Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '07

 
Kategori
Anılar
 

Sinemada başıma gelenler...

Sinemada başıma gelenler...
 

Ben bir sinema koliğim. Ama benim sinemaseverliğim taa çocukluğuma dayanır.

Annem ve babam ben küçücük bir çocukken beni komşulara bırakmak yerine onlarla sinemaya götürürlermiş. Tabii o zaman en güzel sinemalar; yazlık sinemalar. Filmden pek anlamasam da o dönemlerde benim için sinema; naylon poşetlerin içinde verilen patlamış mısır, gazoz ve uyku üçlemesinden oluşuyordu. Sinemanın kapısından girer girmez aralarda dolaşan satıcı amcadan patlamış mısırları alır koşa koşa annemlerin yanına gelip gazoz alması için babama ağlardım. Daha sonra bütün nevaleyi sulayıp, babamın güvenli kollarında ya da mahallemizin yakışıklı Tolga’sının ( ki hala yakışıklı ama artık yaşlandı ve çocukları var) kollarında uyurdum.

Yıllar geçti ama benim sinema sevdam katlanarak büyüdü. Artık sinema da uyumuyorum ama her gidişimde mutlaka gazoz içiyorum.

Peki bu kadar çok sinemaya giden birinin de başına olmadık işler gelebilir tabii. Mesela ben bu konuda inanılmaz ustayım. Örnekleri aşağıda birazdan okuyacaksınız, ben çok gülüyorum kendime, eminim siz de epey güleceksiniz.

Çiğli Kipa’nın yeni açıldığı dönem. Cinecity’de film izlemek için İzmir’in bir ucundan diğer ucuna gidiyoruz çünkü inanılmaz konforlu. Hele hele ön koltukların önünde puflar var yayıla yayıla sinema izleyebiliyorsunuz. Bunu duyar duymaz hemen bir rezervasyon yaptırıyoruz ve gidiyoruz sinemaya. Ama önce kipa’dan aile boyu cips alıp çantaya zulalıyoruz ve ayıp olmasın diye de kolaları sinemanın büfesinden alıyoruz, en büyük boy kola.

Yerimiz hazır en önden ilk iki koltuk. Film başlamak üzere, ışıklar kapanıyor ve reklâmlar başlıyor bizde tam o sırada çıkartıyoruz cipsleri çantadan. Cips-kola-sinema, zaten bacaklarımızı da puflara uzatmışız ammaannn deymeyin keyfimize. Arkadaşım benim solumda oturuyor yani en uçta ben onun yanında inanılmaz keyifliyiz yani. Neyse filmin ilk yarısı gelmemiş ama benim kola bitmiş. Nasıl olur diyorum devasa kola. Arkadaşıma dönüp soruyorum

- Ya benim kolam bitmiş seninki ne durumda

arkadaşımın verdiği cevap şu oluyor; “

- Yooo senin kolan olduğu gibi duruyor. Daha bir yudum bile almadın ki.

Kafamı sağıma bir çeviriyorum ne göreyim? Yanımda oturan adamın kolasını içmişim filmin başından beri. Yani kolayı bir o içiyor bir ben…

……………

Geçen sene kışın; “Şeytan çarpması” filmi geliyor ve ben o filme ilk gününe gece 24 seansına bilet alıyorum. Ama asıl gelecek olan arkadaşım beni ekince bende başka birini ayarlıyorum. Film korku filmi ancak ben bu tarz filmlerde korkmam. Ama bana o akşam ne oluyorsa, o filmden inanılmaz korkuyorum ve geriliyorum ve başlıyorum arkadaşımın kolunu sıkmaya- bütün film boyunca ama. Neyse ilk yarı ara veriyor ve ben bir bakıyorum; kolunu sıktığım arkadaş benim arkadaşım değil. Kafamı çeviriyorum benim arkadaşım solumda oturuyor ama ben 45 dakikadır başka bir adamın kolunu sıkıyorum. Allahtan o da sinemaya yalnız gelmiş de bir problem yaşamadık.
………

İzmir’in en büyük sinemalarından biriydi Çınar sineması. Şimdilerde yerini başka bir sinema aldı. Ben sinemayı öyle çok seviyorum ki haftada en 4 gün sinemaya gidiyorum hatta abartıp arka arkaya filme giriyorum. Tabii hal böyle olunca harçlıklarım yetmiyor. Birkaç defadan sonra bilet sistemi hakkında bilgi sahibi oluyorum. O zaman nerede elektronik biletler. Gişeci kesiyor koçandan bileti ve veriyor. Sinemaya girdiğimizde ise yer gösteren çocuklar ki artık onlar beni tanır hale gelmişti ve oturduğum yeri de ezberlemişlerdi, asla ama asla biletlere bakmıyorlardı. Bende bu iyi niyetlerini bir süre kullandım ve artık bilet almadan film izlemeye başlamıştım. Eee öğrenciyim ve harçlıklarımı dikkatli harcamam gerekir. Onların anladıklarını sanmıyorum ama ben epey bir süre biletsiz film izlemenin keyfini çıkarmı

 
Toplam blog
: 139
: 3267
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Ya herşeyim ya hiçim.... Birbirinden güzel fotoğraflarıyla yazılarımı destekleyen canım arkadaşı..