Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '08

 
Kategori
Eğitim
 

Sınavlara hazırlanırken 3 tavsiye

Sınavlara hazırlanırken 3 tavsiye
 

sınav kağıdı ve kalem resmi


Haberleri seyrediyorsunuz >> Sınavlara hazırlanırken, sınavlar yaklaşırken hangi yiyecekler yenilmeli? Zeka artıran yiyecekler nelerdir ? Yeni sınav sistemi hakkında x profesöründen bilgiler ….

Gazeteleri okuyorsunuz >> Yeni sınav sistemi hakkında ipuçları, sınav stratejiniz nasıl olmalı? …

Arkadaşlarınızla muhabbet ediyorsunuz >> Hangi bölümden kaç soru çözebiliyorsun, kaç soru çözmen lazım, hedeflenen okullar/üniversiteler …

Okulda öğretmenler >> Verimli ders çalışma yolları, ders planı nasıl yapılmalı …

Evde anne-babanız >> Niçin ders çalışmıyorsun, bak komşu kızı Ayşe’ye yatıyor kalkıyor ders çalışıyor.

Vs. vs. YETMEDİMİ?

Bende psikolojik danışman olarak, bu yollardan geçmiş biri olarak 3 TAVSİYEDE bulunayım.

İLK TAVSİYE : BÜTÜN BİLİM ADAMLARININ TAVSİYE VE NASİHATLERİNİ UNUTUN. ( Benim nasihatlerimi yazının sonunu okuduktan sonra isterseniz unutun ama. )

Bilim adamlarına göre arılar uçamaz, uçmaması gerekir. Çünkü arıların kanatları gövdelerini ve özellikle o dev gibi kalçalarını kaldıracak güçte değildir. Vücutlarına göre orantı yapıldığında bütün gövdesini kaldıracak, daha da önemlisi uçurabilecek ve manevra yaptırabilecek yetiye sahip değildir. Siz etrafta uçamayan arı görüyormusunuz? Ya da “ Heeey bu kanatlar çok ince ve küçük, benim aerodinamik açıdan bozuk olan devasa kalçamı taşıyamaz, benim uçmam imkansız en iyisi ben uçmayayım” diyen, bir kenarda duran ve ağlayan arı görüyormusunuz?

Bilim halen arıların nasıl uçabildiğini açıklayamıyor. Ya bu zamana kadar üretilen bilimsel bilgiler ve teknolojiler yetersiz ya arılarda problem var.

Ama açıklaması çok kolay. Problem ARILARDA. Evet evet. Yanlış duymadınız. Problem ARILARDA. Arılara hiç kimse “sizin uçamamanız gerek” dememiş ve arılarda uçamayacaklarını bilmedikleri için uçmaya devam ediyor. İnanın bunu bilseler hiçbiri uçamaz.

Sizde arılar gibi bildiğiniz gibi davranın, olduğunuz gibi olun.

İKİNCİ TAVSİYE : EKMEĞİN BEDELİNİ ÖDEMEYE HAZIRMISINIZ?

Tarihteki en büyük 3 imparatorluk hangileri biliyormusunuz?

Bilmiyorsanız ben söyliyeyim. En fazla yaşayan, tarihe damgasını vuran imparatorlukları

1.Çin imparatorluğu ( MÖöö den önce bile vardı. Birkaç bin yıllık ömrüyle ) 2. Bizans imparatorluğu ( Osmanlı imparatorluğu kurulana kadar bin yıl ve birkaç asırlık ömrüyle ) 3. Osmanlı imparatorluğu ( düz hesapla 7 asır varlığını koruyabilmiş. )

Ben size dünyanın en uzun yaşayan Çin imparatorluğundan bir hikaye anlatacağım.

