Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '08

 
Kategori
Öykü
 

SINDERMAN

Birazdan Gül Abla gelecek. Bana şimdi vık vık edip durma, işim başımdan aşkın, canım burnumda.

“Ama anneee” dedi küçük kız. “N’olur sinderella kitabını okusan, çok hoşuma gidiyor bu masal.” “Ben de severdim o masalı, senin gibi küçük kızken. Ama masallar hayata uymuyor kızım” “Olsun anneeee, olsun.”

“Zil çalıyo, koş git kapıyı aç, Gül Teyzen geldi. Bizim masaldan başka daha önemli işlerimiz var.”

Küçük kız gitti, evin kapısını açtı: “Gül teyzeee hoşgeydin, Güy Teyzeee bana bu sinderella masalını okur musun? “Ne masalı kızzz? Ben anlamam masal falan! Ne diyo kız Hülya bu sinder mi singer mi, ne? “Boş ver Gül Abla bakma sen ona, tutturmuş bana sinderella masalını oku, diye. Akşama okucam işte diyorum, ama anlatamıyorum. Annem de bana çok okuduydu bu masalı ama masal işte, bak ne oldu, prens falan olmadı. Prens bulduk derken, sinderellanın arabası gibi, prens kabak çıktı. Kaldık mı beş parasız üç çocukla ortada.”

Gül Abla, dur ben sana bi çay koyayım da geleyim.

Vurdum ateşe, beş dakkaya demlerim çayı. Ah ablam ah, sen de olmasan ben ne yaparım.

Aaa ne olacak kızz. Sen de şu evi kiraya veriver de, bir kira bedeli kadar komisyon alırsın, hem de emlakçılığa alışırsın. Bi dükkân tutarsın yavaş yavaş gelir müşteriler.

“Doğru söylüyosun, Gül Abla. Otuzbeşimden sonra nerede işe gircem. Kim alır beni.” Girersin kızım giresin de, rahat bırakırlar mı seni, bu güzellikle. Kendi kendinin patronu olursun. Hah al işte bu da anahtar. Gelen giden olursa gösterirsin. Beğenirlerse çağır beni kontratı da yaparız.” “Tamam Gül Abla, dur çayı koyayım.” “Yok yok koyma, gidicem. Sadullah Abin merak eder, şimdi. Huysuz adamın teki biliyosun. Başlar nerde kaldın, ettin diye söylenmeye.” “Ee iyi madem, bak oturmaya bekliyom ama, haber ver önceden.” “Tamam kız tamam gelirim, gelmediğim yer mi? Daha çarşıda faturaları da ödeyecem.”

“Oh Allahım Gül Abla iyi ki ev almış, bana da ekmek kapısı olacak inşallah, Hay Allah yine kapı çalıyor, Sedat mı geldi acaba?

Kim oooo?

Açar mısın abula…

Buyurun.

Aşağıdaki bakkal söyledi, yukardaki evi siz gösteriyomuşunuz. Gösterir misin?

Bi dakka anahtarı alayım. Buyurun önden.

Yok Abula siz buyurun, ben arkadan gelirim.

İşte ev bu, iki oda bir salon. Siz kaç kişi oturcaksınız burada,

Haaa. Oturcaz. İki, iki kişi oturcaz. Yalnız abula ben şimdi bu boş evden bi şey anlamadım. Senin eve eşyalı bi bakayım nasıl oluyo.

Olur mu kardeşim. Ev aynı ev işte. Sen kendi eşyalarını düşün, ona göre kararını ver. Benim eşyamla seninki bir mi?

Bir olur mu abula?

Siz ne iş yapıyosunuz?

“Adam aniden üstüme atladı, Zafer ağbi. N’olur kaçmadan polisi arayalım.”

Neee ! Dur ararız, dur. Alo polis burada bi ırz düşmanı var. Adres mi? Adres …. caddesi … sokak … numara.

“Ah Zafer Ağbi nasıl utanıyom, bi bilsen, namusuz ırz düşmanı. Eve bakçam diye girdi. Ama anladım ben anladım ama hadi dedim.” “Elindeki ne Hülya?” “Ayy pis ırz düşmanının ayakkabısı. Boğuşurken çıktı ayağından. Nasıl olduysa elime geldi işte, ayyy pis kokuşuk şey”

“Hıh polis de geldi. Polis ağbim, burada bu apartmanda tecavüze yeltendi, pislik ayı.”

“Selami sen apartmana çık bak, sen de çevreyi kolaçan et. Çok oldu mu bayan?” Yok olmadı polis ağbi on dakka ya oldu ya olmadı?” “İyi çabuk yakalarız deyyusu.”

“Abi Hülya hanım kaçarken zanlının ayakkabısını almış, şimdi adamın ayakkabısının teki yok. İşte ayakkabının teki.”

“Aman çok iyi çok iyi, herifçioğlunun işini zorlaştırır bu. Bravo bayan, iyi akıl etmişsiniz. Verin bana o ayakkabıyı, ona göre teşhis ederiz.”

***

“Amirim, ayakkabısı olmayan birini yakaladık.”

“Giydirin bakayım ayakkabıyı, olucak mı ayağına?”

“Giydirdik amirim, giydirdik”.

“Oldu mu?”

“Oldu amirim oldu? Ayakkabı onunmuş zaten!”

“İyi, bayanı çağırın bakalım o da teşhis etsin.”

***

Mahkemede:

Tecavüzcü: “Ben bu kadını tanımıyorum hâkim bey. Kendisine hiçbir şey yapmadım. Neden bana iftira atıyor bilmiyorum.”

Hülya Hanım: Beni yere yatırıp, üzerime çıktı. Elleriyle taciz etti. Elbiselerimi çıkarmaya çalışıyordu. Onu üzerimden iterek kaçtım. Giderken de ayakkabısının birini aldım. Bakkala gittim. Olayı anlattım. Polise haber verdik. Sonra yakalandı. Ayakkabının biri ayağındaydı. Sanıktan şikâyetçiyim.

Karar: Karar vermek üzere duruşma ertelenmiştir.

Savcılık sorgusu: Hülya Hanımın aldığı ayakkabının savcılık sorgusunda yapılan kontrolde sanığın ayağına olduğu tespit edilmiştir. Cumhuriyet savcısı verdiği mütealasında sanığın 2 ile 7 yıl arasında cezalandırılmasını talep etti.

****

Gel kızım sana masal okuyayım. Masallar gerçek hayatta da işe yarıyormuş Ama sen işe yaratmasını bilirsen!

Kaynak: 28.05.2008 tarihli Milliyet gazetesindeki haberden yazılmıştır. Tamamıyla gerçek bir olaydır.

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..