Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '13

 
Kategori
Siyaset
 

Sınıf analizinden hareketle siyasetin yorumuna bir katkı denemesi

Sınıf analizinden hareketle siyasetin yorumuna bir katkı denemesi
 

http://www.cartoonstock.com/directory/l/left_wing.asp


Başlıktaki konunun içine biraz derinlemesine girme isteği, Feridun Andaç’ın 4 Kasım 2013 tarihinde Dünya Gazetesi’ndeki  “Edebiyatçı tarih ve iktisat bilmeli midir?” başlıklı köşe yazısındaki şu saptamasından doğdu:  “Biliriz ki, roman burjuva sanatıdır. Biz bugün, yerel ve bölgesel edebiyat damarımızı geliştiremediğimiz için, köylülükten tarımsal sanayiye geçişin tanıklığı, oradan da tekelci kapitalizmin oluşum süreçlerini anlatan bir edebiyat kuramamışız. 1940-1950’lerde bu sürecin tanıklığını yapan yazarlar kuşağı “geç modernleşme” nin öncüsü oldular. Ama toplumsal sınıflar, üretim ilişkileri, bireyin varoluş serüveni bütüncül biçimde hiçbir zaman anlatılamadı” http://www.dunya.com/edebiyatci-tarih-ve-iktisat-bilmeli-midir-153703yy.htm.

Çıkış noktasından biraz sapmakla birlikte, ekonomik, sosyolojik ve tarihsel geniş boyutları olan konuya, bugüne dair bazı çıkarımlar yapabilmek adına politik cepheden ve biraz da dar açıdan yaklaşınca, Sosyal Araştırmalar Vakfı – Türkiye Sınıf Araştırmaları Merkezi 2. Sınıf Çalışmaları Sempozyumu Kitabında (Eylül 2006) yer alan Ahmet Salih Aktaş’ın “Sınıf Analizleri ve Sınıf Şemaları: Türkiye Örneğine Amprik Yaklaşım” başlıklı makalesi oldukça yararlı oldu.  Söz konusu makalede Aktaş özetle, Dünya Değerler Araştırmasının 1990 ve 1995 tarihli verilerini kullanarak ve literatürde yer alan üç farklı sınıf şemasını esas alarak bir analiz yapmakta ve araştırmadaki bazı sorulardan (beş adet soru seti) hareketle örneklemin ideolojik boyutta "sınıf tutumu" nu (sağ ya da sol) belirlemeye çalışmaktadır. Ortaya çıkan sonuçlar, esas alınan dönemde toplumsal sınıfların hemen hemen tamamında (çok az bir farkla tarım işçileri hariç) liberal ekonomi, rekabet, gelenek ve statüko anlamında bir sağcılaşma eğilimine işaret etmektedir.

Bu analizin bir benzerini, 1991-1995 tarihli verilerle saptanan sınıf tutumlarının değişip değişmediğini analiz edebilmek için 2007 tarihli veriler üzerinden yapmayı denedim. Elde edilen sonuçlar ilginç bir değişime işaret etmektedir. Aktaş’ın bulguları ile birebir karşılaştırma olanağı bulunmamakla birlikte bana göre güvenilir ölçüde, 2007 sonuçları toplum genelinde (rekabet olgusu dışında) ideolojik olarak sağdan sola doğru bir kaymaya işaret etmektedir.  Bu sonucun sınıfsal analizinde ise mavi yakalı ve beyaz yakalı çalışanlar açısından durum belirgin bir farklılık göstermemektedir.  

Diğer taraftan, yukarıda belirlenen eğilimin aksine 2007 seçimlerinde 2002 yılı seçimlerine göre solun toplam oylarında bir artış gözlenmemektedir. Devamında gelen 2011 seçim sonuçları ise Yeni CHP söylemi ile sol oylarda bir artışa işaret etmektedir.  İşte bu noktadan sonra yazacaklarım ister istemez sayısal veri yokluğunda spekülatif analize dayanacaktır. Yukarıda belirtilen, toplumun ideolojik tutum olarak sola kaymasının 2008-2009 krizinin de etkisiyle daha da artış eğilimi gösterdiği, buna paralel  olarak CHP’de yeni yönetimin doğurduğu umut ile 2011 seçimlerinin beklenenin altında da olsa sol oylarda artışa neden olduğu düşünülebilir. Burada bana göre ayırt edici bir diğer gelişme de 2007 yılındaki CHP’nin siyaset odağının laiklik söyleminden, toplumun daha geniş, özellikle düşük gelirli ve ezilen sınıflarına ulaşacak biçimde laiklik ayracı kullanmaksızın sol söyleme yönelmesidir. Bu durum bize 1974 ve 1977 yıllarının Bülent Ecevit çıkışını hatırlatmalıdır.  

Tüm bu saptamaların ışığında bugünün siyasi yapısına anlam vermeye çalıştığımızda, AKP liderliğinin toplumdaki muhafazakar-laik kutuplaşmasını kışkırtmasının geri planında ekonomide 2012 ve 2013 yıllarındaki yavaşlamanın da etkisiyle toplumun sol değerlere olan eğiliminin artmakta olduğu bilgisinin bulunduğu varsayılabilir. Zira 2011 yılına kadar küresel sermaye bolluğunda söz konusu toplumsal eğilimi dikkate alarak sol değerleri karşılayacak politikalar izleme lüksüne sahip olan AKP’nin bunu sürdürme koşulları artık bulunmamaktadır. Bu gerçeğin bilincinde olarak toplumun siyaset algısını muhafazakarlık-laiklik karşıtlığı üzerinden yürütmek, AKP açısından 2014 ve 2015 seçimlerinde başarılı olmanın gerek şartıdır. Tam da bu noktada AKP’nin imdadına bugüne kadar hep CHP gibi üst yönetimi sola çekmeye çalışırken yüzü tutucu laikliğe dönük, gövdesi merkezi devlet mirası üzerinde oturan ve gündemi belirlemekten çekinen bir ana muhalefet partisi yetişmiştir.

Son bir ekleme yapmak gerekirse; 2007 yılındaki toplumsal değerler araştırmasının Türkiye ile ilgili çarpıcı bir bulgusu da, geleceğe dönük bir değer olarak “otoriteye saygı” nın toplumda %55,2 oranında desteklenirken, %37,1 in bu konuda kayıtsız olması ve sadece %7,7 nin karşı çıkarak olumsuz değerlendirmesidir.

Tüm bunlardan hareketle AKP’nin mevcut politik söyleminin dozu ayarlanmak şartıyla doğru yolda olmadığı söylenebilir mi?     

 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..