Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '10

 
Kategori
Yılbaşı
 

Sıra çocuklara geldi...

Sıra çocuklara geldi...
 

Yılbaşı eğlenceleri gizli arzuların örtülerini aralar, senede bir gün aşırılıklar ıskalanır.

Çıplaklığın moda olmadığı yıllarda, soyunmuş kadın görebilmek için yılbaşı gecelerini sabırsızlıkla beklerdik. Hangi dansözün çıkacağı günler öncesinden duyurulduğunda, merakımız bir kat daha artardı. Şimdi etraf dolduğu için artık çıplaklığın da gizemi kalmadı. İlgi çekmek için başka şeyler arandı ve bula bula küçük çocukları buldular.

Yedi yaşlarındaki kız çocukları sahneye çıkarıldı. Bunlara nineleri yaşındakilerin şarkıları ezberlettirilerek profesyonel olmaları sağlandı. Öyle ki; Tüm davrenışlar aynı. Minik kızımızın gözleri ninesinde, o ne yapıyorsa ardından kendisi tekrarlıyor. Ufak tefek zorunlu eksiklikler de olmuyor değil, ama ne yaparsın? Gerçi nineler eksikleri anınde tamir ediyorlar, hemen oracıkta bel nasıl kırılır, popo nasıl çalkalanır gösteriyorlar ama yine de tam olmuyor.

Küçük yavru ne yapsın? Ninesi hormonlu memeleri Diyarbakır karpuzu gibi çalkalarken, kendisinde onlar yok. Veya, nine seyirciye dönerek (büyük bir keyifle) değirmen taşı gibi popoyu savururken kızımız mahcup oluyor. Yine de bütün dikkatini kullanarak sahne kültürünü geliştirme gayreti içinde olduğunu kanıtlamasını biliyor. Onun her kıpırdanışı karşısındaki büyük kalabalık tarafından alkışlanınca, işin yolunda olduğunu hissederek büyük keyif alıyor.

Küçük kız ekranda, onun yaşındaki binlerce öğrenci kız ekran başında. Görüyorlar ki; Şanslı şarkıcı geleceği garantiledi. onlar ise oku babam oku. Hem de şu ağır koşullar altında... "Yok yok, şarkıcı olmaktan başka çare yok" demezler m? Bu özentinin toplumda doğuracağı sakıncaları düşünen var mı?

İşin bir başka boyutu da : Küçük çocuğa, yaş ve yaşamından uzak aşk şarkılarının söyletilmesi. Bu uygulamanın çocuk belleğinde doğuracağı etkilerin dikkate alınmaması.

Eğlenelim eğlendirelim derken, geleceğimiz olan çocuklarımızı malzeme olarak kullanmaya hakkımızın olmadığına inanıyorum. Mevcut uygulama (şimdilik) o çocuğun ailesinin gururunu okşasa da ileride sorunlar yaşamayacağı söylenemez.

Bir blog yazısı ile bu konunun ayrıntılarına girerek sakıncalarını sergilemek zordur. Olayı bir eğitim sorunu olarak ele alması gerekenleri uyarıyorum.Böyle sakıncalı uygulamalarla yeni kuşaklara kötü örnekler sunulduğuna inanıyorum. Yeni kuşağı koruyacak ve yönlendirecek rehberlere şiddetle ihtiyacımız var. Yaşanan her olumsuzluk, bu gereksinimin aciliyetini bir kez daha kanıtlamaktadır.

Güvenilir bir gelecek için toplum yapımızın, sosyal, psikolojik ve kültürel dokusunun korunarak geliştirilmesinden yanayın. "Saldım çayıra, mevlam kayıra" anlayışının hayır getireceğine inanamıyorum.

9

 
Toplam blog
: 163
: 1230
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1941 yılında Trabzon'da doğdum. 1961 Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen Okulunu bitirdim. 1965 A..