Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '10

 
Kategori
Öykü
 

Sır- 34.bölüm

Sır- 34.bölüm
 

“Rüyada gibiyim Can Damlam. Burada olduğuna inanamıyorum.”"RESİM:ALINTI"


“Hoş geldiniz Tuana Hanım.” dedi gülümseyerek Halide tabağı, çatalı yerleştirirken.

“Adımı unutmamış. ”diye düşündü Tuana “Demek iz bırakabilmişim ilk gelişimde.”

“Ne alırdınız?”

“Hımmm. Bir bardak süt. İçine yarım çay kaşığı kakao ilave edin lütfen. Bir de peynirli omlet istedi canım. Yapabilir misiniz?”

“Tabii Tuana Hanım. Hemen.”

Tuana’nın rahat bir şekilde isteklerini söylemesi rahatsız etmişti Leman’ı. Sanki ev sahibi bu kadındı. İçinde müthiş bir eziklik duydu.

Selim ilk başta biraz tedirgin olduysa da bu ziyaretten çabucak atmıştı üzerindeki gerginliği. Uzandı Tuana’nın elini aldı avucunun içine.

“Geldiğine çok sevindim Can Damlam.”derken gözleri buluştu.

“Bu kadar sevineceğini bilseydim daha önce gelirdim.” derken kocaman bir yudum sütü indirdi midesine. Bir anda iştahı açılmıştı Leman’ın kesilen iştahının aksine.

“Eline sağlık Halide. Omlet çok leziz olmuş ben bile yapamıyorum böylesini. Neyse artık sık sık yaparsın bana. Bundan sonra burada olacağıma göre.”

“Ne dedin sen?” dedi şaşkınlıkla Selim.

“Ben… Burada kalmaya geldim Selim. O gün buraya taşınmamı istediğinde… Sana zamana ihtiyacım var demiştim hatırlarsan…

O güne gitti Selim. Her kelimesini hatırlıyordu.

Bak ne diyeceğim…”

“Evet.”

“Artık bana taşınmanı istiyorum. Hep yanımda olmanı, uyandığımda güne senin güzel yüzünle başlamayı… Sonra…Bebeğimizin büyüdüğüne bende tanık olmak istiyorum. Ne dersin Tuana gelir misin benimle?”

“Biraz zaman ver bana Selim.”

Beklediği cümle bu değildi genç adamın ama nasıl üsteleyebilirdi ki. Her şey bu karmaşıkken. Tuana’nın istediği gibi seyretmeliydi olaylar. Hamileydi, stresten uzak durması gerekliydi. Yeterince üzmüştü zaten istemediği halde. Hele hele Leman’ın nöbetlerine tanık olmak zorunda kalışı aklına gelince ikilemedi Selim.

“Peki. Ama düşüneceğine söz ver. Hazır olunca tekrar konuşalım.”

“Söz.”dedi rahatlayarak Tuana.

“Evet. Hatırlıyorum.”

“ Bu iyi. Ben de geldim. Çünkü uyandığımda ben de güne seninle başlamak istiyorum, güzel yüzünü görmek…”

Selim bu cümlelerle Tuana’nın sevgi dolu gözlerinde kaybolurken Leman’ın yüreğine yanardağ lavları doluyordu sanki.

“Kahvaltıdan sonra gidip eşyalarını alalım o zaman.”

“Küçük bir valizim var bagajda.”

“Tuanam çok mutlu oldum. Gerçekten de sürpriz oldu.” diyerek Leman’ı unutup kızın dudağına küçük bir öpücük kondurdu Selim ama keskin bir çığlık sesi ikisini zıplattı yerinden.

“Hayırrrrr… Hayırrrr… ”diye bağırarak saçlarının örgülerini çözüyordu Leman.

“Leman canım ne oldu?” diyerek tuttu Selim kadının omuzlarını Tuana’nın şaşkın ve ürkmüş bakışlarının arasında.

“Yarennn… Yarennn.” diye hemşireye seslendi akabinde.

“Aman Allah’ım… Yine kötüleşti. Halbuki geceleri kötüleşirdi daha çok…”

“Konuşacağına yardım et Yaren.” dedi Selim.

“Bir iğne alıp geliyorum hemen.” diyerek koşar adımlarla içeri girdi Yaren.

O çelimsiz kızın nasıl olup da böyle direndiğine aklı ermedi Tuana’nın. Bu duruma biraz da kendisinin sebep olmasına üzülmüştü ama yapacak bir şeyi de yoktu. Halide ve Selim zor zapt etmişlerdi Leman’ı Yaren iğne yaparken. Bir süre sonra soluk soluğa kalmıştı Leman ve iğnenin etkisiyle yığılıp kalmıştı oturduğu yere.

“Hadi canım.” dedi Selim koluna girerek.

“Yaren ve Halide seni odana götürsünler. Dinlenmen gerek.”

Uzaklaşan üç kadının arkasından baktı Tuana üzüntüyle.

