Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '07

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Sinkonta

Sinkonta
 

Bu lafı, çocukluğumda çok duydum. Annem sık kullanırdı. Etrafımızdaki; müşkülpesent, buluttan nem kapan, takıntılı, silik, negatif insanlara verdiği ad, yakıştırdığı sıfat buydu: Sinkonta.


Birkaç sene öncesine kadar, bu lafın uyduruk bir laf olduğunu düşündüm. Bir ara aklıma geldi ve kelimenin kökenini araştırmaya karar verdim. Gastronomiye meraklı, hasbelkader gurmelik tarafı olan bendeniz için, ulaştığım sonuçlar çok şaşırtıcıydı.


Öncelikle, Türk Dil Kurumu büyük sözlüğü, “sinkonta” kelimesi için bir madde ayırmamış. Oradan elimiz boş çıktık. Ancak internet ortamındaki bir başka sözlük sitesi kelimeye şöyle bir tanım vermiş: “<ı>Ne yararı ne de zararı olan gıcık kimse.” Eh bu tanım, muhterem anacığımı çok da yalanlamıyor. Ama asıl mevzu bu değil tabi.


Efendim, sinkonta; bal kabağı ile yapılan müthiş bir Batı Anadolu yemeği imiş. Özellikle de Manisa, İzmir, Ödemiş, Tire bölgelerinde yıllardan beri yapılagelmiş. Mesela Manisa’nın Merkez ilçesine bağlı, enteresan bir ismi olan Tilkisüleymaniye Köyü var. Bu köyün en meşhur yemeği sinkonta imiş.


Tilkisüleymaniye nasıl bir yerdir, isminin esprisi nereden gelir merak ettim, araştırdım ama bulamadım. İlk Manisa gezimde, bu köye gitmek, mümkünse orada bir sinkonta yemek farz oldu, uzun lafın kısası.


Sinkonta; özünde bir kabak yemeği. Bal kabağıyla yapılıyor ama Girit Kabağı denilen koyu yeşil renkteki kabakla da pişirilebiliyor. Kimi yerlerde “sinkonto” ya da “zingonta” ismiyle de kullanılabiliyor.


Tıpkı şakşuka ya da kapuska gibi yemeklerle birlikte sinkontanın da Arnavut göçmenleri tarafından Anadolu’ya getirildiği, özünde bu yemeğin bir Arnavut yemeği olduğu yönünde güçlü ve tutarlı tezler var.


Özellikle kurban bayramlarında, kurbanlık koyunların kemikli etlerinin tepsiye döşenmesi, üzerine diğer malzemelerinin ilave edilmesi ve fırına sürülmesi suretiyle çok sık olarak yapılan sinkontanın; yukarıda isimlerini andığım şehirlerimizde, bir zamanlar, çarşı lokantalarında dahi rahatlıkla bulunup yenilebilen bir yemek olduğunu ifade edebiliriz.


Uzun yıllardır İzmir’de yaşıyorum. Sayısız defa Manisa’ya gittim. Defalarca Tire-Ödemiş-Bozdağ-Kiraz’a gezi amaçlı seyahatim oldu. Bugüne dek, karşıma sinkonta çıkmadı. Ki ilgi alanım olması nedeniyle bu konuda dikkatli ve özenliyimdir. Yöresel karakteristiği olan tatları ve lezzetleri özellikle arar, bulur, tercih ederim.


Bu noktada, bu yazının okurlarından istirhamım, ellerindeki bilgi ve tecrübeleri benimle paylaşmalarıdır. Hem buradan yayınlamak, hem de gelecek görüşleri değerlendirmek benim için zevk olacaktır.


Son olarak birtakım teknik detayları sizlerle paylaşmak istiyorum. Sinkonta yemeği genelde koyun etiyle yapılıyor ama zeytinyağlısı da tercih edilebiliyor. Başkaca kullanılan malzemeler ise bal kabağı ya da koyu yeşil renkli Girit kabağı, kuru soğan, dolmalık biber, sarımsak, domates, salça, zeytinyağı, taze nane ya da maydanoz.


Fırın tepsisinin altı etlerle döşeniyor. Üzerine biber, soğan ve kabaklar halka halka doğranıp diziliyor. Sarımsaklar, dişler halinde aralara serpiştiriliyor. En üste de domatesler dilimlenip döşeniyor.


Yağ, salça, tuz ve su ile yapılan meyane, tepsinin üzerinde gezdiriliyor. Aşırı sıcak olmayan fırına, tepsi sürülüyor. Hafif pembeleşene kadar malzemeler, pişmeleri sağlanıyor.


Fırından alınan tepsinin üzerine taze nane ya da maydanoz serpiştirilerek servis ediliyor.


Anadolu bir deniz, Anadolu bir derya. Ölene dek “<ı>Anadolu’yu keşfettim” demek, yapılabilecek en büyük hata...


@Geçen sene bugün “Bugün Başka Yazı Yazamazdım”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=12172


@Geçen sene bugün “Ankara’nın Kumsal’ında Vurgun Yerdik”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=12203

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..