmak istemiş. Vezirine “al bunun ortasına bir delik açtır” demiş. “Yalnız kırılır veya çatlarsa, onu yapanın kellesini de getir.” Vezir en usta kuyumculara gitmiş. Padişahın emrini ve işin önemini anlatmış. Hiç kimse elması delmeye cesaret edememiş. “Ya kırılır veya çatlarsa diye”. Saraya dönüşünde son olarak, yol üzerindeki yaşlı bir kuyumcuya gitmesini önermişler. Varmış oraya anlatmış durumu çok yaşlı güngörmüş ustaya. Usta almış çok değerli elması eline, arka tarafta çalışan genç kalfasını çağırıp, hiçbir açıklama yapmadan, sakin bir şekilde “Oğlum şunun ortasına bir delik açıver.” demiş. Genç kalfa günlük işlerde olduğu gibi hemen deliği açmış. “Buyur usta, al.” demiş. Kıssadan hisse ne ola ki ?

İnsanları heyecanlandırıp kaygılandıran işin aslı değil, ona verdikleri anlamdır. Aşırı kaygı başarma duygusunu azaltır, yok eder. Sınavlarda da durum aynıdır.

Sınav kaygısı olan öğrencilere “olumlu düşünme”, “daha iyisini yapabileceği” inancı ve “ümitsizliğe kapılmama” duygusu verilmelidir.

Hedeflerini iyi belirlememiş olanlar, kendilerini devamlı olumsuz değerlendirenler, özgüveni eksik ve kendilerini aşırı gözlemleyenler sınav korkusuna daha yatkındırlar.

Sayın Dr. Erman Topbaş’ın belirttiğine göre; korkunun kaynağının öğretmen, öğrencinin kendisi, sınavın özelliği, aile ve arkadaşlarının tutumudur.

Öğrencilerine karşı olumsuz tavır takınan, aşırı otoriter, notu tehdit aracı olarak kullanan, iyi ders işlemeyen öğretmen öğrencide korku yaratır.

Öğrencinin derse karşı tutumu, dersi önemsememesi, nasıl ders çalışacağını bilmemesi, tekrar yapmaması, önceki olumsuz sınav deneyimleri ile heyecanlı, kendine güvenemeyen, sınavlarda derece yapma isteği, yüksek puan alamama endişesi taşıması sınav korkusuna neden olur.

Sınav türü (sınavın test, uygulamalı, bilgi ve yoruma dayalı olması), sınav süresi (öğrencinin cevaplama hızı = öğretmenin cevaplama süresinin 3 katı zaman), bir gündeki sınav sayısı, sınavdan kaynaklanan korkulardır.

Dersin özelliği; yeni ders olması, ezbere dayalı olması, zor olması, sözel ya da sayısal olması, ”tek hak” olması sınav korkusunun nedenleridir.

Bunlara ailenin öğrenciden beklentileri, öğrencinin aileye hesap vermesi ve aileye maddi yük getirme kaygısı, öğrencinin başkalarıyla karşılaştırılması da aileden kaynaklanan korkulardır. Okulda öğrenciden yüksek performans beklentisi, kendine göre sınıf seviyesinin yüksek olması, diğer öğrencilerle rekabet etmesi de sınav korkusunu artırmaktadır.

Kısacası, sınav için “ön yargılı” olunmamalıdır. Öğretmen, öğrenci ve ana-babalar birlikte hareket etmelidir. Öğrencilerin motivasyonunu artırmak için; başarısızlık durumunda, önce düzenli uyku ve sağlıklı beslenme ile sağlığının korunması gerekir. Başarıya ulaşmak için neler yapılabileceği belirlenir. Stres azaltılır.

Öğrencilere Öneriler: Başaracağınıza inanın. Konuları tam öğreninceye kadar tekrar yapınız. (Öğrenileni hemen tekrarlayınız. Bilgiler 72 saatte bir tekrar edilince uzun bellekte kaydolur ve % 75 orada kalır.) Programlı ders çalışma alışkanlığı kazanınız. Başarılı olduğunuz alan üzerinde kendinizi geliştiriniz. Sık sık deneme sınavlarına giriniz. Kendi başarı seviyenizi kabul ediniz. Cesaret, sevgi, övgü ve takdir ile özgüveninizi kazanınız. Ne demişler ? “Her şeyini yitir, ümidini asla!”

Sevgiyle kalın. Saygılarımla.

Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..