Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '15

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Sınırlı “Dünya”da sınırsız yaşayan “İnsan”

Sınırlı “Dünya”da sınırsız yaşayan “İnsan”
 

Sonsuz uzay boşluğunda milyarlarca galaksi.

Her bir galakside birbirinden binlerce ışık yılı uzaklıkta milyarlarca  yıldız.

Bu milyarlarca galaksiden biri olan Samanyolu Galaksisi’ndeki milyarlarca yıldızdan bir tanesi : Güneş.

Güneş’in çevresindeki gezegenlerden biri : Dünya .

Bu Dünya üzerinde milyonlarcası türeyip yok olmuş, ve de şimdilerde hayatını sürdürmekte olan milyonlarca türden canlı.

Ve bu uzay boşluğunda büyüklüğü bir toz zerresi kadar olan “Dünya” üzerinde yaşayan, milyonlarca canlı çeşidinden biri olarak yaşayan bir varlık: İnsan.

Bu Dünya ki… milyonlarca yıl sonucunda şimdiki haline gelmiş bir gök cismi.

 *                                 *                                      *

Bu gök cismine hükmeden ve en fazla zararı  veren insan, Dünya’nın ilk oluşumunda yoktu. Sonradan oluştu, değişti, gelişti…

Biriktirme, sermaye edinme, yönetme, hükmetme ve bunun için savaşmaya başladı.

Sadece karnını doyurma ve barınmayla yetinen ve kominal bir yaşam süren insanın yaşam şekli değiştikçe düşünce sistemi de değişti.

Tabiatın bir parçası iken, ona egemen olan ve hükmeden canlısı oluverdi.

Bu değişen insanın eseri olan kabileler, topluluklar, beylikler, şehir devletler, sınırlar, ülkeler, imparatorluklar, krallar, krallıklar, birbirini yok eden ve onun yerine kurulan sayısız uygarlıklar.

Son semavi dinlere gelinceye kadar üretilen, tapılan binlerce din ve inançlarla bugünlere geldi.

Ayrıc  ırkları, yönetim sistemleri, düşünce sistemleri, ideolojileri, vs…

Ve bütün bunlar için, hükmetmek için, toprak için, fetihler için yapılan savaşlar, savaşlar…

Yaşamın her alanında geliştiğimizi söylerken, medeni bir dünyada yaşıyoruz denilirken  bitmeyen çatışmalar, çatışmalar…

Dünyanın bir yerlerinde zenginlikten, bir taraflarında da açlıkta başı dönen kıvranan milyonlarca insan.

Dakikada iki hektar toprak kaybıyla bir elma gibi kemirilen  “Dünya.”

Toprağı, ormanı, canlı türleri yok edilen; havası, suyu, çevresi kirletilen yaşam alanları.

Ha bire üreyen, çoğalan, hızla artan  nüfus.
İhtiyaçtan fazla üretilen ve tüketilen ürünleriyle çöplüğe dönüştürülen doğa.

Öyle bir tüketim ki talana dönüşmüş durumda.

Yakın bir gelecekte kendimize de, arabalarımıza da, evlerimize de, eşyalarımıza da, çöplerimize de yer bulamayacağız.

Sonuçta doğanın da canı var. Her geçen gün bir yanını, hücresini yok edersek, canını yakarsak, onun kanunlarına aykırı hareket  edersek, bunun bize geri dönüşü bizim ona ettiğimizden beter olacak.

Sonunda da bize yaşam sunan bu “Dünya” :

“Çok oldun be ey insan soyu. Sen yokken ben daha rahattım. Artık seni taşıyacak halim kalmadı. Kıymetimi bilemediniz. Hem beni, hem birbirinizi anlamsız bir şekilde yiyip durmanızdan bıktım. İklim kuşaklarımı bile değiştirdiniz. Yeter, benden bu kadar.” deyip çakacak tokatını.

Ve ilk baştaki insansız haline dönecek.

Açıkçası hak ederiz de…

Zira, üzerindeki her şeyiyle “sınırlı”  olan bu  yerkürede  alabildiğine “sınırsız”, sorumsuz, yokedici kemirgen gibi yaşıyoruz.

E yeter, akıllanalım artık ! Çünkü bu davranışımızla ekosistemin mahvolması ve beraberinde kıtlık, göçler, ekonomik yıkımlar vs bizi bekliyor. Ve mutlaka gelecek kuşakları…

Masum “Dünya” mızın, çevremizin, doğamızın yaşadığı binbir sorunu var. Aslında bakılırsa “insan “ sorunumuz var. Çünkü bu sorunların tek sorumlusu   “odur” : İnsan…

 

 

 

 
Toplam blog
: 35
: 156
Kayıt tarihi
: 27.02.14
 
 

Üniversite  mezunu, eğitimci. Okumaktan,  düşünmekten,  yazmaktan,  türkülerden, bağlamadan  vazg..