Sınırları zorlayan açlık!..

“Birleşmiş Milletler” (BM) 2016 yılını Uluslararası Bakliyat Yılı ilan etmiş…

1870 yılında yapılan bir araştırmaya göre ıspanağın diğer yeşil sebzelerden 10 kat daha fazla demir içerdiği kanıtlanır!

Temel Reis 1929’da, ıspanağın yararlarını halka duyurmak ve tüketimini arttırmak için hazırlanan bir reklam filminde boy gösterir. Sonra çizgi film yapılır. Bu sayede sadece ABD'de ıspanak tüketimi %33 artar.  

1937 yılında ıspanak üstünde araştırmalar yapan Alman bilim insanları farklı sonuçlara ulaşırlar. Ispanaktaki demir oranının sanıldığı gibi yüksek değildir. Kayısının, ıspanaktan çok daha fazla demir içerdiği görülür. 1990’larda yapılan araştırmalarla ıspanağın içindeki bir maddenin vücutta demirin emilmesini zorlaştırdığı kanıtlanır! Bu maddenin yaptığı etkiyle birlikte ıspanaktan yarar sağladığımız demir oranı daha da düşer. Film, çizgi olarak(!) devam etmektedir. Her birinde rol aldığımızın farkına vardırmadan!..

Bu sene mor moda! Bu sene bol düğmeli elbiseler revaçta! Önümüzdeki yıl her yerinize fermuar dikin, etekleri bu sene kısaltın ama seneye uzayacak! Süt için! Yumurta kırın! Beyaz et her şeye deva! Şekerden uzak durun! Bol çikolata tüketin! Altınızın zorlandığına bakmayın, 6’sı çıktı ondan alın, çünkü altınız düşecek!..  Vesaire vesaire…

Büyük sermaye, kazancı nerede ise insanları oradan oraya koşturup duruyor. İşin var mı? Paran var mı? Diye soran yok!..

Kıçımız donsuz ama Victoria’s Secret melekleri de başımızın üstünde uçuşup duruyor.

Bu süreçte ABD, AB ve Türkiye arasında karşılaştırmalı tüm tüketim oranları; kültür ve gelişmişlik konularında düzey belirleme ölçütleri olmaya devam ederler…

Kim; neye, ne kadar harcama yapıyor, kim; neyi ne kadar tüketiyor?

Etten süte, baklagillerden kitaba, sanattan tatile, sağlıktan ölüme kadar akla gelen ne varsa, ülkeler ve insanlarının yaşam kaliteleri adına bu istatistiklerin içine girer.

Dünya sıralamalarında hangi konularda birinci(!) hangi konularda sonuncu olduğumuz hususunda merak sahibi olanlar, internet üzerinden “salatalar dışındaki” “akademik verileri” önemle inceleyebilirler.

Benim vardığım sonuç ise şu:

1- “Fasulye” gibi kendimizi nimetten saymadan gerçekleri görmeliyiz!

2- “Mercimek” kadar beyinlerin bizi kullanmasına izin vermeyecek şekilde okumalı, öğrenmeli, anlamalı ve çalışmalı, çok çalışmalıyız!

3- “Bakla” dökerek yani bakla falına bakarak, üstelik buna para ödeyerek geleceği görme çabasından kurtulmalıyız.

4- Sorunları açıkça söylemekten kaçınmayıp, “baklayı” ağızdan çıkarmalıyız.

5- Yoksa salt sayısal çoğunluğun güç olduğu inancıyla “nohut” oda, “bakla” sofalarda “mercimeği” fırına vermeye devam edersek, “Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamız yakındır”

Dimyat (Damietta),  Mısır’dadır.

2016 ULUSLARARASI BAKLİYAT YILINIZ şimdiden KUTLU OLSUN!