Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '09

 
Kategori
Öykü
 

Sır- 28.bölüm

Sır- 28.bölüm
 

RESİM:ALINTI"“Tuana… Getirirdi bana badem ezmesi. Sen Tuana’yı tanıyor musun?”


Günlerden beri ilk defa bu kadar yakındı Selim sevdiği kadına. Sıcacık bedenini, mis gibi kokusunu ne kadar da özlediğini fark etti.

“Seni bırakmak mı?”diye fısıldadı usulca.

“Ölmek demek seni bırakmak. Öyle çok seviyorum ki seni.”

“Ben de… Ben de çok seviyorum.” diye cevapladı Tuana. Der demezde sanki biri çimdiklemiş gibi geri çekti kendini.

“Ne oldu aşkım?”

Başını iki yana salladı Tuana.

“Biz… Nasıl bir arada olacağız Selim? Leman’ı gördükten sonra, Onu tanıdıktan sonra… Ben gerçekten çok üzüldüm karım için.”

“Anlattım sana Leman sadece kâğıt üzerinde eşim. Allah katında karım sensin benim.” diyerek kızın karnına dokundu yavaşça ve usulca elini gezdirdi karnının üzerinde, bebeğini okşadı.

“Bizim bebeğimiz. Ona kıymadığın için çok mutluyum. İkimizden bir parça o. Aşkımızın en güçlü delili.”

“Ama Selim… Leman ne olacak? Kâğıt üzerinde de olsa karın o senin.”

Sıkıntıyla kalktı yerinden Selim. Pencereden dışarı seyrediyor gibiydi duruşu. Yüzüne bakmaktan kaçınıyordu sanki sevdiği kadının net bir cevap veremediği, hemen nikâh kıyamadığı için.

“Biraz zaman gerek. Çözeceğim aşkım. Yemin ederim ki çözeceğim.”

Kalktı yerinden Tuana. Şefkatle sarıldı. Sanki desteğini hissettirirse rahatlatacaktı onu. Bıraksalar saatlerce böyle kalabilirdi Selim. Yavaşça döndü. Gözlerinin içine baktı bu kez. “Sevgimiz her şeyin üstesinden gelecek, göreceksin. Yavrumuz uğuru getirecek bize.”

Gülümsedi Tuana başını “biliyorum “dercesine sallayarak. Artık direnmekten vazgeçmişti.

“Biliyor musun evli olduğunu duyduğumda çok kıskanmıştım karını. Seni benden daha çok görüyordu. Paylaştığınız şeyler vardı. Hemen her gece birlikte uyuyor, sabah birbirinizi görerek uyanıyordunuz. Ona bana sarıldığın gibi mi sarılıyordun? Gözlerin başka türlü mü bakıyordu? Benim yanımda olduğun zamanlar kısıtlıydı ve sen her seferinde evine, ona dönüyordun. Karın oydu bense metresin. ”

“Canım benim. Farkında olmadan seni ne kadar üzmüşüm. Çok, çok özür dilerim senden. Ama… Ben sevgimin büyüklüğünden şüphen olmadığını düşünüyordum. Düşünsene bir, karısını seven, evinde mutluluğu bulan bir adamın başka bir kadınla ne işi olabilir? Leman’ı bir kardeş gibi seviyorum ben. Acıma duygum ağır basıyor. Tek sevdiğim sensin. İlk ve son aşkımsın Tauna.”

“Artık biliyorum.” diyerek gülümsedi kız.

“Bak ne diyeceğim.”

“Evet.”

“Artık bana taşınmanı istiyorum. Hep yanımda olmanı, uyandığımda senin güzel yüzünle güne başlamayı. Sonra bebeğimizin karnında nasıl büyüdüğünü görmeyi ve bu muhteşem anlara bende tanık olmak istiyorum. Ne dersin Tuana gelir misin benimle?”

“Biraz zaman ver bana Selim.”

Beklediği cümle bu değildi genç adamın ama nasıl üsteleyebilirdi ki. Her şey bu karmaşıkken. Tuana’nın istediği gibi seyretmeliydi olaylar. Hamileydi, stresten uzak durması gerekliydi. Yeterince üzmüştü zaten istemediği halde. Hele hele Leman’ın nöbetlerine tanık olmak zorunda kalışı aklına gelince ikilemedi Selim.

“Peki. Ama düşüneceğine söz ver. Hazır olunca tekrar konuşalım.”

“Söz.”dedi rahatlayarak Tuana ve sordu hemen “Peki sen… Benimle gelir misin seni bir yere götürmek istesem?”

“Olur. Nereye götüreceksin beni?”

“Tanışmanı istediğim biri var. Yalnız önce Bebek’e uğrayıp badem ezmesi alacağız.”

…………….