Rivayet bu ya zamanın çin hükümdarlarından birisi imparatorluğundaki bütün bilim adamlarını, sanatla uğraşanları, savaş komutanlarını ve eğitim uzmanlarını sarayına çağırmış. Onlara şöyle buyurmuş “ İmparatorluğumuzu çağlar boyu yaşayacak / yaşatacak şekilde , başarının sırrını benim için araştıracaksınız ve bunu halkımıza yayacaksınız” demiş ve onlara süre vermiş. Bilim adamları, sanatçılar, komutanlar ve eğitim uzmanları bir araya gelmişler. 1 yıl boyunca kendilerini dünyadan soyutlayacak şekilde saraya kapatmışlar. Kendilerini başarıya ulaştıran şeyleri ortaya dökmeye ve bunları birleştirmeye. 1 yıl sonra imparatorun karşısına çıkmışlar. Önlerinde 100 ciltlik devasa ansiklopedik bir eserle. İmparator şöyle bir bakmış. Hepsini yerlere atmış. “ Benim halkım bunu okumaz , okuyamaz. Sadeleştirin öyle gelin huzuruma” diyede güzel bir celallenmiş. Bilim adamları, sanatçılar, komutanlar ve eğitim uzmanları tekrar bir araya gelmişler. 6 ay daha çalışmışlar. İmparatorun huzuruna yine çıkmışlar. Bu sefer 50 cilt. İmparator yine “ Benim halkım bunu okumaz , okuyamaz. Sadeleştirin” diye yaygarayı koparmış. Yine aylar günler boyunca çalışmışlar. 25 cilt haline getirmişler.. İmparator yine “ Halkım bunu okumaz, okuyamaz”. 10 cilt. İmparator yine aynı, 5 cilt imparator yine aynı. 1 cilt imparator yine aynı. 100 sayfa imparator yine aynı, 50 sayfa imparator yine aynı. Hayır, hayır, hayır. Ağzından başka laf çıkmaz şekilde. 25, 10, 5 sayfa, 1 sayfa, yarım sayfa. İmparator hep aynı cevap. En sonunda bilim adamları, sanatçılar, komutanlar ve eğitim uzmanları kendilerini başarıya götüren sırları 1 cümle şeklinde özetlemişler ve imparatorun huzuruna çıkmışlar ve demişlerki “ Yüce imparatorumuz, bizler kendi alanlarında uzman olanlar, başarılı olanlar, başarımızın sırrını 1 cümleye sığdırdık. Halkımızın okumasına gerek yoktur. Kulaktan kulağa aktarılacak kadar basit hale getirilmiştir” demişler. İmparator merak etmiş. “Diyin o zaman demiş”
“Halkımızı ve imparatorluğu çağlar boyu yaşatacak, başarıya götürecek öz bu cümledir”
“BEDAVAYA EKMEK YOKTUR.”
İmparator istediğini almıştır artık “Buyruğum yerine gelmiştir. Başarınızın özü halkımın anlayacağı kadar basittir” der ve onları ödüllendirir.

Bu hayatta yaşadığımız herseyin, yaptığımız herseyin bir bedeli vardır. Bedelini ödedikten sonra kavuşamayacağınız, olamayacağınız, yaşayamayacağınız veya yapamayacağınız bir şey yoktur. Sadece ödenmesi gereken bedler vardır. Bedeli bilin ve ödeyin. Girdiğiniz ve gireceğiniz eğitimle alakalı yazılı sınavlar hayatınızda karşılaştığınız ve gelecek hayatınızda yaşadığınız olaylar sonucu karşılaşacağınız durumlar ve sınavlar arasında en basitidir. Toplasanız en fazla 37 ekran bir tv kutusunun içine sığacak kadar kitaplarda yazan bilgiyi hatmeniz isteniyor. Çok basit bir sınav. Gerçekten çok basit. Okuyacak, çalışacak, öğreneceksiniz sadece. Sizden öğrendiklerinizin, bildiklerinizin aktarılması isteniyor. Yeni bir bilgi üretmeniz değil. Bir bilgiyi aktarmak , üretmekten daha kolaydır. Köprünün geçiş bedeli belli. Zamanızı, aklınızı ve bir miktar emeği bir süre buraya kanalize etmek. Bedeli gelecekte yaşayacaklarınızın yanında çok ufak bir bedel.

Bu bedeli ödeyenlerin hepsi, ödedikleri bedelle orantılı olarak istedikleri başarıya kavuşacaktır.

Bedeli ödediyseniz aşağıda birkaç örnek şeklinde verilenlerin hepsi sadece stres düzeyinizi artırmaktan başka bir seye yaramayacaktır. Başka hiçbirşeye ama HİÇBİRŞEYE fayda etmezler.

>>Gireceğiniz sınavlarda kaç soru çözmeniz gerektiğini bilmenize gerek yok,

>>Ortaöğretim başarı puanınızı mezun olmadan hesaplamaya da gerek yok,

>>Hatta istediğiniz kurumun kaç puanla insanları kabul ettiğinide bilmeye gerek yok. >>Zekayı artıran yiyecekleri bilmeyede gerek yok. Çünkü dünyada böyle yiyeceklerde yok. Size kötü bir haber vereyimmi. Doğdunuzda beyninizde ne kadar hücre varsa ve yaşantılarınızla bu beyin hücreleri arasında hangi bağları ne kadar çok oluşturduysanız zekanız o kadar. Zeka gerileyebilen bir olgudur ama asla ilerleyen, geliştirilebilen bir olgu değildir. Zeka sporlarıyla, oyunlarıyla uğraşın. Pratik zeka dediğimiz olguyu güçlendirin. Hani cin gibi çocuk derler ya işte o insanların sahip oldukları pratik zekayı güçlendirin.

