- Kategori
- Sinema
Sinema ve Sanat
Sinemada Eleştiri
Günümüzde insanların pek çoğu sinemaya giderek veya evde bilgisayarın başında bir film açarak boş vakitlerini değerlendirmektedirler. Fakat insanlara izledikleri filmleri neden beğendikleri veya beğenmedikleri sorulduğunda elle tutulur bir eleştiri getirmemektedirler. İşte asıl mesele budur. Seyirci sinemayı izlediğinde, olumlu veya olumsuz bir şekilde film nasıl olmalı? diye sorabilmelidir. Peki, seyirci bunu yapamıyorsa bunun sorumlusu kimdir? Seyirci mi yoksa sinema yapımcıları mı?
Sinemada Holografi
Sinema hakkında şöyle düşünülebileceğinden yanayım; Sinemada kurulan imge ve bağıntılar bazen çok belirsiz olduğundan sinema, gerçekliği aslında kendisine holografi diyebileceğimiz bir düzlem üzerine kuruludur. Buna sanatın getirisi veya tek bir anlamın çıkarılamayacağı yönünde eleştiriler getirilse de aslında durum hiç de böyle değildir. Bu noktada sinema yapımcısını hatalı görebiliriz. Çünkü anlatımı muğlak bırakmak ve bağıntıları absürt bir şekilde kurmak, sanat yapmaktan çok popülerliğe oynamaktır. Bu tür anlatımlar tepki toplayacak ve tepki de beraberinde popülerliği getirecektir. Ayrıca seyirciler böyle bir anlatım karşısında filmden istedikleri her anlamı çıkarabilecek, böylece sinema yapımcısı ''çok yönlü'' ve filmde ''her şeyi anlatmış'' bir adam gibi tasavvur edilecektir. Bu durum açıkçası hatalı bir sanat algısının ürünüdür.
Sanat Spontane Olmamalı
Sanat her ne kadar kavramsal veya muhakemeye dayanan bir çaba olmasa da, olayların spontane bir şekilde kurulduğu bir düzlemi yansıtmamalıdır. Çünkü bu mantıkla en saçma şey mesela bir ayakkabı veya bir elma sanat nesnesi olarak sunulabilir. Belki bu tür bir görüş karşısında sinemada nesnelerin değil anlamların önemli olduğu yönünde eleştiriler getirilebilir fakat anlamlar nesnelerin birbirleri arasındaki bağıntıdan doğmaz mı? Eğer nesneler ve nesneler arasındaki bağıntılar iyi kurulmazsa, sinema anlaşılmaz ve muğlak bir yapıya bürünür. Elbette sanat halka oynamak veya tribünlere seslenmek değildir ama bu onun anlaşılmaz ve muğlak olması gerektiğini göstermez. En nihayetinde sanat dediğimiz şey spontane ve absürd bir şekilde, kendiliğinden değil de olaylar arasındaki bağıntılar şeklinde gelişmelidir. Buna bazıları doğallık dese de çok açık bir şekilde doğallık ile anlamsızlık kavramları birbiriyle karıştırılmaktadır.