Uyanmış ama yataktan kalkmamıştı Leman. Saat on buçuğu geçmişti. İlk defa bu gece deliksiz uyumuştu o korkunç kâbusu görmeden. Yaren kapıyı araladı kontrol etmek için. Ses soluk çıkmayınca meraklanmıştı.

“Günaydın Leman Hanım.”

Cevap vermeden öylece bakıyordu Leman aynı noktaya.

“Halide kahvaltınızı hazırlasın söyleyeyim de. İstediğiniz bir şey var mı?”

Kalktı yerinden Leman. Çıplak ayaklarla yürüdü pencereye doğru. Balkon kapısını açtı. Dışarıya çıktı. Derin derin soludu.

Sessizce izliyordu Yaren. Ne zaman nasıl tepki vereceği belli olmuyordu çünkü kadının. Peşinden çıktı dışarıya.

“Ne güzel bir gün değil mi?” dedi Leman.

Mantıklı sorusu karşısında ışıldadı yüzü Yaren’in.

“Bahar geldi artık.”

Evet dercesine başını salladı Leman.

“Rafadan yumurta yapsın bana Halide.”

“Hemen.” diyerek fırladı Yaren yerinden.

…………………

Sessizce yol almışlardı Selim ve Tuana. Eli sevdiğinin elini bir an olsun bırakmamıştı. Vites değiştirmek zor olsa da bu durumdan hoşnuttu Tuana. Günlerdir omuzlarında taşıdığı yükten kurtulmuş, yüreğini alev alev yakan karabasan şekline girmiş düşünceler buz kalıpları gibi eriyip yok olmuştu. Çözülmüş gibi hissediyordu kendini. Gün doğmadan neler doğmuştu. Yaklaşık kırk sekiz saat önce bebeğini aldırmaktan başka çaresi olmadığına kanaat getirmiş, sevdiği adamı sonsuza dek kaybetmenin acısı yüreğine çöreklenmişti. Yapamamıştı işte. Bebeğinden vazgeçememişti. Sevdiği de yanı başındaydı. Gün doğmadan neler doğuyordu.

“Artık düşünmeyi bırakmalı, gün ne getiriyorsa sadece, sadece onu yaşamalı.” diye geçirirken aklından arabayı park etti Tuana.

Selim şaşkın gözlerle baktı önünde durdukları binaya.

“Buraya neden geldik sevgilim?”

Gülümsedi Tauna elini elinden usulca çekerken.

“Hadi gel.” diyerek indi arabadan.

…………………..

Salonun içinde dört dönüyordu Elif. Pencereden bakıyor, geri dönüyor, oturuyor, kalkıyor. Yeniden arşınlıyordu salonu.

“Elif…”

Duymamıştı Harun’un sesini.

“Elif.”

“Hı.” diyerek irkildi kız düşüncelerinden sıyrılırken.

“Allah aşkına otur aşkım. Başım döndü.”

“Elimde değil Harun. Aklım Tuana’da.”

“Benim aklım da Selim de. Ne yapacağız bu durumda” diye muzipçe göz kırptı Harun.

“Arayıp rahatsız etmek de istemiyorum ama Tuana’yı çok merak ediyorum Harun.”

“Arama zaten.”

“ Öyle bir çıktılar ki evden. Selim öfkeli görünüyordu ya üzerse Tuana’yı.”

“Söylediğim için hata mı yaptım diye hayıflanmıştım ama iyi yapmışım. Her şeyin açığa çıkması iyi oldu.”

“Peki şimdi ne olacak? Selim boşanacak mı eşinden?”

“Benim sevgilim bu kadar meraklı mıydı?” diyerek gülümsedi Harun.

“İkisi de yetişkin insanlar. Kendileri için neyin iyi olduğuna karar verecek yine onlar. Öyle değil mi Elif?”

“Öyle.”dedi kız Harun’un kolları sevgiyle sarmalarken bedenini.

…………………..

Sevdiği kadının peşi sıra ilerliyordu Selim. Doktorun odasının kapısının önünde durdular.Tuana tam kapıyı tıklatacağı sırada kapı açılıverdi sanki geldikleri malum olmuş gibi Özgür’e.

“Tuana Hanım… Hoş geldiniz?” diye şen bir sesle karşıladı onları doktor.

Bu genç ve yakışıklı adam mıydı yoksa Tuana’nın tanıştırmak istediği kişi. Nedense yüreğinde keskin bir kıskançlık duygusuyla sarsıldı Selim.O ana kadar Tuana’nın hep kendisine ait olduğunu düşünmüş, hayatında bir başkasının olabileceği ihtimalini aklının köşesinden bile geçirmemişti. Çok güzel bir kadındı. Olabilir miydi? Olabilirdi elbette. Derin bir nefes aldı. Karnına saplanan bıçakların acısını duyumsadığı an “Yok canım Tuanamın gözü benden başkasını görmez.” diye tekrarladı kendi kendine. Ama öte yandan da “Nereden tanışıyorlar acaba?” sorusu yaktı geçti düşüncelerini.

