Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sınırlamayı bırakalım!

Sınırlamayı bırakalım!
 

Söyleyeceklerim birçok kişinin kendi hayatında da rahatlıkla gözlemleyebileceği durumlarla ilgili...
Bakıyorum da çoğumuzun çok iyi başardığı bir şey var: Sınırlamak !
Kendini, yeteneklerini, hayallerini, duygularını, düşüncelerini sınırlamak..Gülümsemeyi ve hatta nefes almayı bile..! Saçma gelebilir fakat biraz düşünün.Kaçımız tam ve doğru nefes alıyoruz? Şöyle oksijenle doldurup içimizi tamamen , diyaframımızı kullanarak ve sonra yavaş yavaş dışarı vererek.. Günlük hayatın koşturmacası içerisinde kaybolup gittiğimizden, hızlı hızlı - kısa kısa alıyoruz nefeslerimizi, farkındalığımız sıfır.. Oysa NEFES çok önemli bir konu, bunu ben söylemiyorum.Bütün meditasyon, yoga uzmanları bütün spor, ezgersiz hocaları bu gerçeği hep dile getirirler.Hem ille de özel bir aktivite içerisinde olmaya gerek yok nefesin öneminden bahsetmek için.Günlük hayatta konuşurken, insanlarla diyalog halindeyen, şarkı söylerken bu eylemlerin kalitesini belirleyen de yine doğru nefes aralıkları ve alımlarıdır.Dahası nefes , nefes alışverişi ; varlığın , canlının temelinde olan bir olgu..Solumak ve canlılığını sürdürmek...Bu tüm canlılıların küçük ama önemli bir ortak noktası.Neyse...Asıl konumuz nefes ve önemi değil.Burada anlatmak istediğim çoğumuzun nefes alırken bile farkında olmadan kendimizi sınırladığımızdır, daha kaliteli daha sağlıklı bir hayattan kendimizi mahrum bırakıyoruz.Bu basit görünen ama büyük önem atfeden bir konu.

Günlük hayatta bazı konularda kendimizi sınırlamadan rahat edemiyoruz.İlle de olumsuz bir kalkan ile kuşatacağız kendimizi. " Onu hiç beceremem" "Şunu sakın bana sorma.." "Ben zaten şu şu konularda çok başarısızımdır." "Bu dersten 60 ın üzerinde alamam" gibi... Evet her insanın ilgi ve yeteneklerinin farklı olduğu ve farklı alanlarda farklı başarılar gösterebileceği doğru.Ve zaten özgüven denilen kavram da kişinin zayıf ve güçlü yönlerini bir bütün görüp kendini öylece kabul etmesiyle doğar.Ancak biraz cesaretle, çalışarak kolaylıkla yapabileceğimiz işlerde kendimizi sınırlamak ; kendimize acı çektirmek ve biraz da tembel bir tutum sergilemek ile açıklanabilir.

"Sınırlar olmasaydı netlik olmazdı." diye bir söz var.Ve evet , hayatta herşeyin bir sınırı var.Kişi karakter oluşumu esnasında kendine özgü bazı sınırlar oluşturabilir.Hayatını ve kararlarını bu sınırlara göre yönlendirir kimi zaman.Mesela hırsızlık yapmamak ahlaki ve doğru bir davranış olduğu kadar o kişinin karakterini belirleyen sınırlardan biridir ve gereklidir.Kişi bunu tam olarak oluşturmayı başardıysa dışarıdan "Ne olur 3-5 kuruş cebe indirmekten .." şeklinde gelebilecek ifadelerden etkilenmeyecek ve kararlıca tutumunu sürdürecektir.Yani başa döndük: Evet, sınırlar netliktir. Fakat benim yazının başından itibaren bahsettiğim SINIR ve SINIRLAMA kavramının bu bölümde söylediklerimle ilgisi yok.Benim bahsettiğim tamamen hayatı zorlaştıran , yaşama enerjimizi sabote eden kendimize, çevremizdekilere ve hayata karşı koyduğumuz sınırlamalar..

İkili ilişkilerimiz ve iletişimimiz de sınırlamalarla dolu.Daha bir insanı yeni yeni tanımaya başlarken uzman bir psikolog ve hatta bazen abartıp falcı gibi davranabiliyoruz. "Bu şöyle bir insandır, bundan şu şu beklenir, şunu asla göremezsin." "Bu şu tarz biri, herkesle kavga eder." gibi... Belirttiğimiz bu görüşler o an için ilk bakışta doğruluk payı yüksek ifadeler gibi gözükse de hiçbirşeyin , hiçbir olayın ve insanın iç yüzünü, duygularını, düşüncelerini, neler hissetiğini tam olarak bilebilmemiz mümkün değildir. Oysa herkes herkesi etiketleme eğilimindedir daha başlangıçta...İyi ya da kötü.Bu suç değil, çoğumuz yapıyoruz bunu.İnsan psikolojisinin bir gereği olarak yeni tanıdığımız veya tanımakta olduğumuz bir kişiyi , çeşitli özelliklerle sabitleyerek beynimizde bir yere oturtmak ve o şahsa ona göre davranmak , kendimizi güvende hissetmemizi sağlar.Bu yararlı gibi görünen , kısa ve basit yoldur.Oysa önemli olan değişimin herkes için geçerli olduğunu bilerek, sabit ve kesin hükümlerden kaçınmak, etiketlemeden öylece kabul edebilmektir. Her insanın iyi özellikleri kadar kötü tarafları da mevcuttur(ve buradaki iyi - kötü kavramları da yine kişiye göre değişebilir niteliktedir.)Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve olabileceğimiz en mükemmel hâle de "kabul ve sevgi (önce kendimize)" ile ulaşabiliriz. O yüzden insanlar hakkında peşin hükümler vermekten kaçınalım. Herkes özgürdür, herkes değişebilir..Evet, genel bir profil oluşabilir beynimizde karşımızdakiyle ilgili : güleryüzlü, çalışkan veya titiz gibi.. Ama bunlar çok fazla karmaşık olmayan ve gözle görülüp ayırt edilebilir nitelikte olan özelliklerdir.Ve aslında bu kavramlar da görecelidir ama kafanızı daha fazla karıştırmak istemiyorum.Özetle söylediğim insanlara yargılamadan, düşüncelerimizle beklentilerimizle sınırlamadan yaklaşalım.Burada en büyük kazanım kişinin kendisine olur zaten.Daha huzurlu ve mutlu bir yaşam sürülür, çoğu zaman kişiler hakkında ikilemde kalıp çatışan iç seslerin gürültüsü diner.Ve zaten her alanda, her konudaki sınırlamalar bizi içten içe huzursuz eder. "Sınırlama=Özgürlüğün Engele Takılması ". Ve özgürlük de insanın doğasında var olan , onu sorumlu yapan , vazgeçilemeyecek bir vasıf.

Sınırlamalara daha pek çok örnek verebiliriz. Ama zaten konunun temelini baz alarak siz kendi hayatınızdaki sınırlamaları rahatlıkla yakalayabilirsiniz.
Hepinize sağlıklı ve mutlu günler dilerim, özgürlüğünüze sahip çıkmanız dileğiyle...

 
Toplam blog
: 16
: 802
Kayıt tarihi
: 11.05.09
 
 

Merhabalar=) Ben Ebru. Lise Öğrencisiyim. Yazmayı hep sevdim ama okumak kadar değil, öğrenmek kadar..