Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Sırada "28 Şubat" mı var?

Sırada "28 Şubat" mı var?
 

28 Şubat süreci ilk kez bir resmi-hukuki metinde "post-modern darbe" olarak yer alıyor.


Necmettin Erbakan’ın Başbakan’ı olduğu 54. hükümetin istifasıyla sonuçlanan ve tarihe “28 Şubat süreci” olarak geçen süreç, önümüzdeki günlerde Türkiye'nin gündemini yeniden meşgul edeceğe benziyor. Zira, bugünlerde Türkiye gündemini esir eden "Balyoz davası"nın iddianemesinde ve bu iddianameye dayanak oluşturan polis raporlarında 28 Şubat'tan sıkça bahsediliyor.

Türk Ceza Hukuku'nda ya da Siyaset Bilimi terminolojisinde bir karşılığı olmayan "post-modern darbe" kavramıyla tarif edilen bu süreç, polis raporlarında ve iddianamede 27 Mayıs ve 12 Eylül ile aynı kategoride değerlendiriliyor. Böylece, ilk kez resmi bir hukuki metinde 28 Şubat "darbe-müdahale" olarak tanımlanıyor.

“Balyoz soruşturması” savcıları 968 sayfalık iddianamede yer alan “İddianameye konu olan suç ve ele geçen belge ve dokümanların özet içerikleri” başlıklı bölümde Türkiye’nin darbeler tarihinin bir özetini de yapmışlar. Savcılar Türkiye’de “bir kısmı hiyerarşik yapılanma içerisinde, bir kısmı ise hiyerarşik yapılanma dışında cuntalar tarafından yapılan” darbeleri şu şekilde sıralamışlar: “27 Mayıs 1960 darbe-askeri müdahalesi, 9 Mart 1971 darbe-askeri müdahale teşebbüsü, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbe-askeri müdahalesi ve son olarak 28 Şubat 1997 kamuoyunda ‘post-modern darbe’ olarak adlandırılan süreç…”

Ayrıca dava klasörleri içinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” ve ekleri hakkında 23 Şubat 2010’da hazırladığı 516 sayfalık bir değerlendirme raporu var. Raporun giriş bölümünde “Ülkemizde Darbelerin Tarihçesi” başlıklı bir bölüm yer alıyor. Bu bölümde “28 Şubat 1997 Sürecinde Yaşananlar” başlığı altında o dönem yaşanan ve hükümetin istifasıyla sonuçlanan olaylar zinciri anlatılıyor. "Post-modern darbe" ifadesi burada da kullanılmış. Yani hem operasyonları yapan polis hem de iddianameyi hazırlayan savcılar 28 Şubat 1997'de yaşananların 27 Mayıs 1960'ta başlayan darbe ve müdahaleler zincirinin bir halkası olduğu konusunda hemfikir...

Buradan çıkan anlam şu polis ve savcıya göre: 28 Şubat'ta "Anayasal Düzene Karşı" bir suç işlendi, "Hükümetin görevlerinin bir kısmını ya da tamamını engellemeye teşebbüs" edildi. Bugüne kadar 28 Şubat süreciyle ilgili herhangi bir soruşturma yürütülüp yürütülmediği bir kesinlik kazanmadı. Fakat Balyoz iddianamesinde yer alan ifadelere ve polis raporundaki değerlendirmelere bakılırsa savcılar bu süreci bir "darbe-müdahale" olarak görüyorlar. Dolayısıyla bu konuda her an bir soruşturma başlatabilirler. Bunu yapmaları için önlerinde "zamanaşımı" açısından önlerinde herhangi bir engel yok. Her ne kadar bir kesin bir soruşturmanın varlığından emin değilsek de Ergenekon soruşturması sürecinde yaşanan ve aşağıda yer alan gelişmeler soruşturma ibresinin 28 Şubat'a doğru döndüğünü gösteriyor:

—25 Haziran 2009'da savcı Zekeriya Öz, emekli Orgeneral Çevik Bir'in "şüpheli" olarak ifadesine başvurdu. İfadede Bir'e 28 Şubat'la ilgili olarak da sorular sorulduğu iddia edildi ancak ifadesinin tam içeriği ortaya çıkmadı. Bir, herhangi bir iddianamede sanık olarak yer almadığı gibi, hakkında takipsizlik kararı verildiğine dair bir bilgi de ortaya çıkmadı.

—19 Eylül 2008'de "Sisi" lakaplı Seyhan Soylu Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınarak sorgulandı. Refah-Yol hükümetinin Adalet Bakanı Şevket Kazan, Sisi’nin "Ali Kalkancı-Fadime Şahin" türü olayları tezgâhlamak için JİTEM’de kurs gördüğünü iddia etmişti.

—"Cinci Hoca" Ali Kalkancı Ergenekon soruşturması kapsamında 28 Mayıs 2009'da sorgulandı. İfadesine Ergenekon davasında yargılanan bazı isimlerle ilişkisini anlatan Kalkancı "28 Şubat sürecinde bir komplonun içine çekildim" dedi.

Son Yüksek Askeri Şura'dan sonra Orgeneral Erdal Ceylanoğlu 1. Ordu Komutanlığına atandı. Ceylanoğlu "Sincan'da tankları yürüten komutan" olarak biliniyor. Eğer 28 Şubat'ı konu alan bir soruşturma açılırsa, ilk ifadeye çağrılacaklardan biri de Ceylanoğlu olur. Bu durumda da ikinci bir "Hasan Iğsız" ya da "Saldıray Berk" durumu ortaya çıkar. Hele bu ifadeye çağırma işlemi referandumun hemen öncesinde olursa ve Süleyman Demirel gibi siviller de "aktör" olarak kabul edilirse ortam daha da bir seyirlik hal alır. Görünen o ki Türkiye gündemi orta vadede geçmişe rahmet okutacak derecede çalkantılı olacak. Bu çalkantının merkezini de daha önceki birçok çalkantı da olduğu gibi Ergenekon savcıları oluşturacak.

 
Toplam blog
: 32
: 1375
Kayıt tarihi
: 19.11.08
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni 2004 yılında bitirdi. 2006 – 2008 yılları arasında Ame..