Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Sindirella

Sindirella
 

herşeyin bir sebebi var..


Sabah saatleri, gün yeni koşturmaya başlamış. İlk sigara molamı verip yerime geçerken güvenlikçimiz Ahmet Abi, odamın yanında gizlenmiş, eğilerek dışarı bakıyordu. "Şuna bak şuna! yazık, az önce gelmiş bana: - çok kötüyüm, yanımda hiç para yok, ben alkoliğim. nereye gidebilirim? diye sordu" dedi.."Şimdi duran arabaları rahatsız ediyor.."

Şubemiz işlek bir caddede ve arabalar kırmızının yeşile yanmasını beklerken, büyük korna sesleriyle günü devirirler... Hiç bir şey demedim Ahmet abime... Odama girip, pencereden bakmaya devam ettim kıza... Yirmibeş-otuz yaşlarında, ayağında parmak arası terlikler, koyu renk bir eşofmanını ters giymiş ve üzerinde tişört sıyrılmış, eşofmanı oldukça düşük bel ve toplamadığından poposu görünüyor, saçları kızıl boyalı ve karmakarışık.

Pencereden sessiz sedasız bakarken, çay hizmetimizi yapan Banu geldi o herşeyi konuşan ağzıyla... "Görüyon mu baaak!" diye neredeyse zevk alarak ve efelenerek. Hani iki komşusu kavga ederken perde arkasından seyreden ama çıkıp da ayırmayan insanlar gibi...

Diyemedim... Hiç bir şey diyemedim ve tepkimi gösteremedim Ahmet abime, Banu'ya... Çalışıyordum ve her sabah taktığım beyazyaka memuriyetimi, çıkartamamıştım bu yaşayan bir gerçeği gördüğümde... Biri o kızdan tiksinmiş, diğeri aşağılayan gözlerle bakmıştı... Ben sadece soru işaretleriyle bakıyordum kıza... Ne olmuştu da bu hale düşmüş ve de bu halinden kurtulmak için yardım dileniyordu, beni tedavi ettirin diye..Kesinlikle abartmıyorum ve bugün şube önünde yaşanılanlar böyleydi..Kız kırmızı ışıkta duran arabaların kapısını, alkol cesaretiyle açıp, birşeyler anlatıp araba hareket ederken kapatmak zorunda kalıyordu... Yirmi dakika kadar oralardaydı... Sonra ne yaptı bilemiyorum..

Umarım başına kötü birşey gelmemiştir... Onun da bir annesi ve babası vardı muhakkak, ve umuyorum o anne-baba üzüntü yaşamasın kızlarından dolayı... Ve bunu haksızca kızlarına yüklemesinler...

Beyaz yakamı çıkartıp, kızın yanına gidip çok yardım etmek istedim... Onun kendisine gelmesini sağlamayı, kendine gelene kadar onu korumayı... Ama yaşamak için zorunlu olduğumuz işhayatı buna izin vermiyordu...

Bazen, bazen değil çoğu zaman, hep kendimi terazinin bulunmadığım kefesinde daha mutlu, daha ben olacakmışım gibi hissediyorum...

Sorumluluk en güçlü zincir... Ve bu zincir beni hayattan uzaklaştıran... Görünmeyen bir sarhoşluğum içinde işitilmeyen feryatlar fısıldıyorum...

Bir çıksam günyüzüne beni de taşlayacaklar...

O kıza yardım edemediğim için ve onu böyle ifşa ettiğim için çok suçluyum...

Madalyonun iki yüzünü de görebilmeyi kaldıramıyorum...

 
Toplam blog
: 164
: 380
Kayıt tarihi
: 19.09.08
 
 

"Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım Gitmeye de kalmaya da… İkisi de aynı acı..