Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '11

 
Kategori
Güncel
 

Sinemasız bırakılan toplum

Sinemasız bırakılan toplum
 

Rita Hayworth


Televizyon iki, sonra da üç kanal olduğu yıllarda, geç saatte başlatıldığı için söylendiğimiz ama şimdi mumla aradığımız sinema programları olurdu. Filmden Atilla Dorsay film hakkında bilgi verirdi. Sinemaya meraklı olanlar bu şekilde sinema hakkında bi şeyler öğrenirler ya da bilgilerini pekiştirirlerdi. Hitchcock’un, Rita Hayworth’ün, Grace Kelly’nin, Katherine Herburn’un, Clark Gable, Gregory Peck, Humphrey Bogart’ın filmlerini bu programlarda seyrettik, öğrendik... Avrupa ve Dünya sinemasının örneklerini de hep böyle televizyonlarda 2-3 kanal varken tanıdık. Şimdiki nesil ise ne bu filmleri, ne bu sanatçıları biliyor. Tek bildikleri, çokça teknoloji ile yapılmış vurdu kırdı ve hep aynı konuları içeren, insana fenalık getiren benim seyredemediğim filmler... Film bittikten sonra insanda en ufak bir iz kalmıyor. Etkilemiş, düşündürmüş olmuyor. 

Onlarca TV kanalı var, artık hiç birinde film yok. İki kanalda saat 20’ye doğru filmler başlıyor. Oğlumla “yine 8. sınıf bir film!” dediğimiz filmler ve bir de hep aynıları tekrarlanıyor. TV’ler film için para harcamıyorlar. Ama saçma sapan yarışma programları için milyonlarca lira harcayabiliyorlar. 

TV kanallarında sadece film izleyen biri olduğumdan çok iyi biliyorum; CNBCE kanalı yıllarca saat 22.00’de başlayan oldukça iyi filmler gösterdi. Ama yakınlarda hem dizileri Türkçe yaparak (ki bu kanalın izleyicileri, dizi ve filmleri orijinal dilinde seyretmeyi seven, tercih eden insanlardı) hem de sinema filmleri saat 23.00’e alarak ve kalitesini düşürerek seyircisini kaybetti. 

Yine yakın zamana kadar TNT’de saat 20’de başlayan güzel filmler oynatılırdı. Bu kanal da filmleri saat 23’e aldı ve kalitesini düşürdü, ek olarak ne zaman göz atsam yanı filmler... Yani bu durumda diyebilir ki televizyon, her konuda olduğu gibi, en rahat takip edilecek bir sanat dalı olan sinema alanında da toplumu bilgisiz görgüsüz bırakıyor. Oysa TV ile toplum ne çok ve her konuda eğitilebilir... eğlendirirken eğitilebilir. Kültürü artırılabilir.. Ama tabii niyet toplumu cahil bırakmak. 

Beyoğlu’nda kaç sinema salonu kaldı? AKM, EMEK sineması kaç senedir kapalı? Alkazar sessizce kapandı. Yeni Rüya kapandı. Kapatıldı. Neden? Aslında niyetin ne olduğu maaesef belli. Toplum bırakın resim, heykel, edebiyatla ilgilenmeyi, sinama ile de ilgilenmesin. Yoksa normali nedir?; tadilat yapılacaksa son güne dek filmler, tiyatrolar devam eder, sonra “projenin” başlayacağı tarihten bir gece evvel son göteri yapılır. Hemen sonra tadilat mı ne yapılacaksa başlanır. AKM, üç senedir kapalı. Amacın tadilat, daha iyi bir yere yapma olmadığı çok açık. 

İnsan bunalıyor ve hangi konuya eğileceğini şaşırıyor... Her gün öldürülen kadınlar, kızlar, ihmal sonucu öldürülen çocuklar, siyanür sızıntısı, kasetler, konuşmalarıyla artık beni tamamen delirten ses tonlarına ve görüntülerine tahmammül edemediğim tepemizdekiler, doğayı çevreyi coğrafyayı haritaları bozacak sadece devasa rant amaçlı kanal saçmalığı (Avrupa tarafına gitmek için de artık köprülerden geçmek gerekecek, kaç köprü yapılacak bu kanala??, ne kadar beton dökülecek otobanlar, ara yollar için, yeşil mi kalacak? Oldu olacak 70 milyonu İstanbul’a getirin, sanırım amaç bu, zaten boş olan Anadolu iyice boşalsın), Internet yasakları... 

Bu karman çorman gündemde sinema da nedir ki denebilir ama sanatla uğraşılmıyor ya da en azından sanatsal faaliyetler izlenmiyorsa, ruh beslenmiyor, insanca duygular gelişmiyor. Ruhsuz, duygusuz, mekanik robotlar oluyoruz. Atatürk’ün büyük bir zeka ve öngörü ile dediği gibi “sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir”... 

 
Toplam blog
: 71
: 1180
Kayıt tarihi
: 24.08.07
 
 

Çevremizdeki kalite(sizlik) ile ilgili yazılarım. Çevremizi kuşatan beton binalar, insanlar, iliş..