Tuana’nın “Hoş bulduk Özgür Bey… Nasılsınız?” sesi ile sıyrıldı düşüncelerinden.

“Teşekkürler. Siz nasılsınız? Sizi Selim Bey ile tanıştırayım.”

“Memnun oldum. Nasılsınız?”

“Teşekkürler.”dedi kendisini zorlayarak.

“Ben hiç memnun olmadım.” diye geçirdi aklından.

“Babam nasıl Özgür Bey ?” sorusuyla şaşkınlığı arttı Selim’in. Daha önce ne annesinden ne de babasından bahsetmemişti Tuana. Hayatta olduklarına dair en ufacık bir şey çıtlatmamıştı. Nedense onların hayatta olmadıklarını düşünmüştü hep Selim.

“İyi Mithat Bey.”

“Çok iyi… Görebiliriz değil mi?”

“Elbette… Buyurun.”

Rahatlamıştı Selim son cümlelerle ama hala çok şaşkındı. Tanışacağı kişi sevdiği kadının babasıydı demek. Gerçi hala doktorun var olduğu gerçeği kafasını kurcalıyordu ama içinde bulunduğu şartlar altında bir süre bu düşüncelerini ertelemeye karar verdi.

Yaşlı adamın bulunduğu odaya doğru ilerlerken “Babanın hayatta olduğunu bilmiyordum.”diye fısıldadı Selim. Uzandı elini kavradı Tuana. “Aramızda hiçbir sır kalmayacak artık.”diye cevapladı.

………………..

Yaren’in şaşkın bakışları arasında iştahla yiyip bitirdi yumurtasını Leman.

“Banyo yapmak istiyorum.” dedi ardından.

“Tabii Leman Hanım. Hemen hazırlatayım banyonuzu.”

“Selim… Evde mi?”

“Selim Bey çok erken çıktılar.”

Gözlerinde beliren bugüne kadar görmediği bir bakıştı Yaren’in. Bir mana veremedi Leman Hanım’ın bu sabah ki tutumuna.

……………………

Kapının tıklatıldığını işitmedi Mithat. Her zamanki gibi pencerenin önünde oturmuş, dalıp gitmişti içinde yaşadığı dünyanın karanlık belki de aydınlık sokaklarında.

“Gel.” diye fısıldadı Tuana elini bırakarak Selim’in.

“Babacığım…”diyerek boynuna sarıldı yaşlı adamın.

Geri çekildi adam. Donuk donuk baktı.

“Sen de kimsin?” diye sordu.

Selim şaşkın bakışlarla baktı. Gülümsemeye çalıştı Tuana ama hüzünlenmişti. Özgür Bey iyi deyince başka türlü bulacağını ummuştu babasını. Ama bu hastalık gerilemiyor, ilerliyordu ne yazık ki…

“Benim babacığım Tuana… Kızın.”

“Benim hiç kızım olmadı. Sen kimsin?”

“Bak sana çok sevdiğin o badem ezmelerinden getirdim.”

Kutuyu aldı adam. Açtı. Hemen ağzına attı gözüne kestirdiği badem ezmesini.

“Tuana… Getirirdi bana badem ezmesi. Sen Tuana’yı tanıyor musun?”

“Yalnız senin derdin yok der.” gibi baktı Tuana nemlenmiş gözleriyle sevdiği adama. Elini uzattı Selim’e doğru. Uzanan eli kavradı.

“Seni tanıştırmak istediğim biri var. Aslında sen tanıyorsun Onu. Anlatmıştım sana. Sevdiğim adam, bebeğimin babası.”

“Selim bu mu?” diye sorunca yaşlı adam ikisi de şaşırıp kaldı.

“Çok güzelmiş badem ezmesi. İster misin?” diyerek uzattı kızına.

“ Afiyet olsun babacığım.”

“Söylesene Tuana hala seni üzüyor mu?”

Gözleri birleşti. Yüzü güldü kızın.

“Hayır, artık hiç üzmüyor.”

“Merhaba efendim. Siz beni tanıyormuşsunuz ama benim şimdi haberim oldu varlığınızdan.” diyerek elini öptü Mithat’ın.

“Tanışmanızın vakti gelmişti.”

“Kızımı üzüyor musun, söyle bakalım.”

“Onu üzdüm doğru ama elimde olmadan, istemeyerek. Bir daha olmayacağına söz veriyorum.”

“Hımmm… Peki, ne kadar seviyorsun Tuanamı?”

“Öyle çok ki… Canımdan bile çok.”

“İyi… Annesi bana emanet etti Onu.” derken bir badem ezmesi daha attı ağzına.

“Yer misin?” diyerek kutuyu uzattı Selim’e.

Ve sordu “Sen kimsin?”

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..