Televizyondaki, internetteki, gazetedeki bilimsel açıklamaların ( ve bilimsel olmayan açıklamaların ) ve de uzmanların size hiçbir faydası yok. Onların hiçbiri sizin ödemeniz gereken bedeli ödemeyecek ve inanın bana söylediklerinin çoğunuda o bilgileri verenlerin hiçbirisi yapmamış olacak. O bedeli sadece siz ödeyeceksiniz. O bilgileri bilsenizde bilmesenizde sistem sizin ne kadar öğrendiğinize , ne kadarını aktarabildiğinize, girilecek sınavda istenen BİLGELİĞİNİZE bakıyor olacak. Siz sadece derslerinize çalışın. Sınava girin. Sınavın sonucunu bekleyin. Ödediğiniz bedel neyse karşılığını yüzde bir milyar alacaksınız. Siz sadece kendinize şu soruyu sorun. EKMEĞİN BEDELİNİ ÖDEMEYE HAZIRMIYIM? ÖDEYEBİLİRMİYİM? O EKMEĞİ İSTİYORMUYUM? İç Anadoluda, bir köyde çobanlık yapan, çavdar ekmeğiyle soğan yiyenler bile kazanıyorsa sizde kazanırsınız, fındık fıstıkla beslenenler olarak. Onun ödediği bedelin aynısını ödemek şartıyla.

ÜÇÜNCÜ TAVSİYE : FİL SENDROMUNDAN KURTULUN ARTIK

Bilmem bilirmisiniz sirklerde filleri 1 avuç uzunluğunda tahta kazıkla toprağa çakarlar. Koskoca filler hiç kaçmazlar. Kaçmak istemezler. Yetişkin bir fil 1 tonluk ağırlığı kaldırabilecek ve ortalama bir ağacıda köklerinden sökebilecek kadarda güçlüdür. Amaaaaa sirklerdeki filler kaçmazlar, kaçamazlar. Filleri “küçüktüm, ufacıktım, top oynadım acıktım” zamanlarında, yani yavruyken çelik kazıklarla, çelik zincirlerle, betona çakarlar. Küçük , küçücük, küççücük filcik kaçmaya çalışır ama nafile. Bir dener, iki dener, üç dener. Bu iş olmaz. Fil büyür, büsbüyük olur. Balinalardan sonra dünyadaki en güçlü ve en büyük 2. canlı olma ünvanını alır. 1 ton ağırlığı kaldırabilecek, bir ağacı köklerinden sökebilecek güçteki fil, 1 avuç uzunluğundaki bir tahta kazıktan, o kazığa ilişkilendirilmiş hasır ipten ve kazığın sokulduğu topraktan kaçamaz. Bir kere öğrenmiştir artık “ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİĞİ”. Bir kere öğrenmiştir artık, hayatı boyunca kendini “küçüktüm, ufacıktım, top oynadım acıktım” zamanlarında olmayı ve gücünün o kadar olduğunu sanmayı. Artık onun için çok geçtir. Tahta kazıklar, hasır ipler, toprak zeminler onu bir yerlerde çakılı tutmak için yeterlidir. Gerek yoktur artır çelik kazıklara, çelik zincirlere, betonarme zeminlere.

Çaresiz değilsiniz,

Hiçbirsey için geç değil.

Ödenecek bedel banka faizi gibi bir duruma gelmiş olsa bile her zaman bir ödeme planı bulunabilinir ve yapılabilinir. İstemeniz yeterli tahta kazıktan, hasır ipten ve toprak zeminden kurtulmayı. 1 adım atmanız yeterli.

ÖZETLERSEK

>>Yavru fil olmadığınız farkına varın.

>>Arılar gibi sadece işinize bakın, uçmak istiyorsanız istemeniz yeterli. Kanatlarınız var. Kanatlarınızın küçüklüğü, inceliği, vücudunuzla orantısızlığı önemli değil. İsterseniz ama gerçekten isterseniz o kanatlar sizi havaya kaldıracaktır.

>>Varmak istediğiniz beyazatlı prensin ülkesiyle, bulunduğunuz yer arasındaki uçurumun üstündeki köprüden ancak geçiş bedelini ödeyerek geçebilirsiniz. Siz bedele odaklanın, bedeli toplamaya, toparlamaya. Başka hiçbirşeye değil. 37 inç bir tv kutusu kadar kitapta yazılı olan bilgileri öğrenmek ve aktarmak, ortalama 65-70 yıllık bir insan hayatında karşılaşacağınız sınavların ve ödeyeceğiniz bedellerin içinde çok ufak bir yer kaplıyor.

 
Toplam blog
: 2
: 922
Kayıt tarihi
: 14.05.08
 
 

30 yaşındayım. 8 yıldır psikolojik danışmanlık yapıyorum. Üniversite bitirmiş. Yakın zamanda da y..