“Özür dilerim sevgilim. Böyle bir olaya tanık olmanı istemezdim ama bunu öyle sık yaşıyorum ki… Yalnız ilk defa günün bu saatinde geldi kriz.”

“Gelişim onu üzdü sanırım.” dedi Tuana.

“Yok canım. Aldırmaz böyle şeylere.”

“Radyo programımı aradığını ve senin için istek yaptığını bilseydin, böyle söylemezdin.” diye düşündü Tuana.

“Ama… Gelişin çok mutlu etti beni.”

“Sevindim.”

“Ne dersin bahçede yürüyelim mi biraz? Çiçekler öyle coşmuşlar ki…”

“Yürüyelim de işe gitmeyecek misin?”

“Sen buradayken… Harun’u ararım birazdan. Bugünü birlikte geçirelim.”

“ İşte buna hiç itirazım olmaz.”

……………………..

Yatağına yatırmışlardı Leman’ı. Sakinleştiricinin etkisiyle durulmuştu ama huzursuzdu. Bu mimiklerinden belli oluyordu. Yaren hemen yanındaki koltuğa oturmuş, bekliyordu. Donuk gözlerini tavana dikmişti çoğu zaman olduğu gibi Leman.. Bir gören olsa cansız olduğunu düşünebilirdi.

“Bir Selim vardı hayatımda… Artık yok…” cümlesi sürekli dönüyordu Leman’ın zihninde.

İlacın etkisiyle göz kapakları düştü. Bir süre sonra normale döndü nefes alış verişleri.

Yaren tuvalet ihtiyacı için çıktı odadan kadının uyumasına güvenerek.

…………………..

Aslanağızlarının sağlı sollu açtığı yoldan ilerliyorlardı. Zambaklar, güller, leylaklar, sümbüllerle bezeliydi bahçe. Öyle dingin bir havası vardı ki bahçenin az önce yaşananların aksine, dışarıda çok güzel bir hayat olduğunu vurgulamakta ısrarcı görünüyordu.

“ Gerçekten de çok güzelmiş bahçen.”diyerek sessizliği bozdu Tuana.

“Bahçemiz.” diye düzeltti Selim.

“Ama senin kadar güzel değil.”

“Canım.”dedi Tuana dudaklarında koca bir gülümsemeyle.

“Rüyada gibiyim Can Damlam. Burada olduğuna inanamıyorum.”

“Bu kadar mutlu olacağını bilseydim daha önce gelirdim.”

“Canım sevgilim.” diyerek yaklaştı Selim kızın bedenine doğru ve dudaklarını aradı.

…………………

Odanın kapısının kapandığını hisseder hissetmez açtı gözlerini Leman. Yay gibi gerildi yatağın içinde. Kalktı yerinden. Nedensizce yürüdü pencereye doğru.

İşte orada idiler. Odasının tam da önünde. Balkona çıkmakla içeride kalmak arasında gitti geldi Leman. Selim o kızı öpüyordu hem de dudaklarından. Bir yumru belirdi boğazında, midesine yerleşen kuvvetli bir krampla sarsıldı. Farkında olmasa da dudakları dişlerinin arasındaydı ve geveliyordu, ısırıyordu canının yandığına aldırış etmeden.

………………….

Başında belli belirsiz bir dönme hissetti Tuana. Bu olasıydı. Selim’in sevgisi her zaman başını döndürmüştü zaten. Şimdi ise hiç olmadığı kadar yakınında, damarında, canında, kanında hissediyordu sevdiği adamı ve tabii aşklarının en büyük armağanı olan bebeklerini de. Dudaklarında mutlu bir tebessümle geri çekildi Tuana.

Selim yavaşça karnını okşadı sevdiğinin.

“Peki bebeğimiz de mutlu mu babasının yanında olduğu için?”

Tuana da elini Selim’in elinin üzerine koydu.

“Çok mutlu babası.”dedi.

Daha fazla bakamadı Leman. Bu manzara yüreğini sıkıştırıyordu.

“Bir Selim vardı hayatımda… Artık yok…” diye mırıldandı. Olduğu yerde çöktü.

Gözyaşlarına gömüldü.

Sevgiyle birleşti Tuana ile Selim’in dudakları yeniden.

“Şiiit… Yaren bak, bak…”

Halide’nin tülün ardından işaret ettiği yere baktı Yaren.

“Çok ayıp ama… İşine bak sen.”

“Birbirlerine çok yakışıyorlar ama.”

“Öyle.”

“Leman Hanım çıldırdı ama Tuana Hanım’ın gelişine.”

“Üstüne vazife olmayan şeylere karışma Halide. Hem işin yok mu senin?”

“Offf. Tamam tamam. Sen de nefes aldırmıyorsun.”

Şöyle bir baktı Yaren.

“Ben Leman Hanım’a bakayım bir.” diyerek çıktı mutfaktan.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..